Çıkmak traduction Portugais
10,500 traduction parallèle
Uğraştığın şeyleri hayal bile edemem ya da şu anda yaşadıklarını fakat sen ve iş arkadaşların oradan çıkmak istiyorsanız yardımına ihtiyacımız olacak.
Não consigo imaginar com o que estás a lidar ou pelo que estás a passar, mas para tu e os teus colegas saírem daí, - vamos precisar da tua ajuda.
Sarah'tan başlıyoruz, o kontrol odasından çıkmak için sana ihtiyacı var.
A começar com a Sarah, que precisa de ti para tirá-la da sala de controlo.
Beyler, gaz Bölüm 5'e, bu da demek oluyor ki binadan çıkmak için beş dakikadan az vaktiniz var.
Pessoal, o gás está na Zona 5. Vocês têm menos de 5 minutos para sair do prédio.
Açığa çıkmak hoşuma gitmedi.
Não gosto de estar assim exposta, agente Baker.
Hocaya yakalanmadan gizlice çıkmak.
Sair rapidamente sem ser apanhado pelo professor.
Köpeği olan bir çocukla çıkmak güzel olurdu.
Seria simpático sair com um rapaz que tivesse um cão.
Gerçi köpeği olmasa da bir çocukla çıkmak güzel olurdu.
Ou mesmo um rapaz que não tivesse um cão.
Gizlice çıkmak için fırsat kolluyordum.
Estava à espera de uma oportunidade para fugir.
- Buradan çıkmak zorundasın.
- Tens de sair daqui. - Não, mãe, não vou deixar-te.
Ve tek şansımız bu kubbeden dışarı çıkmak.
E a única maneira de termos uma hipótese... É se conseguirmos sair desta cúpula.
Çok ihtiyacım olan bir tatile çıkmak istiyorum iki kişilik pina colada, tek başına içilenden daha heyecan vericidir.
Estava a pensar... em fazer umas férias muito necessárias, e... uma piñacolada para dois parece mais emocionante do que só para um.
Seyahate birlikte çıkmak biraz hızlı olur biliyorum.
Sei que é uma loucura sermos companheiros de viagem.
Ofisine girmeyi başarsan bile, çıkmak için bir yolun yok.
Mesmo que o faças no gabinete dele. tu não tens como sair.
Bu suçla başa çıkmak için yardım istedim.
E pediram-me para lidar com esse criminoso.
Sonarsız o denizaltının nerede olduğunu bilmeden açık denize çıkmak intihar olur.
Irmos para o mar aberto, sem audição, e sem ter a mínima ideia onde é que aquele submarino está... isso é um suicídio.
Altı aydır heyecanla beklediğim geziye çıkmak için uçağı yakalamam gerekmeseydi ilk bakacağım yer- -
Se não tivesse de ir numa uma viagem planeada há 6 meses, seria o primeiro lugar - que eu procurava.
Şehirden çıkmak için yardımına ihtiyacım var.
Preciso da tua ajuda para sair da cidade.
Bizimle yürüyüşe çıkmak ister misin?
Queres vir passear connosco?
Buradan çıkmak için başka bir yol bulmalıyız hemen.
Temos que encontrar outra saída.
Arada bir o küçük evden çıkmak sana iyi gelir.
É bom para saíres daquela casinha de vez em quando.
Her adımda, savaşmam gerekti çok çalışıp daha iyi olmak için, karlı çıkmak için.
A cada passo, precisei de lutar, de trabalhar duro, evoluir e sair à frente dos outros.
Pekala, ama dışarı çıkmak güvenli değil mi?
Mas ainda é seguro ir lá fora, não é?
Mağaralardan çıkmak istiyor.
Ele quer passar pelas cavernas.
- Buradan çıkmak için sadece uçabilirsin.
Só podes voar, para longe daqui.
Elektrikler kesileli bu teller çekileli... "Sokağa Çıkmak Katiyen Yasaktır"
Nove dias, desde que as luzes se apagaram, a vedação foi erguida
Dodge'dan çıkmak için son bir skor.
Um último ganho antes de desaparecer do mapa.
Bence sadece buradan sağ çıkmak istiyordur.
Ele só vai querer sair daqui vivo.
Çünkü çıkmak istiyorum.
Porque eu quero. Sair.
Ona karşı çıkmak, yapacağın son şey olsun.
A última coisa que deve fazer é enfrentá-lo.
Ajan Keen'in dışarı çıkmak için 90 saniyesi var.
São 90 segundos para a agente Keen sair.
- Bu şehirden çıkmak şu an imkânsız.
- É impossível sair dela agora.
Arkady buradan çıkmak için neden can atıyor?
Porque é que o Arkady está tão desesperado para ir?
Çıkmak mı istiyorsun? - Evet!
Queres sair daí?
Bilmeniz gereken bir şey olduğu için bugün mahkemeye çıkmak istedim.
Clarke. Pedi para comparecer junto do tribunal, hoje, porque há algo que tem de saber.
Bize yardım edin ve onun bu kişilerle nasıl bağlantıya geçtiği ortaya çıkmak zorunda kalmaz.
Se ajudar-nos, no que nos diz respeito, esses associados não vão precisar de aparecer.
Bu bize, videoyu dondurmak ve girip-çıkmak için 17 dakika verir.
O que nos dá dezassete minutos para desactivar o vídeo.
Dışarı çıkmak iyi geldi, değil mi?
É bom sair, não é?
Çıkmak üzereydim, girsene içeri.
Eu estava de saída. Entra.
Çıkmak kolay mıydı sanıyorsun?
Achas que foi difícil sair?
Babanın inandığı salgın hastalık ortaya çıkmak üzere görünen o ki, o noktaya geldi.
A pandemia global que o seu pai acreditava estar iminente... está a acontecer.
Bebek şimdi çıkmak zorunda.
Ele quer sair agora!
- 20 milyon Zygon açığa çıkmak üzere.
Vinte milhões de Zygons vão ser desmascarados.
Sonra Nashville'e yola çıkmak zorunda kalırız. Sonra Colorado, sonra San Jose ardından da lanet Tallahassee.
Vamos ter que viajar até Nashville, depois Colorado, depois San José, depois até Tallahassee.
Bu akşam tekrar yemeğe çıkmak istiyorlar.
Eles querem voltar a jantar juntos hoje à noite.
Aynen, tek bir yemeğe çıkmak istedim.
Não, eu só queria um jantar.
Boşanma evrakları, halkın önüne çıkmak?
Papéis de divórcio? Sair em público?
Buradan hemen çıkmak zorundayız.
Temos de... Temos de sair já daqui.
Takılmak ya da başka birini bulana kadar çıkmak için mi?
Para saírem ou curtirem até aparecer o próximo?
Hepsini kıçını içeri tıkmak için kullanacağım!
E vou utilizar tudo isso para te prender!
Dışarı çıkmak istemiyor.
Não quer sair!
Tam evden çıkmak üzereyim.
Vou sair.
çıkmak istiyorum 39
çıkmak mı 17
çıkmadı 21
çıkmalıyım 20
çıkmaz sokak 24
çıkmayacağım 22
çıkmama izin ver 18
çıkmak mı 17
çıkmadı 21
çıkmalıyım 20
çıkmaz sokak 24
çıkmayacağım 22
çıkmama izin ver 18