Zamanım yok traduction Russe
3,574 traduction parallèle
- Bunun için zamanım yok.
– Нет у меня на это времени.
Kendimi bir insana açıklamak için hiç zamanım yok ve bir kısa-ömürlüye...
У меня нет времени, чтобы объясняться перед смертной и разбойницей...
Şuanda bunu tartışmak için zamanım yok.
У меня нету времени спорить с вами.
Korkarım hal hatır soracak zamanım yok dostlarım.
Боюсь, у нас нет времени для шуток, друзья мои.
- Açıklayacak zamanım yok.
- У меня нет времени объяснять.
- Fazla zamanım yok.
" мен € мало времени.
- Maymunlar için zamanım yok.
Нет, нет у меня времени на обезьян.
Gerçekten geçmişte yaşanan şeyleri anmak için zamanım yok, yani...
У меня действительно нет времени, чтобы опять возвращаться к тому, что произошло в прошлом, так что...
Bu hastane için yapmak istediğim o kadar çok şey var fakat zamanım yok.
Но я хочу добиться слишком многого, чтобы терять время.
Benim bu saçmalığa zamanım yok. - Jim?
У меня нет времени на это дерьмо.
Suç mahallini temizlemek için hiç zamanım yok çünkü.
потому что у меня нет времени убирать место преступления
Bunun için zamanım yok.
У меня нет на это времени.
Başkente dönüp yüzyüze konuşacak kadar zamanım yok.
Мне некогда ехать на встречу в Вашингтон.
Ama yaşıyorum ve çok fazla zamanım yok.
Что ж, я здесь и у меня не так много времени.
Çünkü kırıldığını söyleyebilir ve... Bunun için zamanım yok!
Потому что он может сказать, что она сломана... а у меня на это нет времени.
Başka bir çocuk daha isterim tabii ki fakat beş çocuğumu çok sevdiğim için onlardan feragat edip başkasına verecek zamanım yok.
Я бы хотел еще детей, но я очень люблю тех пятерых, которые уже есть, что не могу представить, что буду недодавать им внимания из-за кого-то еще.
Zamanım yok.
Я знаят.
Geçmişte ne yaşadığımın bir önemi yok, ne olduğunun ve sebebinin de bir önemi yok, aldatma şansı elime geçtiği zaman, ben bacaklarımı bir arada tuttum ve hayır dedim.
Не имеет значения через что я тогда прошла не имеет значения что случилось и почему, когда у меня был шанс изменить, я свела свои колени вместе и сказала нет.
Pardon, zamanın mı yok?
О, прости, времени у тебя нет?
Fazla zamanımız yok.
Прямо сейчас.
Çok zamanımız yok.
6 : 45. У нас не так много времени.
Çok fazla zamanımız yok.
У нас мало времени.
Kararsız kalmak için zaman yok aşkım.
Нет времени для колебаний, любовь моя.
Fazla zamanımız yok.
Парни, как приедем, то сразу на трассу.
Ne yaptığımın önemi yok, Rainer'ın hep bir cevabı vardı her zaman 10 adım öndeydi.
Не имеет значения, что я делал, У Рейнера на все были ответы, он всегда был на 10 шагов впереди.
Söylediğim gibi bana yardım etmek için bir sebebin yok ama Klaus uzun zaman önce ölümü yenip tekrar dünyaya döndüğünü söylemişti. Eğer sen ya da ben amcama yardım edemezsek, o da edemez.
Как я говорила, у тебя нет причин помогать мне, но Клаус сказал когда-то давно, ты обманула жизнь, и если я не могу помочь ему, ты не можешь, то никто не сможет.
Onu hastaneye yetiştirebilmek için zamanımız yok.
Тебе не хватит времени, чтобы отвезти её в больницу.
Benim yardımımla bile çok fazla zamanı yok.
Даже с моей помощью, ему осталось недолго.
Zamanımız yok.
У нас нет времени.
Yeterli zamanımız yok.
¬ ремени не хватит. ѕожалуйста.
- Yardımına ihtiyacım yok o zaman.
- Ну тогда мне не нужна твоя помощь.
Yüzbaşı, o kadar kazanacak zamanımız yok. Tamam.
Так откуда пришёл приказ ФБР не вмешиваться?
Bak Jules, fazla zamanımız yok.
Слушай, Джулс, у нас мало времени.
Zamanımız yok.
А его-то у нас как раз нет.
- Bekleyecek zamanımız yok.
- Нет времени ждать!
Zeki birini bulmak için zamanımız yok.
У нас нет времени искать кого-то действительно умного.
Açıklayacak zamanımız yok.
У нас нет времени объяснять.
- Ben de o zaman babamla yaşarım. - Böyle bir seçeneğin yok.
- Тогда я буду жить с отцом.
Bugün oyalanacak zamanımız yok.
У нас нет времени бездельничать сегодня.
- Olmaz, olmaz. Zamanımız yok. - Lütfen, lütfen.
Нет, нет, у нас нет времени.
- Zamanımız yok!
- У нас нет времени!
- Zamanımız yok. Kan kaybından ölürsen dünyayı kurtaramazsın.
Ты не сможешь спасти мир, если истечешь кровью и умрешь.
Hesaplayacak zamanımız da gücümüz de yok.
У нас нет ни времени, ни людей, чтобы выяснить это.
Fazla zamanımız yok.
- Я хочу, чтобы они меня нашли.
Bu bok için hiç zamanım yok.
- У меня нет времени на чушь.
Bu kelime oyunlarına ayıracak zamanım yok.
У меня нет времени на это.
Dinle, şu anda yeterli zamanımız yok. Buradan çıkmamız gerekiyor.
Слушай, у нас нет времени сейчас нам нужно выбираться отсюда.
Eğer buradan kaçamazsak hazırlıklı olmalıyız. Fazla zamanımız yok.
Ну, если мы не сможем выбраться отсюда, нужно быть готовыми.
Nasıl büyük olduğunu bir önemi yok... Bir sonraki kaçışımın daha büyük olması gerektiğini her zaman biliyordum.
Каким бы эффектным ни было моё освобождение, я всегда знал, что следующее должно быть ещё эффектнее.
- Zamanımız yok.
Нет времени.
Zamanımız yok!
Нет у нас времени.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65