English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ Z ] / Zamanlarını

Zamanlarını traduction Russe

3,800 traduction parallèle
- Basketbol zamanlarını hatırlatıyorum.
Ты о чём, Биш? Я имею ввиду баскетбол.
Aslında toplantı zamanlarını karıştıranın Ella olmadığına dair kanıtlara ulaştık.
Вообще-то, мы нашли доказательства, что Элла не была виновата в том, что вы пропускали встречи.
Şu ara ders verilmediği için pilotlar uçaklara bakım yaparak boş zamanlarını değerlendiriyor.
На данный момент нет курсов, и пилоты используют свободное время для поддержания самолётов.
Geri kalan zamanları ve isimleri odamın dışında bildireceğim. Pekâlâ.
Я вывешу остальные имена и время за дверью.
Bir zamanlar sevdiğim ve saygı duyduğum bir kadının acınası kalıntısını görüyorum. Artık efendilerinin ayaklarına kapanıyor.
Я вижу жалкую оболочку той женщины, которую я однажды любил, которой восхищался... которая теперь кланяется в ноги своим хозяевам.
Bir zamanlar bizim taraftaydın?
Ты хоть раз был на нашей стороне?
Bir zamanların en büyük donanmasının son gemisinin son Amirali karşında duruyor.
Вы смотрите на последнего адмирала последнего корабля некогда великого российского флота.
Tanrılarla birlikte olduğunu çok iyi biliyorum lakin biraz daha burada bekleyeceğim olur da gelip konuşmak istersen gel ve konuş benimle ve ben de köylü ellerimle bir zamanlar olduğu gibi o güzel ve uzun saçlarını okşayayım.
Я знаю что ты теперь с богами, но я буду ждать тебя здесь, и если ты захочешь прийти и поговорить, то приди и поговори со мной, и я буду нежно гладить твои длинные и красивые волосы еще раз моими грубыми руками.
Bir zamanlar bu konağın kahkahalarla dolup taştığını hatırlıyorum.
Я помню времена, когда это зал был полон веселья.
Burada bir zamanlar bir dev ırkının yaşadığını kabullenmiş durumdalar...
Они приняли толкование, что род великанов когда-то жил здесь...
Emily, seni tekrar görmek istemediğim zamanlar oldu doğrusu ama sonra bana bunu bıraktın.
Эмили, я признаю, что были времена и я... Не хотел тебя видеть снова. Но...
Sana "Dr. Moreau'nun Adası" nı okuduğum zamanları hatırlıyor musun?
Ты помнишь, как я читал тебе "Остров доктора Моро"?
Kee, o zamanlar düzgün düşünemiyordum çünkü Ben'nin vazgeçilmez olmadığını veya... dışarıda bir yerlerde bana daha uygun biri olduğunu düşünüyordum.
Вы уверены? Да. Да, Гейв рассказал мне.
Kendim için ve insanların sorduğu zamanlar için.
- Для себя. И когда люди спросят.
Tüm zamanların en iyi sihirbazıymış.
Лучший волшебник всех времён.
Ve o zamanların tümünde senin icabına bakan ben oldum.
- Я ублажал тебя. Каждый раз.
Dr. Masters o zamanlar deneklerin cinsel davranışlarını gözlemlemede ilk aşamalardaydı, fiziksel yanıtlarını gözetim altında tutuyordu.
- Работа доктора Мастерса находилась на ранней стадии : наблюдение за участниками во время сексуального поведения, измерение физических реакций.
Siz o zamanlar... Yardımcı Bölge Savcısıydınız.
Вы тогда были помощником прокурора.
Senin kavga çıkardığın zamanlar gibi.
Что, нарываешься?
Bir zamanlar ona aşıktın.
Ты когда-то был влюблен в неё.
Bir zamanlar hepiniz en iyi "sidecar" kokteyli yapardınız.
Давным-давно вы делали лучший сайдкар.
Dawson sadece "Molly's" in onu zor zamanlarında kafasını dağıttığını söylüyordu.
Доусон рассказывала, как "Молли" помог ей справиться с проблемами.
Sonuçta unuttuğun şeyleri hatırlayamazsın. Hafızam çoğu insana kıyasla çok iyidir ama bir zamanlar beslediğim kedinin adı bile aklıma gelmiyor.
что забыл - не вспомнить. ни как он выглядел.
Bir keresinde tüm zamanların en iyi eşek şakasını yapmıştım.
Однажды я организовал лучший розыгрыш в истории.
"The Billboard'un tüm zamanların en romantik 100 şarkısı."
"Сотня самых романтичных песен всех времен".
Bir keresinde tüm zamanların en iyi komedisinin Ejderha Dövmeli Kız olduğunu söyledi
Однажды она назвала лучшей комедией всех времен фильм "Девушка с татуировкой дракона".
