English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Z ] / Zavallı ben

Zavallı ben traduction Portugais

468 traduction parallèle
Zavallı Ben birçok kez çocuklarından söz etmişti.
Muitas vezes o pobre irmão Ben me falou destas crianças.
Zavallı ben, sadece genç bayanlara yönelik Longstreet Okulu'nu ancak tamamlayabildim.
Pobre de mim, quase não passei no seminario para jovens da Srta. Longstreet.
İlk kocam da gazeteciydi, yazdığı haberleri hep abartırdı ve zavallı ben bunu ancak balayımız bittiğinde anladım.
O meu primeiro marido era um jornalista, mas as suas notícias eram exageradas. Eu, coitadinha, percebi isso no fim da lua-de-mel.
Zavallı ben. Ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka yaptığım bir şey yok.
Pobre de mim... nada mais faço que chorar... que me sentir cheia de angustiantes temores.
Zavallı ben, ağlamaktan ve korkunç bir ızdırap çekmekten başka... elimden bir şey gelmiyor.
Pobre de mim... nada mais faço que chorar... que me sentir cheia... de angustiantes temores.
Şu eski ağlama. Zavallı ben.
A velha cantiga da pena!
Zavallı ben! Rica ediyorum.
Abençoe-me, por favor.
Ah... zavallı ben.
Oh... Ai meu Deus.
Ben zavallı ve sefil bir günahkarım.
Sou um pobre e miserável pecador,
Ben güzel bir lahanayım Sense zavallı bir balık
Eu sou um repolho bonito Tu apenas um pobre peixe
Sen zavallı bir ineksin, ben de zavallı bir asker.
És uma pobre vaca e eu um pobre soldado.
Zavallı çocuğun annesi yok demek ki bütün hazırlıkların sorumluluğunu ben üstlenmeliyim çeyiz, konuk kabulü ve her şey.
Esta pobre criança não tem mãe, então responsabilizo-me pelos preparativos Enxoval, recepção, tudo. Tratarei do transporte da noiva.
Bay Iestyn'in zavallı annesinin çayını her zaman ben koyardım.
Fui sempre eu quem serviu o chá à pobre mãe do Sr. Iestyn. - Eu sirvo.
Ben bu zavallı adamın yanında duran şu küçük bayanı gördüm.
Estive a olhar para esta rapariguinha, ao lado deste pobre jovem...
Zavallı, küçük ben mi?
Pobre de mim.
Teddy, sen yine kilere insen iyi olur. Sonra... ben ışıkları söndürünce, her yer kararınca... yukarı çıkıp zavallı adamı kanala götürürsün. Hadi bakalım Teddy.
Tens de voltar para a cave, e quando eu apagar as luzes e estiver tudo às escuras, vens cá acima e leva-lo para o Canal.
Beni bu şekilde cezalandırdı. O şarkıyı, herkes "Zavallı John" un ben olduğumu öğrenene dek söyleyerek.
E a Maribelle castigou-me assim, cantando-a até que Nova lorque toda soubesse que eu era o "Pobre John."
Buna karşılık ben, zavallı bir insan olan Hamlet, Tanrı'nın da rızasıyla, bütün sevgimi, bütün dostluğumu eksik etmeyeceğim sizden.
Confio em vós com a força do meu afecto, o que um homem como eu pode fazer para expressar estima não faltará, se Deus quiser.
Ben de bir zamanlar, o aşağıda gördüğünüz zavallılardan biriydim.
Eu ja fui um daqueles escravos...
Ben zavallıların doktoru olmak istiyorum.
Mas, eu quero ser médico dos pobres.
Yasak da olsa, senin ruhuna sesleniyorum * ben zavallı Anne'in ağıtını duyasın diye.
Seja-me permitido evocar seu espírito, para que escute os gemidos da pobre Ana!
Yarın tüm ağırlığımla ruhunun üzerine çökeceğim. Ben, düzen dalavereyle aldattığın, sonra da iğrenç bir şarap fıçısında ölüme gönderdiğin, zavallı Clarence.
Que sintas amanhã meu peso em tua alma, eu, que fui morto em banho de imundo vinho, pobre Clarence... por ti traído até à morte.
