Yemek için traduction Portugais
5,143 traduction parallèle
- Yemek için teşekkür ederim. - Hoşça kal.
Obrigada pelo jantar.
Ulu Tanrım, önümüzdeki yemek için sana teşekkür ederiz yanımızdaki ailemiz için sana teşekkür ederiz, aramızdaki sevgi için sana teşekkür ederiz.
Santo Deus, agradecemos os alimentos nesta mesa, a família ao nosso lado e o amor entre nós.
Şimdi izin verirsen, yemek için teşekkürler.
Agora se me dá licença, Obrigado pelo jantar.
Bir yemek için 400 dolar ödemiyoruz Fred.
Não estou fazendo isso. Não vamos pagar $ 400 por um jantar, Fred
Sonra bir şeyler yemek için dışarıya çıktım ve bu arada kendimi doğru düşünmüyorum diye ikna etmeye çalıştım.
Depois fui comer qualquer coisa, a tentar o tempo todo convencer-me do que estava a pensar não era verdade.
- Yemek için şarkı söylemeye hazır mısın?
- Deixas-me orgulhoso!
100 yıllardır insanlar bu yasak meyveden yemek için buraya geliyorlar.
Há 100 anos que as pessoas afluem para provar o fruto proibido.
Yemek için sağlıklı seçimler yaparken dikkat ettiğim şey daha az yağlı olmaları.
Uma das minhas estratégias, em termos de produtos saudáveis, é optar pelo mais magros.
Ona yakınsan, onu istiyorsun. Bu yemek için de geçerli.
A proximidade gera o desejo e o mesmo se passa com a comida.
Detektif, yemek için mi geldiniz?
Detective... veio para jantar?
Oh, yemek için hazır.
Oh, isto é que é bom para comer!
Bu arada, efendim, ikimiz de geçen geceki yemek için teşekkür etmek istiyoruz.
A propósito, queríamos muito agradecer-lhe o jantar de ontem.
Yemek için bir yer.
É um lugar para comer.
Yemek için sağ ol, Maggie.
Obrigado pelo jantar, Maggie.
Yani, yemek için makarna kaynatayım.
Quero dizer, vou pôr massa a cozer para o jantar.
Yemek için teşekkürler.
Obrigado pelo jantar.
- Yemek için gelmemişler.
- Eles não queriam esta carnificina.
ve katılamayanlar için daha sonra yemek vermeyi düşünüyorum.
Queria oferecer um brinde especial àqueles que não podem estar aqui.
Ama, Wisconsin'deki son yılında 21. yaşını kutlamak için bir restoranda büyük bir yemek vermiş.
Mas, durante o seu último ano em Wisconsin, teve um grande jantar no seu 21º aniversário num restaurante qualquer.
Gerçekten aç değilm.. Benim için yemek pişirmene gerek yoktu zaten.
Não esperava que cozinhasses para mim.
- Tamam, ama burada gerçek bir yemek söylemen gerekiyor ki oyun için mantıklı bir şeyler olsun.
Queremos que seja comida para que o jogo faça sentido.
Şey, bir arkadaşım için yemek yapıyordum da...
Estou a fazer o jantar para uma pessoa amiga...
Sıcak bir kap yemek ve banyo için benim evime gelebilirsin.
Pode ir até minha casa, comer um jantar quente e tomar um duche quente.
Kendini toparlaman için sana ihtiyacım var. En iyi görüşünü giyin. Çarşamba günü bizimle yemek yiyeceksin.
Preciso que te recomponhas, que ponhas a tua melhor cara, e que venhas almoçar connosco na quarta-feira.
Yemek endüstrisinin çocuklarımızı gelecekteki müşterileri yapmalarına izin verdiğimiz için kötü bir bedel ödüyoruz.
Estamos a pagar caro ao deixar a indústria alimentar fazer o que quer e recrutar os nosso filhos enquanto seus clientes fiéis.
Şekere göre daha ucuz bir alternatif olan mısır şurubunun üretilmesiyle büyük yemek şirketleri daha büyük porsiyonlara daha makul fiyatlar ödeyerek daha çok para kazandı böylece reklam kampanyaları için kurumsal bağlantılar kurmaya ve ünlülerle anlaşmaya başladılar.
E com o xarope de milho, uma alternativa mais barata ao açúcar, os grandes produtores alimentares tinham mais dinheiro para gastar em tamanhos maiores a preços melhores e em campanhas publicitárias com marcas associadas e patrocínios milionários pagos a celebridades.
Şimdi, hükümet düzenlemelerinin mükemmel olacağı o hayallerimizdeki günü bekleyebiliriz. Bu sırada, siz de yemek endüstrisini değiştirmek için çalışmaya devam etmelisiniz.
Podemos esperar pelo dia ideal e pela regulamentação perfeita, mas entretanto temos de continuar a trabalhar a indústria alimentar para fazê-la mudar.
Yapabileceğiniz en önemli şey bu birçok insan için zorlayıcı olsa da, gerçek yemek pişirmek.
A coisa mais importante que se pode fazer e que é um grande desafio para a maioria é cozinhar alimentos autênticos.
Resmi durumlarda yemek yerken, plaka üzerinde bıçak ve çatal dinlenme mouthfuls arasında ya da konuşmak için.
Quando comem em situações formais, pousem a faca e o garfo no prato entre garfadas.