Ben, uh, birini kaybettim bir zamanlar bana çok yakın.
Я потеряла кое-кого. очень близкого мне человека.
Yani anne-kız geçirdiğimiz zamanların çoğunu okuldaki kermes için pasta yapmak için harcıyoruz.
- А то! Большую часть нашего с ней времени мы проводим, выпекая булочки для продажи в школе.
Eski zamanların hatrına.
По старой памяти.
Eski zamanların hatrına mı?
По старой памяти?
Ne yazık ki bu evliliğinin de bitmesiyle beraber Debbie Reynolds Hotel ve Casino zor zamanlar geçirdi ve 1997'de iflasını ilan etmek zorunda kaldı.
"К сожалению, после краха очередного брака, для отеля-казино Дебби Рейнольдс наступили тяжелые времена, и в 1997 году она объявила о банкротстве".
Ayrıca, bana Ninja Kaplumbağaların arkadaşı olduğunu söylemişti ve o zamanlar çok tutulurlardı.
А ещё он мне рассказывал, что дружит с черепашками-ниндзя, а в то время они были жутко популярны.
Bir zamanlar en yakın arkadaşım çözemediğin bir durum varsa arkadaşının yanında ol yeter demişti.
Лучший друг сказал мне однажды "если не можешь ничего изменить, всё что остается - это быть рядом".
Einstein ve Newton'ın zamanları arasında onlara denk bir başka deha daha yaşadı.
Между Эйнштейном и Ньютоном жил еще один гений не меньшей величины.
Copley Meydanı'nın birkaç otelden ibaret olduğu zamanları hatırlıyorum.
Я помню, когда на площади Копли была только пара гостиниц.
Bir zamanlar fakir bir kadındın.
Вы даже были бедной когда-то.
Belli ki bir zamanlar o adamın senin için bir anlamı varmış.
Ясно, что было время, когда этот человек что-то значил для вас.
Birlikte geçirdiğimiz zamanlar hayatımın en mutlu anlarıydı.
Время, которое мы провели вместе, было самым счастливым в моей жизни.
Buranın bir zamanlar Virjinya'daki en etkileyici evlerden biri olduğuna inanmak güç.
Трудно поверить, что когда-то это был один из самых впечатляющих домов во всей Вирджинии.
Şu son iki hafta hayatımın en kötü zamanlarıydı.
Эти последние две недели были худшими в моей жизни.
CEO'nuza bunu söyleyin ve sizi temin ederim ki gelecek yıl bu zamanlar onun koltuğuna oturup şunu soracaksınız "Üçüncü rafımıza ne koyalım?"
Скажите это вашему директору, и, я обещаю вам, через год вы будете сидеть на его месте, спрашивая : "Что мы положим на третью полку?"
Bir zamanlar benim için bir öğrencinin gelip beni tamamen özgür bırakacağını söyleseler inanmazdım.
И даже представить не мог, что появится ученица, которая окончательно и бесповоротно покажет путь к свободе мне.
Henüz yaşamadık, çünkü yaşadığımız yerde yılın bu zamanlarında hiç gece olmuyor.
Нас пронесло только потому, что в это время года у нас вообще не бывает темно.
"Kötü zamanlar" dan kastın kardeşini becermek olduğunu sanmıyorum.
Сомневаюсь, что под "горем" подразумевался инцест.
Ancak tam o zamanlar, Bayan De Beaufort benim izimi sürdü ve beni Fransa'nın güneyindeki terk edilmiş bir şarap mahzeninde buldu.
Таким я был, когда мисс Де Буфорд отыскала меня в заброшенном винном погребе на юге Франции.
Zevk için kitap okuduğun zamanları bir daha asla bulamayacaksın.
Ради удовольствия уже не почитаешь.
Şimdi gidip tüm zamanların. En ateşli barışma seksini yapacağız.
И знаешь, сейчас у нас будет самый горячий примирительный секс за все время.
İkimizin en yakın olduğu zamanları hatırlıyor musun? Mis gibiydi.
Remember when we used to be best friends?
Hayatımın mis gibi zamanlarıydı be.
Uh, that was neat. What a neat time in my life that was.
Bir zamanlar orada olan biri olarak tavsiyem, bitene kadar tadını çıkar.
Слушайте, просто примите совет от того, кто через это уже проходил : Радуйтесь, пока это не закончилось.
Sarışındı, bir zamanlar Sarah'ın olduğu gibi. Sanırım polis onun tarağını, Sarah'ınkiyle karıştırmış.
Она была блондинкой, как Сара раньше, поэтому я думаю, полиция не могла спутать ее расческу с расческой Сары.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]