English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ç ] / Çok şanslısınız

Çok şanslısınız traduction Portugais

285 traduction parallèle
- Bu konuda çok şanslısınız.
- Nesse aspecto têm muita sorte.
Sabaha doğru. Çok şanslısınız.
Pela manhã, felizmente para si.
Sizler çok şanslısınız.
Vocês tiveram sorte.
Çok şanslısınız.
- Têm muita sorte!
Çok şanslısınız.
Que sorte a sua.
Çok şanslısınız.
Você é um homem de sorte.
Çok şanslısınız bayım.
Está com sorte.
Çok şanslısınız.
Tem sorte.
Siz çok şanslısınız, Bay Gantry.
- Não. És demasiado sortudo.
Çok şanslısınız.
Está com sorte.
Çok şanslısınız ki, şimdi 20 km yapabilen bir sete bindiniz.
Agora, com sorte, podem chegar a 20 milhas por hora.
- Çok şanslısınız kaptan.
- Tem sorte, meu capitão.
Benimle çalışabildiğiniz için çok şanslısınız.
Podem agradecer às estrelas por estarem a trabalhar para mim.
Çok şanslısınız. Bu işi kendi yöntemimle halledeceğim.
Quase teve sorte, mas ainda terá que o fazer a meu modo.
Görmediğiniz için çok şanslısınız.
Deviam ficar contentes por não terem visto.
Çok şanslısınız, Kaptan.
Parece que tens muita sorte, General.
Bize rastlandığınız için çok şanslısınız.
Teve muita sorte de estarmos passando.
- Çok şanslısınız.
- Tem muita sorte.
Çok şanslısınız!
Tens tanta sorte!
Çok şanslısınız Komiser.
Tem muita sorte, tenente.
Siyanür, asit veya bir nitrogliserin şişesi devirmediğiniz için çok şanslısınız.
E o senhor tem muita sorte por não ter derrubado uma garrafa de ácido, de cristais de cianeto ou de nitroglicerina.
Ama çok şanslısınız yani, kazayı diyorum.
Mas sabe, teve muita sorte. Isto é, com o acidente.
Çok şanslısınız, yarın Bremen'e gidiyorsunuz.
Sois um felizardo, indo amanhã para Bremen...
Evet, çok şanslısınız.
Sim, isso é sorte.
Frank'in laboratuvarına davet edildiğiniz için çok şanslısınız.
Têm muita sorte por terem sido convidados a ir ao laboratório do Frank.
Çok şanslısınız.
Teve muita sorte.
Siz erkekler çok şanslısınız.
Os homens são tão sortudos.
Çok şanslısınız. Hey Midge!
Vocês têm muita sorte.
Jack, Louis, benimle karşılaştığınız için çok şanslısınız.
Jack, Lois, tem sorte de estar aqui.
İçindeki çocuğa çok ihtiyacın var yani sizler çok şanslısınız.
Há que se ter uma criança dentro de nós vocês parecem estar bem preparados.
Çok şanslısınız!
Sorte a sua!
Çok şanslısınız.
É muito afortunado.
Biliyor musunuz? Siz çok şanslısınız.
Andam por aí a dizer nas ruas que tu estás a meter o nariz onde não és chamado.
Çok şanslısınız.
O senhor está-se a sair bem.
Ve sana şunu söyleyeyim, o patlamada ölmediği için çok şanslısınız.
Eu acho que tiveram muita sorte em não o terem morto na explosão.
Zamanında burada olup sizi kurtardığımız için çok şanslısınız.
Têm muita sorte em termos chegado a tempo de vos salvar.
Çok şanslısınız Kumandan Block.
É mesmo um felizardo, Comandante block.
- Siz çok şanslısınız.
- São pessoas com sorte.
Çok şanslısınız. Sanayi yağlama için glyceroltrioleate deniyoruz.
Testamos agora um trioleato de glicerol como lubrificante industrial.
Bn. Simpson, çok şanslısınız.
- Sra. Simpson, você está com sorte.
Bir bakıma, çok şanslısınız.
Por outro lado, você teve muita sorte.
Tek söyleyebileceğim, böyle bir kahvenin yapıldığı bir evde yaşadığınız için çok şanslısınız çocuklar.
Tudo o que posso dizer é que vocês têm muita sorte por viver numa casa com um café destes.
Vadimizde altın denilen bir madenden bolca var. Çok şanslıyız ki dış dünyada bu çok değerli bir şey.
O nosso vale é muito rico dum metal chamado ouro, que, infelizmente para nós, é muito valorizado no mundo exterior.
Her gün bayram olmadığı için çok şanslısınız.
Felizmente não é festa todos os dias.
Çok şanslısınız.
Você tem sorte.
Çok şanslı olmalısınız.
Deve levar uma vida fascinante.
Ülkeniz İngiltere hakkında o kadar az şey biliyorum ki... tabii dünyanın en cesur milleti olduğunuz dışında. Böyle müttefiklerimiz olduğu için çok şanslıyız.
Pouco sei do vosso país, a Inglaterra... só que é a mais valente nação da terra... e que é uma sorte tê-la por aliada.
Çok derine daldım, özür dilerim. En iyisi adlandırmamak. Şanslısınız.
Na Antiguidade, era usado como balde de lixo, e hoje é motivo da admiração geral pela beleza lacónica do seu desenho e forma invulgar.
Yalnız olduğun için çok şanslısın, kimse için endişelenmene gerek yok!
Tens sorte, filha. Sozinha, sem teres de cuidar de ninguém.
Kız arkadaşın olduğu için çok şanslısın...
É uma sorte ter namorada.
Arkadaşımız olduğun için çok şanslısın.
Tens mesmo sorte por nos teres por perto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]