Zamanıydı traduction Russe
1,362 traduction parallèle
İşte temiz hava alma zamanıydı ve dünyanın sunduklarını gösterme...
Так что, пришло время вдохнуть воздух свободы, и посмотреть, что мир может предложить мне.
Gördüğünüz gibi, 1864 eski batıda gelişme ve büyüme zamanıydı...
Видишь ли, 1864-й - это время, когда защищались дедовским способом...
Çok utandım. Tam da zamanıydı.
Это смущает.
Bunu daha önce kimseye anlatmamıştım, Noel zamanıydı ve bir ağacı ateşe verdik.
Я никогда об этом не говорила, но однажды на Рождество кое-кто... не будем показывать пальцем... поджёг ёлку.
Tam zamanıydı.
Ну наконец-то
Tam zamanıydı.
Они нам мешают.
Bu Ringo'nun şarkı yazmasından bile daha büyük bir zaman kaybıydı.
! Мы согласились не превышать $ 20!
O her zaman babasının kızıydı.
Она всегда была папиной дочкой.
Her neyse, 14 yaşımdan beri bağımlıydım, sonra bir yıl önce fark ettim ki uyanıp, ayık kalma zamanım gelmişti. - Demek dibe vurduğunu anladın?
Ну, вообщем я был в зависимости с 14 лет, а год назад я опомнился.
O zaman, eğlencesi kalır mıydı ki?
Тогда бы было не так забавно.
Tam bir zaman kaybıydı.
Пустая трата времени.
Olduğu zaman burada mıydın?
- Вы были здесь, когда это случилось? - Да?
Çünkü bunu hiçbir zaman bilmedi ve annem de bunu sormak için fazla inatçıydı.
Ну, потому что он не узнал об этом, а она была слишком упрямой, чтобы просить.
Evet, ama çoğu zaman saklıydı.
Да, но большую часть времени он их прятал.
O zaman ne ile karşı karşıya olduğumu biliyor olmalıydın.
Тогда бы ты понимал, что я переживаю.
Ama buraya geldiğin zamanı hatırlamana ihtiyacım var. Kapı açık mıydı, yoksa sadece kilitlenmemiş miydi?
Но я хочу чтобы ты попыталась вспомнить как сюда попала дверь была распахнута или просто незакрыта?
O zaman sana anlatmalıydım. Ama beni de buradan kovarlar diye korkmuştum.
Я потом вам хотела сказать, но побоялась, что меня лишат общения.
Sven her zaman parti insanıydı.
Свен всегда любил компанию.
Ne yeri ne de zamanıydı.
Момент был неподходящий.
O köpekleri sevmediğini söylediği zaman anlamalıydım.
Мне бы следовало знать, когда она сказала, что не любит собак.
O zaman belki de, Peter Quick hapiste, sen de özgür olmalıydın.
Тогда возможно Питер Квик должен быть в тюрьме, а Вы должны быть свободными?
Bunu, uzun zaman önce yapmalıydım.
Я должен был сделать это давным-давно.
- O zaman mantıklıydı.
Эй, в то время это имело смысл.
Peki, Sheldon, ne olmalıydı o zaman?
Ладно, Шелдон, и что это должно было быть?
O zaman ona karşı çıkmalıydım.
Я должен был поддержать его тогда.
Kurtuldum. Uzun zaman önce yapmalıydım.
Надо было давно это сделать.
George Bush, başkan olmadan uzun zaman önce, listesinde Jose Canseco'dan başka birşeyi olmayan bir beyzbol süper lig takımı olan Texas Rangers'ın başkanıydı.
Задолго до того, как Джордж Буш стал президентом он был собственником на Техасских Рейнджеров, это бейсбольный клубв высшей лиге и там там был Хосе Консеко.
O zaman, New York Sigorta Departmanı'nda Araştırma Müdür Yardımcısıydım.
В то время я был заместителем директора по исследованиям в отделе страхования штата Нью-Йорк.
Şaşırmamalıydım, her zaman böyle bir ihtimal vardı.
Я не должен был, но я предполагаю, что это всегда было возможно.
- Ona göre Lisa her zaman haklıydı.
- Лиза не сделала ничего плохого, как он думает.
Bunu o zaman yapmalıydım.
Надо было сделать это раньше.
Seni bunca zaman tutmamızın sebebi babanın ısrarlarıydı..
Мы держали тебя здесь так долго только по настоянию твоего отца.
Baba, her zaman dövüş sanatları çalışmaz mıydın?
Папа, разве ты не постоянно практикуешь боевые искусства?
Boşa zaman harcamış bir kadındınız ve artık bunu yapmamaya kararlıydınız.
Вы - женщина, зря терявшая время и твёрдо решившая, что больше не будет его терять.
- Pratt her zaman haklıydı.
- И Пратт всегда был прав.
Her zaman kendisi başrolde olmalıydı.
Мигелю нужно было быть звездой.
Tam bir zaman kaybıydı.
Зря потеряли время.
Anton'ı uyuşturucu bulundurmaktan yakaladığın zaman sadece esrar mıydı, ya da kokain ya da- -
А когда ты забрал Антона за наркоту, у него была только трава или еще и кокс?
Birbirlerinden nefret etmiyorlar mıydı,... ve her zaman kavga etmiyorlar mıydı, peki nerede öyleyse?
Разве? а теперь он исчез...
Ve bütün bu zaman boyunca, bina yağla kaplıydı.
Кстати, здание уже было покрыто маслом.
Yani, eğleniyorduk ve sen her zaman anlayışlıydın.
Мы веселимся, и никогда не ссоримся.
Her zaman horlar mıydı?
Он всегда так храпел?
Önce gelip, bunu benimle konuşmalıydı. Ama sen her zaman müsait olmuyorsun.
Она должна была сначала придти ко мне и обсудить это.
Biraz daha zaman ayırmalıydık.
Надо было уделять ей больше времени. Надо было...
Her zaman orada mıydı?
У тебя это было раньше?
Bu zamanı kızımla takılarak harcayamaz mıydım sanki?
Времени, которое я мог провести со своей дочерью.
Ama buna karşılık o zaman daha yakışıklıydım.
Но зато я тогда лучше выглядел.
Evrenin başlangıcında öyle bir zaman olmalıydı ki parçacıklar sağlam ve dayanıklı hale geldi ve kütlelerini elde ettiler.
Должно быть было время в ранней Вселенной, когда частицы стали прочными и набрали массу.
Uzun zaman önce onu fark etmiş olmalıydım.
Уже давно следовало узнать!
Her zaman istediğim, sen, Yong-ee ve ben, üçümüzün sadece mutlulukla yaşamasıydı, son nefesime kadar.
Я обещал, что мы с тобой и Ёном будем жить в любви и согласии до последнего вздоха.
Sana merhamet gösterdiğim zaman bu şansını kullanmalıydın.
Пока я еще согласен проявить к тебе немного сострадания, воспользуйся этим шансом.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanı gelince 71
zamanım olmadı 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236