Yakınlaş traduction Portugais
530 traduction parallèle
Sana yakınlaşırım diye kendimi hep tuttum.
Não quero pensar sobre nós.
Bir anda kız kardeşin Tommy ile yakınlaşıyor.
A tua irmã mostra-se carinhosa para com o Tommy.
- Birbirlerine yakınlaşıyorlar iyi bu.
- Eles estao a dar-se bem.
Bir ev döşeyen iki insan birbirine yakınlaşır. - Çok yakın olur.
Duas pessoas a decorar um apartamento ficam muito íntimas.
O hızlandıkça daha gürültülü ve daha yakınlaşıyordu.
Quanto mais depressa caminhava mais alta se tornava e mais se aproximava.
Yakınlaşınca, gelecek adımı hissediyorum.
Assim, sei qual vai ser o passo que vai dar a seguir.
Kamera yakınlaşır.
Primeiro plano.
Büyük oranda Dr Radcliffe sayesinde hidrojen atomlarındaki füzyonun ve buna benzer dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kontrolü kayda değer düzeyde her gün daha da yakınlaşıyor.
É especialmente graças ao Dr. Radcliffe que, o controlo da fusão dos átomos de hidrogénio, e tudo o que isso representa em termos dos recursos energéticos mundiais, está cada dia que passa mais próximo..
Sanırım seni daha iyi anlıyorum. Giderek yakınlaşıyoruz.
Tenho a impressão de que te entendo melhor, que me aproximo de ti.
John'la ne kadar yakınlaş...
até que ponto você e John estão en...
Yakınlaşıyoruz.
Estamos a aproximar-nos, senhor.
Alttan araç yaklaşıyor. Bulutların arasında yakınlaşıyor.
Os scanners mostram algum tipo de aeronave a aproximar-se, abaixo de nós, encobertoapelas nuvens e a aproximar-se.
Yakınlaşıyoruz.
Vai ser mesmo à justa.
Beyinlerimiz yakınlaşıyor.
As nossas mentes estão a aproximar-se.
Yakınlaşıyor.
Está a se aproximar.
Kim kampa yeterince yakınlaşıyor?
Quem vive lá perto?
Yakınlaş.
Aumenta.
Giderek yakınlaşıyorlar, eminim.
Estão se aproximando.
Gittikçe daha da yakınlaşıyor.
Aproxima-se cada vez mais de ti.
Sanırım yakınlaşıyoruz.
Sinto-me cada vez mais próximo de ti.
Burada bir sürü erkek var. Sığınak çukurlarında, tanklarda ve savaşlarda çok yakınlaşırlar!
Há montes de homens e ficam juntos, nas trincheiras, nos tanques e em combate!
Kızlarla yakınlaşıp iyi... bir eğitim vereceğinizden eminin.
Creio que são capazes de ter com as mulheres relações corteses e amistosas -
Yakınlaşıyorlar.
Estão se aproximando.
- duş alırız, yakınlaşırız...
- tomamos duche, ficamos...
Ray Brower'ın gerçekliği yakınlaşıyor ve o sıcakta bize yürüme gücü veriyordu.
A realidade do Ray Brower aumentava e fazia-nos continuar, apesar do calor.
Ona her gün daha da yakınlaşıyorlar.
Estão cada vez mais próximos dele.
O anda, tam o satış anında... bir insanoğluna başka türlü mümkün olmayacak şekilde... yakınlaşıyorum. Hiç engel olmadan.
Porque nesse momento, nessa altura da venda, é o mais próximo que consigo chegar a um ser humano - sem protecção.
Şimdi yakınlaş.
Agora anda cá.
"bir çocuk sizi sol eliyle bir kenara itse bile.... siz sağından yakınlaşın ona"?
"Uma criança deve ser empurrada com a mão esquerda... e puxada com a direita"?
- hiç bunu hiç söyleyemedik ama, o an babamla birbirimize hiç olmadığımız kadar yakınlaş- -
- Nada. Ele não disse nada e nem eu mas, naquele momento, eu e o meu pai estávamos mais juntos que nunca...
Bilgisayar, frontal loba yakınlaş.
Computador, ampliar o lóbulo frontal.
Birisi sana yakınlaşınca, ondan kaçıyorsun.
Se alguém se aproxima, tu afásta-lo.
Sanki birisine çok yakınlaşıyor gibi hissediyorum.
O meu intestino disse-me que estávamos muito perto de apanhar alguém.
Yakınlaşıyor.
Está a chegar perto.
Dikey dalgalar yakınlaşıyor.
As frentes das ondas estão a convergir.
Jack'e yakınlaşın. İyi akşamlar ben Jack Barry.
Boa noite, sou Jack Barry.
Yakınlaş, Woodbridge.
Aproxime-se, Woodbridge.
İyice yakınlaş.
Condado de Dade.
Yakınlaşıyoruz, değil mi?
Estamos a criar uma ligação, não estamos?
— Ne kadar yakınlaşıyorsun?
- E acertas?
Diyelim ki bir kadınla yakınlaşıyorsun zorluk çekmek istemezsin.
Imagine que se envolvia com uma mulher... Não ia querer que ela tivesse problemas para o desapertar.
Neden ilk sen almıyorsun Will? Biz de bu arada yakınlaşırız.
Toma tu primeiro, que nós ficamos aqui a conversar.
Bayram yaklaştıkça ailelerimize yakınlaşıyoruz...
Ao aproximar-se a época festiva, chegamo-nos à família...
Daha yakınlaş.
Aproxima-me.
Daha yakınlaşın.
Mais perto?
Ender rastlanan bir gezegen dizilişi yakınlaşıyor. Merkür, Mars ve Uranüs çok etkili olacaklar.
- Vai haver um alinhamento dos planetas, em que Mercúrio, Marte e Urano são influências muito fortes.
Gerçekten yakınlaş.
Mesmo muito juntos.
- 2, yakınlaş.
Número 2, aproxime-se mais.
Oh, herkes toplansın, yakınlaşın.
Cheguem-se todos.
Yakınlaş.
Quase!
Yakınlaş onunla.
Aproxima-te dela.