Yın traduction Portugais
91,467 traduction parallèle
Kımıldamıyın.
Mexam-se!
Pilav pişirme makinemi iki yıllığına "ödünç" almadın sen.
Não levaste o meu tacho de arroz "emprestado" durante dois anos.
- Çok heyecanlıyım, işte buradasınız.
- Que bom que conseguiram vir.
Dinle, Nasty Gal'de değil de bu beynini yıkayan yerde geçirdiğim her saniye, yaşamımın boşa gitmiş bir başka saniyesidir.
Cada segundo que passo nesta fábrica de lavagem cerebral sem trabalhar na Nasty Gal, é mais um segundo da minha vida desperdiçado.
Doğum yılını yazmanı istediklerinde tek yapman gereken...
Quando lhe pedem para colocar o ano em que nasceu, só tem de...
Hesaplarım doğruysa, ki genellikle doğrudur, şu anki büyüme hızınla, önümüzdeki yılın nakit akışı projeksiyonu da şöyle olacak.
Se os meus cálculos estiverem corretos, e costumam estar, a tua taxa atual de crescimento coloca a previsão de fluxo de caixa para o ano que vem aqui.
Ve önümüzdeki beş yılda çılgın rakamlardan bahsedebiliriz.
E, nos próximos cinco anos, estamos a falar de números incríveis.
Onlara küçük kız kıçının bu kapıyı ne hale getirdiğini gösterebilirsin.
Podias mostrar-lhes como a "menina" destruiu a porta.
Uyuyan yılanın kuyruğuna basılmaz.
Não acordes moscas que estão a dormir.
Onun sayfasını her ziyaret ettiğimde, arama geçmişimi kazıyıp silmek istiyorum.
Sinto que tenho de desinfetar o meu histórico sempre que vou ao site dela.
Yılanların kulağı olmaz.
As cobras não têm orelhas.
Dört, üç, iki, bir, yeni yılınız kutlu olsun!
Quatro, três, dois, um, Feliz Ano Novo!
Yeni yılınız kutlu olsun!
Feliz Ano Novo!
Hayatımın iki yılını sana harcadım.
Dois anos desperdiçados contigo.
Hey, büyük bir toprak yığınını bir yerden başka yere taşımak istersen, adamın benim.
Se alguma vez tiveres um grande monte de terra que precises de deslocar de um sítio para outro, sou o homem certo.
Velocity'nin son yirmi yılda anlaşmaya gittiği davaların hepsi orada. Davacı tarafların isimleri saklı tutuluyor.
São os casos em que a Velocity chegou a acordo em 20 anos, tem todos os nomes.
İşte bu yüzden Pearson Specter'da çalıştığı yıllar için ona kefil olacaksın.
Por isso o vais apoiar, falando no trabalho dele na Pearson Specter.
Jessica ile şirket başkanına her yıl bir sonraki yılın hukuki ihtiyaçlarına yönelik yıllık analiz raporunu sunardık.
Eu e a Jessica dávamos sempre à presidente uma análise das questões legais.
Aylarını hapiste geçirdi ki bu yıllar da olabilirdi.
Passou dois meses na prisão e deviam ter sido anos.
Eğer buna devam ederseniz avukatlık büronuza öyle bir evrak işi yığarım ki başınızı kaşıyacak vaktiniz olmaz.
Se continuar, enterro a clínica em tanta papelada que vos sufocará.
Bu hafta, Mikaelson'ların ölümünün beşinci yılını işaret ediyor.
Esta semana marca cinco anos desde a queda dos Mikaelsons.
5 yıl boyunca, sabretmek zorundaydın.
Durante cinco anos, tiveste de ficar quieto.
Siz yaşayan herkesten daha fazla can aldınız, aileleri yıktınız, hayatları mahvettiniz.
Destruíste mais pessoas, mataste mais, acabaste com mais famílias, do que qualquer pessoa que alguma vez viveu.
Ev gösteriminde babamın yerine bakmalıyım, yani...
Tenho de substituir o meu pai hoje, por isso...
Kimse minik bir emlakçı kadının sırtlarına yapışıp boğazlarını yırtacağını beklemez.
Ninguém espera que uma agente imobiliária minorca lhe salte para as costas e rasgue a garganta.
Roan'ın mührü, dediği gibi işe yararsa daha da şanslıyız demektir.
Se tivermos ainda mais sorte, o selo do Roan funciona.
Yani, bu planın bir parçasıydı, aslında bunu karımla konuşmalıyım, değil mi?
Quer dizer, faz parte do plano, certo? Discutir isto com a minha mulher?
Hayır, Laurie. Aynı hatayı yapmana izin vermeyeceğim. Uber'in, Palantir'in, Zenefits'in ve ilk yıllarımda Chipotle'nin yaptığı beni işe almama yanlışını.
