Sıkı çalış traduction Russe
8,311 traduction parallèle
Sıkı çalışmayı severim.
Люблю тяжкий труд.
-... "sıkı çalışmazsan İsa bebek ağlar."
"Когда филонишь, младенец Иисус плачет".
Sıkı çalışın.
Удачи.
Ne, az sıkı çalışmadan korkuyor muydu?
Что? Ленивый оказался?
Bunu kullanarak bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum.
Так что я собираюсь выяснить, как этим воспользоваться.
Bak, emri ihlal ettiğin için seni kışkırtmaya çalışıyor.
Слушай, он просто пытается спровоцировать тебя на ещё одно нарушение.
Dallas, çok uzun bir zamandır savaşıyorsun. Yükselmeye çalışıyorsun. Zırhını giymiş, kılıcını kuşanmışsın.
Даллас, ты уже давно в этом деле, строишь карьеру, во всеоружии, при связях, и ещё куча всего, что нужно политику.
Bunu duydum ve daha sık bardak altlığı kullanmaya çalışacağım.
Я слышу тебя. И я очень постараюсь и стану использовать подставки чаще.
Sıkıldığımda suç kayıt defterini okurum ve bunlar geçen ay Chelsea'den çalınmıştı.
Я смотрел сводки, когда мне было скучно, их украли в Челси в прошлом месяце.
Yani onları kırmamaya, düşürmemeye ya da herhangi bir şekilde çizmemeye çalış, tamam?
Постарайся не отколоть кусок, не уронить их или ещё чего, хорошо?
Önümüzdeki 20 yılımı sunta, çubuk ve menteşelerden bahsederek geçirip dünyadaki en sıkıcı endüstride çalışan dünyanın en sıkıcı insanı hâline gelmeme engel olduğun için sağ ol!
Спасибо, что спас меня от потери следующих 20 лет жизни, проведённых за болтовнёй о рейках, стержнях и петлях... от того, чтобы стать скучнейшим человеком в скучнейшей индустрии на свете!
Eğer 2500 saati kırabilirsek, Brian bize % 10 prim koparmaya çalışıyor.
Брайен пытается выбить нам бонус в 10 %, если мы сделаем 2500 оплачиваемых часов.
Tam da Steven Avery'nin davası devam ederken avukatlarının tırnak arası kalıntılarına dayanarak başka bir suçlunun olabileceğine dikkat çekmeye çalıştığı sırada onların çok işine yarayacak böyle bir bilginin saklanması büyük vicdansızlık.
Это было бессовестное сокрытие информации, которую могли бы использовать адвокаты Стивена Эйвери, находящиеся в самом разгаре судебного разбирательства, и утверждающие, что, на основании соскоба из-под ногтей, к этому может быть причастен кто-то ещё.
Diyor ki, "Gencin avukatı itirafı geçersiz kılmaya çalışıyor."
Там говорится : "Адвокат подростка ищет способ исключить признание из дела".
Bu bence bilim camiasının ne kadar tutarlı olduğunu ve iyi çalıştığını gösteriyor çünkü sağduyularına çok sık kulak vermek zorunda kalmıyorlar.
И, я считаю, о надёжности данных и о правоте научного сообщества говорит то, что такие случаи бывают довольно редко.
"Olay mahallerinde en başından sonuna kadar çalışmış olsaydık... "... bu yerler bizim tarafımızdan daha detaylı şekilde fotoğraflanmış olurdu.
" Если бы мы работали на месте с самого начала, мы бы скорее всего сделали больше детальных фотографий.
Her gün üniformasını giyip, rozetini takıp, silahını alıyor ve işine gidip görevini layıkıyla yapmaya çalışıyor.
Он носит форму, значок и пистолет каждый день, ходит на работу и делает всё, что в его силах.
"Kızı evle ya da garajla ilişkilendirmeye çalış."
"Постарайтесь поместить её в его дом или гараж".
Yani eğer tanık sandalyesinde oturup tüm gerçeği anlatmayarak Brendan'ı korumaya çalışıyorsa yani bence bu çok ciddi bir durum.
В смысле, если она пытается защитить Брендона тем, что скрывает правду на свидетельской трибуне, это... Это очень серьёзно.
Yani bir bakıma savcılık için çalışıyorlardı.
Так что в каком-то смысле они работали на обвинение.
Çalışırken telefon kullanma süreni kısıtlamanı söylemiştim.
Я же запретила пользоваться телефоном.
- Kız alkolden gitmeden önce onu bafilemeye çalışıyorum, sen de bir an önce...
Я пытаюсь закадрить ее, пока она под впечатлением, так что...
