Yıne traduction Portugais
13,005 traduction parallèle
Dersini geçmek için kıçımı yırttım. Ne yaparsam yapayım, yetmedi.
Trabalhei que me fartei naquela aula, e não importa aquilo que fizesse, nunca era suficientemente bom.
Yılbaşı çekilişinde ne hediye alacağını bilmezsin.
No Amigo Secreto não podes saber o que vais ganhar.
Yılbaşı çekilişi hediyelerini vermeye ne dersiniz?
Que tal começarmos o Amigo Secreto por ali?
Ne, sıvıyı katı hale getirmek için daha hızlı bir yol mu biliyorsun?
O quê? Sabes como solidificar mais depressa?
Vatandaşlarca yapılan arama çalışmalarının koordinatörü olarak o cuma günü Teresa için kayıp ihbarı yapıldığının ertesi günü Teresa'yı bulmak için ne gibi çalışmalar yapıyordunuz?
Sendo o coordenador desta busca de cidadãos, nessa sexta-feira, o dia depois da Teresa ter sido dada como desaparecida, que esforços estavam a ser feitos para encontrar a Teresa?
Kendisi 16 yıldır bu dünyada yaşıyor olabilir ama ne davranışları ne düşünme şekli 16 yaşında biri gibi değil.
Podia estar no mundo há 16 anos, na altura, mas não agia dessa forma e não pensava dessa forma.
Askerden yırtmış adam ne demek?
Quem é que tu ias matar?
Senin ne boyayacağını görmeye meraklıyım hepsi bu.
Estou curiosa para ver o que pintarias.
Ne dersin Howard, aşağıda bir yıl mı kalacağız?
O que achas, Howard? Vamos passar aqui um ano?
Ne yani, yaptığı her şeyi unutmalı mıyım? Evet.
Portanto, o quê, devo simplemente esquecer-me de tudo o que ele fez?
- Ne yapıyorsun? - Lanet kapıyı aç.
- Abre o caralho da porta!
Belki de kendimi lüzumsuz teçhizattan kurtarmalıyım, ne dersiniz?
Talvez eu deva livrar-me dos acessórios desnecessários, sim?
Aslında nişanlıyız ama onunla ilerleyemiyorum. Ne dedin?
- e sinto que estamos a estragar tudo.
Bro, seni mutlu etmek için ne yapmalıyım adamım?
Mano, o que é que tenho de fazer para te fazer feliz, pá?
Ne kadar şanslıyız?
Não temos muita sorte?
Donuk uyku kapsülüm arızalanırsa ne yapmalıyım?
O que fazer quando a cápsula de hibernação avaria?
"Onları tutamazsak ve Hingham Köprüsü'ne varırlarsa, " büyük bir baraj yıkılmış gibi olur, Süratle Hertfordshire'a ulaşırlar.
Se não conseguirmos contê-los e passarem pela ponte Hingham, será como se um grande dique se quebrasse e chegarão a Hertfordshire rapidamente
Hepiniz, Hingham Köprüsü'ne! Ben Londra'yı fethettim, Darcy.
Conquistei Londres, Darcy.
Yaşlıyım ve don giyiyorum, ne var yani?
Sou velha. E uso calças.
Baba ben video elemanıyım, ne giydiğimi kim takar ki?
Pai, eu sou o tipo do vídeo. Que interessa como me aparento?
Ne şekilde olursa olsun, esas patrona ulaşmalıyım.
De uma forma ou de outra, tenho de chegar ao tomador de decisões.
Ne olursa olsun, işime sımsıkı tutunmam ve faşist patronuma bekâr bir anne olsam da tuhaf bıyıklı hipster'lara katlanacağımı göstermem lazım.
Há voluntários? Aconteça o que acontecer, tenho de ficar com este trabalho. A fascista chefe tem de aceitar que mesmo sendo uma mãe solteira... posso liderar os barbichas irónicos.
Ne, lanet bir top taşıyıcı mı o?
Ele pensa que está no râguebi?
Tüm o yıllar boyunca bir şeyin yanlış olduğunu biliyordum ama sen oğlumsun... ve seni seviyorum... ne olursa olsun.
Ao longo destes anos, sempre soube que havia algo errado. Mas és meu filho. E eu adoro-te.
New Yorkluların bugün olanları, Derek Zoolander İyi Okuyamayan ve Başka Şeyleri Yapmayı İyi Öğrenmek İsteyen Çocuklar Merkezi'nin açılışından iki gün sonra Doğu Nehri'ne yıkılmasını anlatırken kullandığı birkaç ifade.
São comentários de nova-iorquinos quando o Centro Derek Zoolander Para Crianças Que Não Lêem Bem e Querem Fazer Bem Outras Coisas caiu ao East River dois dias apenas após a inauguração oficial.
Ne kadar inanılmaz gelse de, bu yıl 3,7 milyondan fazla lise mezununun % 2'sinden azı, size faks makinesinin ne olduğunu, bir Beyaz Başkan'ın adını ya da Derek Zoolander'ın kim olduğunu söyleyebilir.
