Çok kalabalık traduction Portugais
583 traduction parallèle
100 mil etrafımda 3-4 aile olmaya başladı mı çok kalabalık hissetmeye başlıyorum.
E quando tenho tres ou quatro familias perto de mím começo a ficar nervoso.
Bu akşam çok kalabalık.
Hoje está cheio.
Burası gerçekten çok kalabalık bayan.
Há, de facto, muita gente aqui, minha senhora.
Çok kalabalık oldular.
Espera, Parker. Estão a ficar densos demais.
- Araba bulamadık. Çok kalabalıktı.
Não consegui arranjar um carro.
Burası çok kalabalık.
Isto está tão cheio.
Gemi çok kalabalıktı, kamara bulamadık, biz de güvertede uyuduk.
Não conseguimos arranjar cabines... mas conseguimos dormir no convés.
Gemiler çok kalabalık olacak.
Os barcos vão estar cheios.
Beş sent ödeyeceğiz dediler, ama çok kalabalıktık.
Dizem-nos que pagam cinco cêntimos, mas somos muitos.
Çok kalabalık.
Está muita gente.
Posta arabası çok kalabalık ve sarsıntılıydı bende üstü açık bir araba satın aldım ve bir önceki duraktan sonra buraya kadar kendim sürdüm. - Neden, öyle yaptın?
É que a diligência estava tão cheia que comprei uma carruagem e a conduzi no último trecho.
Bir polis vardı ve çok kalabalıktı, o çok kızgındı.
Havia um polícia e uma multidão, e ele estava doido.
Etraf çok kalabalık, sonraya sakla.
Há muita gente aqui, poupa isso.
Oteller çok kalabalık.
Todos os hotéis estão cheios.
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
Cheguei até perto de Montana. Eu vi muitos indios acampados ao longo do leito do BigHorne.
Çok kalabalık.
Isto está cheio.
Posterlerin sayesinde çok kalabalık.
- Demasiada, graças ao teu poster.
Benim ailem çok kalabalık. Tam 15 kişi.
Olha só a grande família deste soldado.
- Çok kalabalık. - Evet.
- É cá uma invasäo, não é?
Tren çok kalabalık olduğu için olmuş olmalı.
Deve ter sido por causa do comboio ir tão cheio.
Bay Wendice, evin önü çok kalabalık.
Sr. Wendice, há muita gente em frente da casa.
Cadde o esnada çok kalabalık olmuyor.
A rua estará calma a essa hora. Como previsto.
Şehir ziyaretçilerden dolayı çok kalabalık. Bu yüzden bir çok karışıklık oluyor.
A cidade está cheia de visitantes, a confusão é generalizada.
- Bugün çok kalabalık
- Você tem bastante gente.
Burası çok kalabalık. İnsan sahne korkusuna kapılıyor.
Um público tão grande me assusta.
Çok kalabalık.
É muito cheia.
Çok kalabalık bir sürü, Jimmy.
São muitos, Jimmy!
Tekne çok kalabalık.
Perto do barco era demasiado público.
Yaptıkları katliamın şekline bakılırsa, çok kalabalık olmalılar.
Da forma como mataram os homens no casebre, devem ser muitos!
Bu mutfak çok kalabalık. Öyle değil mi?
Há demasiada gente na cozinha, não?
Eğer çok kalabalık değilseler, onları burada durdurabiliriz.
Se não forem muitos, podemos detê-los daqui. Eles são muitos.
Burası çok kalabalık.
- Sim, está muito cheio aqui.
Ben görmedim, ama burası çok kalabalık... ve birkaç farklı çıkış var.
Não que eu visse, mas está aqui tanta gente... e há várias outras saídas.
Daha fazla kalamayacağım burada, çok kalabalık!
Não posso mais ficar aqui. Há gente demais.
Burası çok kalabalık.
Isto está cheio de gente.
- Çok kalabalık bir aileden geldim ve akşam yemeğinde, Evet, biliyorsunuz, Madison Square Garden gibiydi
Eu venho de uma família muito grande e o jantar parecia uma arena.
- Masa çok kalabalık.
- Há demasiada gente na mesa.
Bay Ricca karardan memnuniyetini belirtiyor. Çok kalabalık.
O Sr. Ricca quer dizer que ficou muito satisfeito.
Cenaze çok kalabalık değildi, öyle değil mi?
Não esteve muita gente no funeral?
Çünkü 57. Cadde çok kalabalık.
Porque a Rua 57 está cheia.
- Çok kalabalık Evie.
- Bem, eu gosto de Benavís.
Herkesin sinirleri geriliyor. Kalabalık çok huzursuzlaştı.
Os nervos de todos estão cada vez mais agitados.
Kalabalık bu gece sana çok aç.
A multidão está ansiosa para vê-la.
" Kalabalık çok gergin.
A multidão está tensa.
Sahne çok mu kalabalık geldi?
O palco está muito cheio para ti?
Çünkü Lordum, yanında kalabalık bir grup olursa, daha yeni kapanan ihanet yarası tekrar açılıp henüz yerli yerine oturmamış ve yönetimden yoksun devlet ortamında çok daha tehlikeli olabilir.
Por medo para que não se abra na força do ajuntamento de pessoas a chaga da maldade há tão pouco curada.
Ailemiz çok kalabalık!
Somos tantos em familia!
Kalabalık çok iyi.
Temos um bom público.
Şimdiyse. gençliğinin büyük kısmını uzun yıllar önce, çok sayıda stadyumlarda haykıran kalabalıkların önünde bırakmış bir adamın yansımasını görüyor.
Sr. Bolie Jackson, que pelos padrões da sua profissão é uma relíquia velha e que agora vê o reflexo de um homem que deixou muitos pedaços da sua juventude em demasiados estádios, durante demasiados anos, perante muitas pessoas, gritando.
"1927 Ağustos'unda Şeytan Sokağı'nda meraklı kalabalık o kadar çok toplandı ki yeni metro durağı inşaatı durmak zorunda kaldı."
"Agosto de 1927" "Multidões curiosas em" Hobb ´ s Lane "tão grandes..." "que as obras do novo metro foram paradas."
Bu isterik kalabalık dağıldıktan sonra fiziksel bir tehlike kalmaz... ve çok yalnız olduğunuzu anlarsınız.
Mas depois desse tipo de histeria passar, do verdadeiro perigo físico começar a passar... compreendemos o isolamento.
çok kalabalıklar 34
kalabalık 41
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
kalabalık 41
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok küçük 77
çok kibar 31
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü görünüyor 21
çok kibar 31
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü görünüyor 21