Yaşlıyım traduction Portugais
1,032 traduction parallèle
Ben yaşlıyım.
Eu sou velho.
Oh, şu günlerde kendine yeterli olmanın moda olduğunu ve başkalarına muhtaç olmamanın moda olduğunu biliyorum, fakat ben eski kafalı olmaktan rahatsız olmayacak kadar yaşlıyım.
Sei que está na moda ser auto-suficiente, mas com esta idade já não me importa estar fora de moda.
Fikrimi değiştirmeyecek kadar yaşlıyım.
Estou velha demais para mudar de ideias.
Ben senin için çok yaşlıyım, bu mu?
Sou velho demais para si, é isso?
Çocuk olamayacak kadar yaşlıyım.
Muito velha para ser criança.
Ben yaşlıyım.
Sou velho.
Çok fazla yaşlıyım.
Demasiado velho.
- Ben oyun oynamak için çok yaşlıyım.
- Estou velho demais para jogos.
Susanna'ya göre çok yaşlıyım, bu mu?
Muito velho para a Susanna, é isso?
Bu beyle bizzat tanışmış olacak kadar yaşlıyım.
Digamos que tenho idade o suficiente, para ter conhecido este homem pessoalmente.
Senden biraz daha yaşlıyım.
Não que isso faça diferença...
Ve kılıç kullanmak için fazla yaşlıyım.
E estou demasiado velho para usar uma espada.
Bu şeylerden heyecanlanmak için çok yaşlıyım.
Sabe, sou velho de mais para ficar entusiasmado com tudo isto.
Küçük olabilirim ama yaşlıyım.
Sou pequeno, mas já tenho idade.
Senin için çok yaşlıyım galiba.
Devo ser muito velho para si.
Aktif rol almak için çok yaşlıyım. Bir şeyler düşünmenin zamanı geldi artık.
Para mim, o tempo da acção passou.
Ben oldukça eli yüzü düzgün bir yaşlıyım.
Sou muito apresentável.
Bunu anlayacak kadar yaşlıyım.
Já tenho idade para saber isso por mim.
Dikkat etmek için çok yaşlıyım.
Já sou velho para ter medo.
"Kavga etmek için çok yaşlıyım, o yüzden ateş ettim" gibisinden bir cevap verdim.
Repliquei que sou demasiado velho para discutir. Logo, disparo.
Su, adamı korunmasız bırakır vücuduna sefalet sokar. Risk almak için fazla yaşlıyım.
A água lava as defesas de um homem, deixa entrar coisas más, e sou muito velho para arriscar.
Oyunculuk için fazla yaşlıyım.
Sou muito velho para representar.
Aslında çok daha yaşlıyım.
" Como se através de vidro e sombriamente
Hayır, ben yaşlıyım.
Não, sou só um velho pateta.
Çok yaşlıyım.
Estou tão velho.
Onu kıramayacak kadar yaşlıyım.
Sou demasido velho para o quebrar.
Ben yaşlıyım efendim.
Sou velho, senhor.
Senden daha yaşlıyım, göreceğim.
Sou mais velho que tu, eu vejo.
Sanırım, bu işler için fazla yaşlıyım... Çok dırdırcı oldum artık.
Acho que estou a ficar velho para isso, e mal humorado demais.
Tarzımı değiştirmek için fazla yaşlıyım.
Estou demasiado velho para mudar os meus hábitos.
Zaten çok yaşlıyım.
Já estou demasiado velho.
Evet, bunu bilecek kadar yaşlıyım.
Sim, já tenho idade suficiente.
Yaşlıyım, yorgunum.
Estou velho, e cansado.
Göründüğüm kadar yaşlıyım.
Sou tão velha como pareço.
Çok naziksiniz, ama korkarım ki göründüğümden çok daha yaşlıyım.
É muito amável, mas sou muito mais velho do que eu aparento ser.
Korkarım bunun için biraz fazla yaşlıyım.
Sou um bocado velho para isso.
Sence çok mu yaşlıyım?
Achas que sou muito velho?
Ancak yıldırımın düştüğü yerde yaşlı adamın cesedi belirdi.
Mas da explosão, surgiu uma figura móvel do homem velho morto.
Lizaveta Petrovna'yı mı arıyorsun yoksa yaşlı adamı mı?
Procura a Lizaveta Petrovna ou o homem velho?
Emeklilik alan yaşlı bir yatırımcıyım.
Sou um investidor reformado com uma reforma.
Emeklilik alan yaşlı bir yatırımcıyım.
Sou um investidor reformado, que vive da sua reforma.
Tamam, inatçıyım ama kafamdan atamıyorum bir türlü. Şu yaşlı kadına ulaşmanın bir yolu olmalı.
Muito bem, eu sou teimoso, mas não posso tirar isto da cabeça... que não há maneira de fazer aquela mulher compreender.
İnanmak için çok yaşlı ve çok yaralıyım.
Sou muito velho e estou muito ferido para acreditar.
Yaşlanmış mıyım? Gözüne daha mı yaşlı görünüyorum?
Pareço-te mais velho?
Ben kendime yas tutmuyorum, ama benden sonra gelenler için yaslıyım.
Não lamento por mim, mas pelos que virão depois de mim.
Bu herifin beni yenmesine imkân yok. O çok yaşlı. Ben çok hızlıyım.
Este tipo não me vai derrotar pois é muito velho e eu sou muito rápido.
Yaşlı cadıyı yakalım!
Vamos queimar a bruxa velha!
- Sizce bunu yaşlılık günlerim için saklamalı mıyım?
Acha que devo guardá-la para a minha velhice?
- Ben yaşlı görgüsüz birisiyim fakat Mercedes'e bişeyler sormalıyım.
Sou um velho sem maneiras, mas devo perguntar algo a Mercedes.
Yaşlı bir savaş katırıyım.
Um velho cavalo de batalha.
- Ben daha yaşlıyım.
Sou o mais velho.
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlılar 28
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20