Çıkmak mı traduction Portugais
1,703 traduction parallèle
Kapıdan Vic'le çıkmak mı istiyorsun?
Queres ir para a rua com o Vic? Vais pelo bom caminho.
- Çıkmak mı?
- Deixar a sala de correio?
Çıkmak mı?
Namorar?
- Yoksa sözümden çıkmak mı istiyorsun?
- Não queres ouvir? - Então!
Cesedi bırakıp öylece ön taraftan çıkmak mı?
Deixar o corpo e sair porta fora?
Ee, Dena'yla çıkmak mı istiyorsun?
SAMANTHA QUEM? Quer sair com a Dena?
- Balığa mı çıkmak istiyorsunuz?
- Quer pescar?
Evet, Benim de yapacağım bir sürü iş var. Fakat... Bir ara benimle yemeğe çıkmak istermisin?
Sim, eu também tenho muito que fazer, mas... quer sair para jantar algum dia?
Dışarı mı çıkmak istiyorsun? !
Quer sair?
Çıkmak mı?
Sair juntas?
Oradan çıkmak zorundaydım.
Tive de sair de lá.
Bu çöplükten çıkmak için yaklaşık bir ayım var.
Tenho um mês para sair daqui.
- Buradan çıkmak zorundayım!
- Preciso de sair daqui!
- Çıkmak için deli olmak lazım.
- Estão loucos se pensam em ir lá fora!
Ben büyük annenin yanına çıkmak için bir yol arayayım.
Vou ver o que consigo descobrir da avó.
Tanrım, buradan çıkmak için kiminle yatmam gerekecek? Sana kes dedim!
Com quem tenho de dormir para sair deste sítio?
Gelecekte muhtemelen çok katı olacağımı biliyorum. Erkeklerle çıkmak, makyaj yapmak bahar tatilini arkadaşlarınla Mars'ta geçirmek yok.
Eu sei que o meu "eu" futuro deve ser muito severo, portanto nada de namoros, de maquilhagem, e nada de passar as férias da Primavera com os teus amigos em Marte.
Söyle bakalım, tüm bunlar sona erdikten sonra benimle nasıl bir akşam yemeğine çıkmak istersin?
Diga, você gostaria de sair para jantar comigo depois que tudo isto acabar?
Çıkmak zorundaydım.
Tive de sair.
Bu romantik ıvır zıvırlara 56 dolar harcadım ve kocam, kardeşiyle bir şeyler çalmak için dışarı çıkmak istiyor.
Eu gastei 46 dólares em novidades românticas e o meu marido quer sair para ir roubar com o irmão.
Canım biraz dışarı çıkmak istedi.
Bem, está a apetecer-me dar uma volta.
Güverteye çıkmak için iznim var mı?
Tenho autorização para subir a bordo ou quê?
Buradan çıkmak zorundayım.
Tenho de me pisgar daqui.
Oyundan çıkmak istiyor sanırım.
Precisa de se acalmar.
Kumarhaneden cebinde kocaman para yığınıyla çıkmak istemezsin diye düşündüm. Nakit olarak mı istiyorsun?
Bem, pensei que não querias sair do casino com, tu sabes com dinheiro a cair dos bolsos.
Eğer burdan sağ çıkmak istiyorsan, yardımıma ihtiyacın olacak.
Se queres sair disto com vida, precisarás da minha ajuda.
Hemen oradan çıkmak istedim, ama dün gece Didi'nin tüm içkilerini ben ödemiştim ve sanırım bir para iadesini hak ediyordum.
Eu queria sair dali depressa, mas tinha pago as bebidas à Didi a noite toda, e eu pensei que merecia um reembolso.
Her gece oraya çıkmak zorundayım. Şarkı söylemeli, dans etmeliyim. Geri geleceğini umarak devam etmeliyim.
Cada noite tenho que cantar, dançar, continuar, esperando que ele volte.
Bu civardaydım belki birlikte yemeğe çıkmak istersin dedim.
Estava aqui perto e pensei que podíamos ir almoçar.
Hanımefendi, bu düşüncenize karşı çıkmak zorundayım.
Senhora? Preciso protestar.
Dur bakalım, Billie ile mi çıkmak istiyorsun?
Tuqueres namorar a Billie?
Bir işten de alnımın akıyla çıkmak iyi bir şey.
Sabe bem conseguir vencer uma...
Hepimiz bu kahrolası yerden çıkmak istiyoruz, tamam mı?
Todas nós queremos sair daqui, está bem?
Bunu kazanmalıyım. Son haftaki fiyaskodan sonra, atın üstüne tekrar çıkmak ve elmadan ikinci bir ısırık almak için buna ihtiyacım var.
Após o fiasco da semana passada, tenho de voltar a tomar as rédeas e agarrar outra oportunidade.
Sizin amacınız ortadan yok olmamdı değil mi bilirsin... ortaya çıkmak evet ama, ben son zamanlarda mesleki vicdana önem vermeye başladım.
O facto de eu desaparecer significava que não vos via mais. Pois, mas localizei a minha consciência profissional. Ora, mazeltov.
- Sahip olduğum her işten patronlarımın düşüncelerini duyduğumdan çıkmak zorunda kaldım.
- Eu tenho-me despedido de cada emprego que tive por conseguir ler os pensamentos do meu patrão.
Ve eğer buradan çıkmak istiyorsak, ilk adım kabul etmektir.
Se queremos sair daqui, o primeiro passo é admiti-lo.
çünkü şanslıydım... Çünkü büyük bir yıldız benimle çıkmak istiyordu.
- Achaste que poderias brincar comigo até aparecer alguém melhor e que eu não me importaria porque tinha muita sorte por uma grande estrela me querer?
En tepeye çıkmak istiyorsanız, bayım, evet.
- se você quer chegar ao lugar mais alto, senhor.
Dışarı mı çıkmak istiyorsun?
Queres voltar lá para fora?
Bu görüşünüze karşı çıkmak zorundayım.
Tenho de tomar exceção que a caracterização.
Belki. Demo'ları çıkmak üzere. Bazı şarkıları ben yazdım.
Olhe eu sei muitas das canções... isso é o que eu faço..
Bizim yaşımızda hâlâ birileriyle çıkmak nasıl olurdu, düşünsene.
Imaginas ainda namorar com a nossa idade?
Sanırım o zaman başka bir şeyle ortaya çıkmak zorundayım.
Então acho que vou ter de pensar noutra coisa.
Bir gece dışarı çıkmak istedim tamam mı?
Eu queria sair uma noite, está bem?
Şehirden çıkmak için izne ihtiyacım var.
Preciso de um caminho para sair da cidade.
Bugün ne yapacağımı bilmiyordum, sadece çıkmak istedim.
Não sabia o que ia fazer hoje. Só queria sair.
Şimdi gerçekten de Penny'le çıkmak üzere olduğum için heyecanlı değilim, bulantım var.
Agora que estou prestes a sair com a Penny, não estou entusiasmado. - Estou nauseante.
Çıkacağımı biliyordum, ama çıkmak istemiyordum.
Sabia que ia ter, mas não queria ter.
Umarım bu sadece oğlumla çıkmak için değildir.
Espero que não seja para sair com o meu filho.
Buraya gelmeden önce hiç toplantıya katılmamıştım o da sadece hücreden çıkmak içindi.
Nunca estive numa destas reuniões antes de chegar aqui. Agora, e agora não sei.