Não, Laurie, não permitirei que cometa o mesmo erro da Uber, da Palantir, da Zenefits, e quando era mais novo, da Chipotle, ao não me contratarem.
yani sen de farkındasın, şifreyi anca... dokuz bin yılda çözersin.
E tens um portátil inferior, isso demora aí nove mil anos.
İki ev aldın, Jeremy'i dört yıllık bir üniversiteye soktun.
Duas casas e 4 anos de faculdade para o Jeremy.
Gözcüler, Edison köprüsünü hedef aldığı zaman Ajan Johson, herkes tahliye edilene kadar yıkıntıların çökmesine engel oldu.
Quando os "Watchdogs" atacaram a Edison Bridge, a Agente Johnson retardou o colapso, até que todos fossem evacuados.
Coulson'ın bıyığı vardı.
O Coulson tinha bigode.
Hydra'yı yok ettiğim zaman bu sivri zekân sayesinde mi hayatta kaldın?
Este seu pequeno truque foi aquilo que o manteve vivo quando eliminei a HYDRA?
Kızın Daisy aklını kaçırdığı zaman Başkan beni yeni Kaptan Amerika'yı bulmakla görevlendirdi.
A sua rapariga, Daisy, enlouqueceu. O Presidente encarregou-me de encontrar o próximo Capitão América.
Darkhold'u okumanın Aida'yı değiştirmediği bunu yapması için onu programladığınla alakalı bir teori.
Você programou-a para fazer aquilo. Ele tinha razão.
Sadece bir yığın ıvır zıvır.
Apenas um monte de coisas sem sentido.
Bu yıl Anton Ivanov tarafından atın alınmış.
Compradas por Anton Ivanov este ano.
Katil bir robot ya da sanal bir dünya yaratmış olmasaydın bu yıl bizim için çok daha kolay olabilirdi diyorum.
Aquilo que estou a dizer é que se não tivesses criado um "robot" assassino... ou um mundo virtual este ano teria sido bastante mais fácil para nós.
Rusça "Lütfen benim için kapıyı açın" diyebiliyor musun bari?
Pelo menos sabes dizer : "Por favor, abra-me a porta" em russo?
Onun açtığı kapıyı kapatıyorum. Uzaylı ırkların dünyamızı kirletmesine izin verip seni gibi adamları onları korumaya ikna ederek açtığı kapıyı.
Estou a fechar a porta que ele abriu... permitindo que raças de extraterrestres infectassem o nosso mundo e convencendo homens como você a protegê-los.
Orada havada uçuşan bir yığın kodun içinden çözebileceğimiz şey dünyamızın bir kopyası olması.
Aquilo que podemos decifrar... deste código louco e gigante que anda por aí... é que é um duplicado do nosso mundo.
Ben bir S.H.I.E.L.D. ajanıyım. Siz S.H.I.E.L.D.'ın direktörüydünüz.
Sou uma agente da S.H.I.E.L.D. Você era o Director da S.H.I.E.L.D.
Madam Hydra'ın Doktorun beynini yıkadığını söyledi.
Ela diz que a Madame HYDRA lhe fez uma lavagem cerebral.
Otobüsü durdurup kapıyı açmalarını sağlaman yeterli.
Apenas... faça-os parar o autocarro para que o abordemos.
Biliyor musun, Doktorun kötü biri olmadığını beyninin yıkandığını iddia ediyor.
Ela alega que... o Doutor não é malvado. Que sofreu uma lavagem cerebral.
O gerçek bir insan. Senin beynini yıkayan Hydra'nın ölüm ro...
E ela é uma pessoa verdadeira, não uma "robot" assassina da HYDRA...
Hiç evlenmedim, çocuğum olmadı ama geçtiğimiz beş yıl içinde yakın arkadaşlarım ve ailemden 17 kişiyi toprağa verdim.
Nunca fui casado ou tive filhos... mas, nos últimos cinco anos... enterrei 17 dos meus amigos mais próximos e família.
Yıkın ve bedenini bana getirin.
Destrua o edifício. E traga-me o corpo.
Bu taş yığının altında bir çocuk var.
Há um miúdo soterrado ali.
Kaynaklar bir Nainsan'ın, Madam Hydra'yı öldürmeye çalıştığını söylüyor.
Fontes dizem que um não-humano fez um atentado... contra a vida da Madame HYDRA.
Yıkıldım resmen, dedemin kamerasını kaybettim.
Estou, apenas, aborrecido por ter perdido a máquina fotográfica do meu avô.
ying 39
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine de 966
yine gelin 25
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine de 966
yine gelin 25
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine de teşekkür ederim 22
yine ne oldu 76
yinede 31
yine o 26
yine benim 17
yine oldu 16
yine ne var 150
yine geleceğim 19
yine geliyor 16
yine de sağol 30
yine ne oldu 76
yinede 31
yine o 26
yine benim 17
yine oldu 16
yine ne var 150
yine geleceğim 19
yine geliyor 16
yine de sağol 30