Por incrível que pareça, dos 3,7 milhões de finalistas do liceu deste ano... menos de 2 % sabem reconhecer uma máquina de fax... conseguem indicar um presidente branco ou identificar quem foi Derek Zoolander.
Ne kadar farklı olsak da tek bir halkın parçasıyız.
N � o importam as nossas diferen � as, somos todos um s � povo.
Ne yani, hırsız mıyım?
E então, sou uma ladra?
Bir kutu naneli şekerden daha havalıyım ve ne zamandır bu kadar heyecanlı olmamıştım hatırlamıyorum bile.
Sou mais fixe Que rebuçados de menta E não estive Tão entusiasmada desde... Não me lembro quando
Ne yapacağını biliyorsun Yataktan çıkmalıyım, kıyafetlerimi giyip ayakkabılarımı kendim bağlamalıyım.
E sabes o que fazer
Yani, ne kadar sıkıyım baksana.
Repara como sou apertadinha.
Şimdi ne yapmalıyım onu da bilmiyorum yani.
Então não sei o que fazer.
O andan itibaren Eugene, şairlerin bunca yıldır ne hakkında yazdığını anladı.
Naquele momento, Eugene entendeu do que os poetas escreviam há tantos anos.
Bizim, Panama Kanal Bölgesi'ni vermek için Alaska'yı vermekten daha çok ne sebebimiz ne de hakkımız var.
Não temos mais dever ou motivo para ceder a zona do canal do Panamá do que teríamos de ceder o Alasca.
Ben ne y... Hiç birşey yapmıyordum ki
Eu não estava a fazer nada.
Tanrı'yı bu kadar kızdıracak ne yaptın, Anna?
O que é que fizeste Anna, para irritar tanto a Deus?
Şimdi senin gibilere ne yapmalıyım?
Portanto... o que hei de fazer com um tipo como o senhor?
Ne yapmalıyız, biliyor musunuz?
Sabem o que vamos fazer?
Ne yapmalıyız, biliyor musunuz? Köye gidelim.
- Olha,'bora até à aldeia.
Geçen yıl da aynen böyle olmuştu. Ne alakası...
O que é que isso...
- Ne dediğiyle ilgili çok fazla tahmin yapmamalıyım...
Eu não daria tanta importância ao que ele diz.
Bak, elimden geldiğince, son 3 yıl içerisindeki ölümlerle ilgili tüm veri tabanını taradım. Ama kimse Jane Doe'nun kayıp ihbarı ile uyuşmuyor, ne yaşı ne de boyu.
Ouça, de qualquer das maneiras, estive a ver na nossa base de dados dos últimos três anos e ninguém com a idade e altura da Jane Doe foi dada como desaparecida.
Engizisyon, İspanya'yı tamamen Tapınak Şövalyeleri'ne teslim etti.
A Inquisição entregou finalmente a Espanha aos Templários.
Geçmişinin izini 500 yıl öncesine, Suikastçılar Kardeşliği'ne kadar sürdük.
Localizámos o passado dele de há 500 anos, até à Irmandade dos Assassinos.
Saatiniz ne yıl söyler mi?
O teu relógio mostra que ano é?
Ne yani, şimdi de bir mağarada otuz yıl boyunca tek başıma kalmam mı gerekiyor?
Então, tenho ficar sozinho numa gruta durante 30 anos?
Tamam ama önce ne diyeceğimizi kararlaştırmalıyız yoksa korkutucu olmaz aksine aptal durumuna düşeriz.
Está bem, mas temos de planear o que é que vamos dizer primeiro, senão não vai ser assustador, será apenas estúpido.
Kaliforniya Morro Körfezi İncisi'ne gidip ailemi bulmalıyım.
Tenho de ir a Jóia de Monte Bay e encontrar a minha família.
Yıllar içinde, Doktor, pilotunuzu vaktinizi geçirmek için ne yapıyorsunuz?
Passados estes anos, o que vocês fazem para passarem o tempo?
- Peki, uh... yıllar içinde, Doktor, pilotunuzla zaman geçirmek için ne yapıyorsunuz?
Passados estes anos, o que vocês fazem para passarem o tempo?
Akçaağaç Sokağı'na yerleştiğimiz için ne kadar heyecanlıyız anlatamam.
Nem imaginam como estamos entusiasmados de viver em Maple Circle.
yine bekleriz 59
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine de teşekkür ederim 22
yine 239
yine gel 30
yine gelin 25
yine de 966
yine sen 30
yine ben 68
yine mi sen 103
yine mi 603
yine de teşekkür ederim 22
yine ne oldu 76
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine geliyor 16
yine mi o 19
yinede 31
yine o 26
yine oldu 16
yine benim 17
yine ne var 150
yine geleceğim 19
yine de sağol 30
yine geliyor 16
yine mi o 19