Ben bu genç bayanlara hayranlıkla bakma yorucu görevime devam ederken zavallı oyuncularımız bu gecenin oyununu sunacaklar.
Enquanto sigo com a árdua tarefa de estar no meio destas jovens, os nossos quatro actores apresentarão a história desta noite.
Yalnızım, zavallı bir öksüzüm ben.
Sou um pobre órfão, ninguém se apieda de mim.
Ben zavallı ruhunun olduğu mezara bu küçük şeyi koymak isterdim.
Espera, o que é isso?
Efendim, yemin ederim ben zavallı bir balıkçıyım.
Não passo de um humilde pescador. Um humilde pescador.
- Zavallı şeyler. - Ben gidiyorum!
- Vou-me embora!
Dikkatli olmasaydım ben de onunla uçacaktım. Zavallı adam.
Se tivesse de subir mais, acabava lá com ele.
İzin ver hazinen bizimle olsun... " Ben zavallı bir adamım! Ücret karşılığı çalışırım.
"Que junto de nós, tenhamos uma única pessoa..."
Ben öyle sanmıştım. "Zavallı Kızılderili Lo."
Julguei que eras o "Lo... o desgraçado do índio."
Ve sayın yargıç, Başkan Clyde, Ruby ve zavallı köylüleri düşün. - Ama ben yetkili değilim.
Temos que o fazer pela Ruby, pelo major Clyde e os peões
Ben zavallı demedim.
Eu não disse miseráveis
O zaman ölürüm ben, zavallı kelebek.
Depois, morro, pobre borboleta.
Ama öyle ki ben de zavallı savunmasız bir dula benzemiyorum.
Mas também..... Eu não me pareço com uma podre viúva indefesa.
Son zamanlarda bunu etraflıca düşündüm,... buradaki ortağım Ben Rumson, zavallı piç kurusu...
Tenho pensado muito nisto, desde que o Ben Rumson, o meu sócio, pobre sacana...
Zavallı olan sensin. Ben değil.
Quem mete dó és tu, não sou eu.
Ben zavallı değilim!
Coitada nada!
Senin Tripolino'nun daha suyu gelmemişken ben onunlaydım... ve orospuları iyi tanırım, ve Tripolina, zavallı küçüğüm...
Enquanto a Tripolina não tem graça nenhuma. Já estive com ela, e conheço bem as putas, mas Tripolina, pobrezinha...
Ama öyle ki..... ben de zavallı savunmasız bir dula benzemiyorum.
Mas mais uma vez eu não pareço uma pobre viúva indefesa.
Ben, zavallı bir kör, ve sen... sen de bir dilsiz.
Eu, um pobre cego, e tu um mudo.
Ben, çocukları olan zavallı bir dulum.
Sou uma pobre viúva com crianças.
Ben onunla ilgilenirim, zavallı kız.
Eu trato dela, pobre rapariga...
Ben bir çocukça şaka yapıyorum ve zavallı Harry...
Eu preguei uma partida estúpida e agora o Harry está...
Ben böyle demezdim - yalnız başına zavallı bir adam.
Eu chamaria isto dessa maneira - um pobre coitado trabalhando sozinho.
Ben zavallı biriyim.
Sou um pobre homem.
Ben zavallı, yaşlı bir adamım, gözlerim bulanık görür, burnum kırık.
Sou só um pobre coitado, vejo mal, tenho o nariz num desastre.
- Galiba zavallıyı unuttular. - Ben onu alamam. - Boksörlerimle kalmak zorundayım.
- Tenho que ficar com os meu atletas.
Söylediklerimden anlayabileceğiniz gibi benim zavallı kardeşim Julia ve ben yaşadığımız hayattan pek zevk almıyorduk.
Pelo que lhes conto, podem imaginar que a minha pobre irmã Julia e eu não tínhamos muito prazer na nossa vida.
Zavallı McFarland'ın başına bir şey gelmesine izin vermezdim ben.
Eu nunca permitiria que algum mal acontecesse ao jovem McFarlane.
Ben ne zavallı bir anayım.
Sou uma mãe infeliz.
Lynn, ben düşündüm de... O uyuyor. Zavallıcık.
Lane, pensei que poderias querer... tchsss ela está a dormir coitada vocês estão a dar cabo dela ela não pode trabalhar e ir para a escola ao mesmo tempo vocês estão a roubar-lhe a juventude só porque não lhe compram um carro

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]