Kırkı aşkın ülkedeki ofisleriyle, Belko Şirketi çalışanlarını dinamik iş akışının sağladığı modern ofis ortamlarındaki mücadelelerle yüzleşebilmesi için eğitiyor.
Имея офисы в 40 странах, корпорация Белко готовит работников к работе в современных условиях динамически изменяющегося бизнеса.
Hep bunun için çalışmamış mıydık?
Но ради этого мы и работали, разве нет?
Orman yaklaşık yıllarca çalışıyor...
Поход в джунгли требует многолетней подготовки.
Siz yavşaklara yanlış kızı kaçırdığınızı söylemeye çalışıyorum.
Я пыталась сказать : вы схватили не ту девушку.
Ama sadece bunları takınca çalışıyor ayrılma ihtimalimize karşılık batarya seviyesine dikkat et.
Он встроен в наушную камеру, но работает только, если она включена. Так что если мы разойдёмся, следите там за зарядом.
Yani artık burada çalışıyorum, anla beni tamam mı?
Я работать устроился ясно?
O artık "Hayvanlar Diyarında" çalışıyor.
Он теперь работает в "Пэтлэнде".
Garcia kısa dalga radyoyla birilerine ulaşmaya çalışıyor.
И не факт что Гарсиа на своем приемничке поймает хоть какой-то сигнал!
Strateji Uzmanı Wang'ın, kara barut stokundan bir tat, bir anlık bakış, biraz çalıntı parça.
Вкус, блеск. Всего-то несколько слямзленных у стратега Вана гранул чёрного порошка.
Uyanık kalmaya çalış.
Потерпи. С тобой всё будет хорошо.
Kızlarla buluşmadan önce evde, yapacağın konuşmalara çalışmalısın bence.
Наверно, тебе надо поучится о чём говорить с девушкой на свидании перед тем как идти.
Daha sık birlikte çalışmalıyız.
Мы должны работать вместе.
Yani ne zaman elinize biraz fazladan para geçse akıllılık etmeye çalışıp televizyonu açıyorsunuz.
Когда у тебя наконец появляется немного свободных денег, ты хочешь с умом их вложить - И включаешь ТВ.
Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun?
Ты пытаешься меня разозлить?
Git mutfaktaki koca arsız kızdan bir tasvirlerini almaya çalış.
Поди выбей описание из жирной и борзой девицы на кухне.
Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun?
Взбесить меня решил?
Ve bir tedavi yaratmak için çaresizce çalışırken de küçük kızın babası, kızını kaydediyordu sesini, suretini, gelecek için kurtarıyordu.
Непрестанный поиск лекарства он сопровождал сохранением памяти о дочери. Записывал ее голос. Ее внешний вид.
İki sürücü yakınca, içlerinden geçmek için bastır ve tekerleklerini kırmaya çalış.
Два всадника часть, сосать вам между ними, и раздавить вас под колесами.
Bu yüzden artık geceleri çalışıyoruz.
Поэтому мы служим и молимся только по ночам.
Karahindiba toplantısında kızları yanınıza mı çekmeye çalışıyorsunuz?
Сексуальные штучки с девушкой - это то, что ты, наверное, попробуешь в колледже, - ради интереса.
Gün ortasında gezinerek ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama burada sıkıntı istemiyorum.
Не знаю, зачем ты здесь ошиваешься среди бела дня, но мне не нужны неприятности.
Artık birlikte çalışıyoruz.
Да. Он самый. Мы с ним вместе работаем.
Yani Kit, hayatımızın parayla ilgili kısmı hâlâ çözülmüş değil ama çözmeye çalışıyorum.
Так что, Кит, деньги часть нашей жизни не решена пока но я работаю над этим.
- Jericho bilmiyorsun. Beyninin sadece bir kısmı çalışıyor.
У вас всегда есть долбанный мозг.
Artık beraber çalışıyoruz!
Теперь мы работаем вместе!
Rahatsız edici duyguları gömmeye çalışınca ya da fikirleri, bizi tehdit eden duyguları bazen tek çıkış yolları bizim bilinçaltımız olur.
И когда мы пытаемся похоронить неудобные эмоции, или идеи, или мы чувствуем угрозу... иногда единственный выход они-это наше подсознание.
Sudanlı kızı kurtarmaya çalışırken onun içinden çıkarmayı başardım.
Мне удалось отделить его от суданской девочки, когда я пытался спасти ее.
Görüşü, olasılık ile çalışıyor. En olası yakın geleceği önceden görebiliyor.
Его зрение работает, опираясь на вероятность, поэтому он видит наиболее вероятное ближайшее будущее.
Tamam, kıpırdamamaya çalış.
- Постарайся не шевелиться.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalıştı 29
çalışmıyor 158
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33