Yere düştü traduction Portugais
379 traduction parallèle
ve sonra ne yaptığımın farkına vardığımda, onu bıraktım. Ve o öylece yere düştü.
Quando me apercebi do que estava a fazer, larguei-a e ela caiu.
Bir su baskınında Roksana yere düştü... toprak yoldan uçuruma yuvarlandı..
Onde tombou Roksana, uma inundação formou um lago... a terra cedeu e se converteu em um barranco.
Yani, kendisini göğsünden vurdu, sonra yere düştü ve bunu tekrar mı yaptı?
Então acha que ele disparou sobre si próprio no peito e depois caiu no chão, e disparou de novo?
- Eminim buraya bir yere düştü.
- Tenho certeza que caiu por aqui.
Kağıtlar yere düştü, ceketiniz düşünce.
- Explique-se. - Os papéis caíram, senhor. O casaco caiu.
Yolda giderken at birden yere düştü ve bir türlü ayağa kalkamadı.
Acho melhor que vá ver a sua égua. Ela saiu do portão. Não me consigo aproximar dela, não se consegue manter de pé.
Şal, yere düştü...
O xaile, caiu...
Humpty Dumpty duvarın üzerine çökmüştü, tâ yukarıdan yere düştü,
Humpty Dumpty saltou por um buraco na parede e levou um grande tombo
Elimi omzuna koydum ve o yere düştü.
Pus-lhe a mão no ombro, e ele caiu no chão.
Dizlerinin üzerine düştü ve sen onu karaciğerinden tekmeledin. Sonra yere düştü.
e você lhe deu uma pancada no fígado e caiu de bruços para o chão.
Cebinden yere düştü.
Caiu do seu casaco para o chão.
Bir anda yere düştü.
Caiu de repente no chão.
Sir Kenneth Clark sekiz saniyede yere düştü.
Sir Kenneth Clark foi ao tapete em 8 segundos.
İlk adam, çavuş ne kadar ilerlememiz gerektiğine bakmak için ayağa kalktı ve yere düştü.
O primeiro homem, o sargento, levantou-se para ver quando faltava para chegarmos a terra e caiu morto.
Bazı faşistler bize ateş açtı ve Sanogen başından vurularak yere düştü.
Uns fascistas dispararam sobre nós e Sanogen caiu, atingido na cabeça.
Hayvan birdenbire ileri atılıp şaha kalktı, çocukcağız yere düştü.
De repente estacou e o pobre pequeno foi cuspido!
Kıçım yere düştü.
Só tenho pele e osso...
Chaney durduk yere düştü!
Chanei acabou de cair.
Biz de itfaiyeyi çağırmak zorunda kaldık ve nihayet geldiklerinde, bir itfaiyeci çatıya tırmandı ve kediyi eline aldı ama aşağıya inerken elinden kaydı ve kedi yere düştü.
Tivemos de chamar os bombeiros e quando estes chegaram, um bombeiro subiu, agarrou o gato e quando descia escorregou e o gato caiu no châo.'
Tam istediğin yere düştü.
Foi mesmo onde tu querias.
Reeves 7 defa yere düştü, ama...
O La Motta fez cair o Reeves sete vezes, mas mesmo assim...
Dokunduğumda yere düştü.
Dei - lhe um toque e ele atacou-me.
İplere yaslanıyor ve yere düştü.
Tropeça até as cordas e cai!
Lastikler patladı, pasta yere düştü. Her şey Gelin dergisindekinden farklıydı.
Igualzinho à revista "Noivas".
Muhtemelen hastam buradan geçerek ileride bir yere düştü.
O que deve ter acontecido foi que o meu paciente veio por aqui e despenhou-se algures.
Tabureden inerken kayıp, yere düştü.
Ao acabar, caiu do banco.
Vurdum ve yere düştü, şef.
Eu... Bang! Bang!
Yere düştü.
Foi atirado ao chão.
Balboa bir sağ yumrukla gene yere düştü!
Balboa cai novamente com uma direita!
Sana diyeceğim o ki buraya yakına bir yere düştü.
- Acalma-te, está bem? Estou a dizer-te que caiu bem ali.
Ceketinden yere düştü, ben de aldım.
Caiu do teu casaco e eu apanhei-a.
Tam onun kutusunu atmak üzereydim ki pilleri yere düştü.
Eu ia deitar a caixa dele fora quando as pilhas caíram.
Mezuniyet töreninde yere düştü ve rezil oldu.
Eu soube que ela caiu na festa de formatura, e fez papel de boba.
Kürdanlar yere düştü Ve birkaç saniyede hepsini saydı.
Entornaram-se uns palitos no chão, e ele contou-os num instante.
Benim balığıma ne oldu? Yere düştü.
- Que aconteceu ao meu peixe?
"İsa'yı görünce, hemen onun önünde yere düştü ve bağırmaya başladı."
"que estava possuído por demónios. " O homem estava em trapos,
Yere düştü. Sevgi, sol eli, nefretin elini, nakavt etti.
O Amor nocauteou o Ódio.
O zaman yere düştü.
Só isso a parou.
Her neyse, gitmek üzere kalktı, bir sandalyeye takıldı ve yere düştü.
Ela levantou-se para ir embora, tropeçou e caiu no chão.
Dev yere düştü.
Quem te viu e quem te vê.
Humpy yere düştü.
Aqui o bossas é que caiu.
Efendim bu salak ve sakar ihtiyar herif yere düştü.
Sr, o velho idiota caiu no chão.
Pencereye geri döndü. Kontes onu rahatsız etti. Ayağı kayıp yere düştü.
Regressou à janela, mas assustou-se com a Condessa, por isso tropeçou e caiu.
Ama vücudu yere, iki atış arasında düştü.
Mas o corpo cai entre os dois tiros.
Yere bir kadın düştü.
Uma mulher cai no chão.
Yere düştü!
Ela caiu lá.
Keşfedilmemiş bir yere vardı belli ki ayağı kaydı ve 100 metreden yüksek bir yerden düştü.
Tinha ido para uma zona ainda não explorada, e aparentemente escorregara no gelo, e caíra de uma altura de 150 m.
Yakınımda bir yere bir göktaşı düştü.
Caiu um meteorito aqui perto.
Yere mi düştü?
- No chão?
Düştüğü yere bakıyordum. ... da Bud altı metrelik rekorumdan birkaç santim kısa düştü.
A julgar pelo sítio onde aterrou, fiquei a 25 centímetros do meu recorde, que é de seis metros.
Worf yere düştü.
O Worf foi ferido.