Çıkmaz sokak traduction Portugais
380 traduction parallèle
Onu akvaryumda yakaladınız, değil mi? - Ama heykelin kafası da çıkmaz sokak.
E o Rinaldo, apanhaste-o a olhar para os peixes no Aquário, não foi?
Sanırım buraya kadar. Çıkmaz sokak.
Bem, acho que é um beco sem saída.
Bu bir çıkmaz sokak.
Isto não tem saída. O que foi?
Çıkmaz sokak.
Beco sem saída.
Başka çıkmaz sokak yok.
Não quero mais enganos.
Burası çıkmaz sokak ve hiçbir şey yok.
É um beco e não tem coberturo.
- Kesinlikle, çıkmaz sokak.
- Precisamente, é um beco.
Çıkmaz sokak.
Um beco sem saída.
Bekle, burası çıkmaz sokak.
Prendê-lo, prendê-lo. É um beco sem saída.
Kahretsin, çıkmaz sokak!
Merda, beco sem saída! Vamos!
- Çıkmaz sokak.
- É um beco sem saída.
Unutma, çıkmaz sokak büyük kuzey duvarının orada.
Lembra-te, o beco sem saída é perto da grande muralha norte.
Bir başka çıkmaz sokak.
Mais um beco sem saída.
- Hayır, çıkmaz sokak tam arkanda.
Não, o beco sem saída está atrás de ti.
Çıkmaz sokak galiba.
Parece que não tem saída.
Çıkmaz sokak, bok çuvalı.
Não tem saída, saco de merda.
Nereden bakarsan bak burası çıkmaz sokak.
É um beco sem saída, seja como for.
Burası çıkmaz sokak.
Não há saída.
Çıkmaz sokak, Oscar.
É um beco sem saída, Oscar.
Morg çıkmaz sokak olmuş.
A morgue provou não levar a lado nenhum.
Çıkmaz sokak.
Não tem saída.
Orada işte orada duruyor, sanki bir çıkmaz sokak gibi.
Está ali sentado à espera como um grande fim do caminho.
Evet, ama çıkmaz sokak.
Sim, é uma rua sem saída.
Tam yaklaştığımda, hep çıkmaz sokak.
E acaba sempre assim.
Çıkmaz sokak
Estamos num beco sem saída.
Centauri Cumhuriyeti evet oyu veriyor. Çıkmaz sokak, büyükelçi.
Todos os dias que passa eu vejo mais mortes cada um que morre mais, fará isto um tanto mais difícil intervir.
Kahretsin, çıkmaz sokak.
Droga, sem saída!
- Jimmy, çıkmaz sokak.
- Mãe, pára!
Tam bir çıkmaz sokak.
Espero que estejas contente.
Çıkmaz sokak!
Sem saída!
- Dredd, burası çıkmaz sokak.
- Não há saída.
Çıkmaz sokak.
Esta rua não tem saída.
- Başka bir çıkmaz sokak.
- Mais um beco sem saída, vamos.
- Newman, bu çıkmaz sokak. Hadi ama.
Não ia resultar.
- Hükümet biriminde koca bir çıkmaz sokak.
- Um beco sem saída nos assuntos internos.
Çıkmaz sokak Bay Duvar.
É inútil, Sr. Wall.
Bana da çıkmaz sokak gibi
- Parece-me um beco sem saída.
- Çıkmaz sokak.
- A rua está fechada.
Bu bu bir çeşit çıkmaz sokak.
É uma espécie de beco sem saída.
Sultan, adamları yada Motosikletli katil, bunların hepsi çıkmaz sokak.
O Sultan e o homem da moto são becos sem saída.
Burası çıkmaz sokak.
É um beco sem saída.
Orada çıkmaz bir sokak var!
Aquilo ali é um beco sem saída.
- Bu çıkmaz sokak!
- É um beco sem saída.
Çıkmaz sokak.
Vamos voltar.
İşte çıkmaz sokak.
Uma fachada.
Çıkmaz sokak serseri.
Não tem saída, imbecil.
Mike, bu çıkmaz bir sokak haddimizi aşıyoruz!
Mike, isto está fora da nossa alçada!
- Bir çıkmaz sokak daha.
Outro caminho sem saída.
Burası çıkmaz sokak.
- É um beco sem saída, amigo!
Bu kız bir çıkmaz sokak.
A garota é um beco sem saída.
Çıkmaz sokak!
Sai da frente!
sokak 96
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18