Yemek istiyorum, sonra da kendim ve üç kadın için oda istiyorum. Ve dört sıcak banyo, bu neden mümkün değil?
E depois quero um quarto para mim e outro para as três mulheres, e quatro banhos quentes, ou a razão da recusa.
Eve gidip akşam için yemek yapacağım.
Vou para casa. Fazer o jantar.
İki yıI boyunca onu yıkadım, üstünü değiştirdim... Onun için yemek pişirdim. Onu besledim.
Durante dois anos, dei-lhe banho, mudei-lhe a roupa, cozinhei para ela, dei-lhe de comer e até rezei por ela.
Yiyecek yemek bulamayan çocuklar var. Hayatta kalmak için hırsızlık, yağma, ne varsa yapıyorlar.
Há miúdos que não têm o que comer e roubam e fazem o que é preciso para sobreviverem.
Şartlarım ; yemek olmamak kaydıyla bir hafta için bir gine veya fazladan 21 pense tam pansiyon. Korkarım ki küçük bir depozito ve bir referans istemem gerekecek.
O preço é um guinéu por semana sem refeições... ou pensão completa por mais 15 e seis pence, e terei que pedir um pequeno sinal de depósito e uma referência.
Yemek siparişinizi almak için hemen geliyorum.
Eu volto já para fazer o vosso pedido.
Sizin için yemek koymaya hiç kap kalmadı çocuklar.
Não existem mais recipientes para colocar a vossa comida.
Emirlerini yerine getirmediğinde gerçekten öfkelenirler ama buna katlanmak zorundasın çünkü yaşamak, yemek ve okula gitmek için paraya ihtiyacın var.
Mas temos que suportá-los porque precisas de dinheiro, para comer e viver e ir à escola.
Boyd, biraz yemek bul ve mekanik arıza için ne gerekiyorsa yap.
Boyd, comam qualquer coisa e façam o possível com os problemas mecânicos.
Bu yemek ve güzel arkadaşlar için minnettarız. Amin.
Obrigado por esta refeição e por esta agradável companhia.
Ahmadinejad veya her kimse bu insanlar hiçbir şeyi olmayan... sokak çocuklarını alıyorlar ve onlara yemek veya şeker veya... herneyse onu verip bu saçmalıkları püskürtmeleri için onların beyinlerini yıkıyorlar.
Ahmadinejad ou quem quer que seja, tiram das ruas estes pobres rapazes, que não têm nada, dão-lhe comida, ou doces ou o que quer que seja. E ensinam-nos a espalhar Estes disparates.
İnsanlar bir ünlünün yemek yerkenki çirkin görüntüleri için ne kadar para veriyor, biliyor musun? Epey.
Fazes ideia do que a People vai pagar por uma imagem de uma celebridade a comer com ar estúpido?
Sindirella bir dadının yapması gereken her şeyi yapmak zorundaydı yemek, temizlik ve her şeyi kardeşleri için yapması gerekiyordu günlerden bir gün şehre prens gelir ve herkesin gitmek istediği bir konser verecektir lakin ağa onun gitmesini yasaklamıştı bu yüzden kardeşleri gidene dek bekledi ve gizlice konsere gitti oradaki en güzel kızdı prens ondan başkasını görmüyordu sonra Sindirella kardeşlerinin eve gittiğini fark etti ve kendisinin de gitmesi gerektiğini biliyordu aynı zamanda prensi de tekrar görmek istediğini biliyordu bu nedenle bir erkeği tekrar görmek isteyen kızlar ne yaparsa onu yaptı.
A Cinderela tinha de fazer tudo o que uma ama faz, tinha de cozinhar, limpar e fazer tudo pelas irmãs. E, um dia, o Príncipe veio à cidade e ia dar um concerto a que todos queriam assistir. Mas o senhorio proibiu-a de ir, então, ela esperou até as irmãs saírem, entrou sorrateiramente no concerto e foi a rapariga mais linda ali.
Biriyle yatmam için gereken 2.000 dolarlık yemek sınırını çoktan geçti.
Já ficámos juntos muitas vezes, para ser dispensado.
Şu an için mideme yemek girmesinin nasıl hissettirdiğini hatırlıyorum.
Estou a recordar-me de como é ter comida na barriga.
- Yemek ve su için de aynısı mı geçerli?
E comida e água?
- Yemek icin tesekkurler o zaman.
Obrigado pelo almoço.
Sadece yemek pişirmek için o zaman?
Talvez só para fazer a comida?
Babamla büyükbabam için ne yemek yapıyorsun?
O que estás a fazer para mim, para o meu pai e para o avô?
Şarap-yemek eşleşmesi için Molly'yle görüşün.
Falem com a Molly sobre os vinhos a acompanhar.
Başka biri için yemek yaptığın sürece asla mutlu olmayacaksın.
Nunca serás feliz se continuares a trabalhar para outra pessoa.
Bir kulak vereyim, bakalım yemek arabası için ne düşünüyor.
Vou ver o que ele diz, ver qual é a ideia dele para a rulote.
yemek için teşekkürler 46
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
yemek 460
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemek yiyelim mi 24
yemek yiyoruz 21
yemek istiyorum 18
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemek yiyelim mi 24
yemek yiyoruz 21
yemek istiyorum 18