A long one tradutor Turco
1,835 parallel translation
This was a long one, though.
Bu bayağı uzun sürdü.
I mean, the list of people who have a problem with police officers is a long one.
Polis gücüyle zoru olanların listesi oldukça uzun.
It's not a long one.
Uzun bir konuşma değil.
I have just heard from my brother Edward, he's coming to stay, and we expect his visit to be a long one.
Kardeşim Edward'dan yeni haber aldım. Kalmaya geliyor, uzun bir ziyaret olacağını düşünüyoruz.
A thousand and one, a thousand and two, a thousand and... hell, that's long enough.
1001, 1002, 1003. Yeterince bekledim.
Each one has a long journey to make.
Her biri uzun maceralar yaşar.
I want you to watch a show that isn't just one long commercial.
Sadece reklamdan oluşmayan bir program izlemenizi istiyorum.
No one's been this excited to see me in a long time.
Uzun zaman beni görmeyip de bu şekilde heyecanlanan hiç olmamıştı.
There's times for long answers and times for a short one.
Uzun uzun cevap verilecek zaman var, kısa cevap verilecek zaman var.
Better to make a short, awesome movie than a long, mediocre one.
Uzun ve vasat bir film yapmaktansa.. kısa ve manyak bir film yaparım.
The Chicky Hines case is just one example on a very long list of prosecutorial misconduct.
Chicky Hines davası, görevini suistimal ettiği birçok olayla dolu listeden sadece bir örnek.
I'm just a concerned citizen, one who realizes that the Earth has carried us for so long, maybe it's time that we carried her.
Ben sadece Dünya'nın bizi uzun süredir taşıdığını ve belki de bizim onu taşımamızın zamanının geldiğini fark eden endişeli bir vatandaşım.
You know, one long continuous burn along the right trajectory, from now until the next jump should be enough to allow us to establish a higher, more stable orbit around the sun.
Bilirsiniz, doğru tarafa doğru uzun bir ateşleme, bir sonraki sıçrayışa kadar bize güneşin etrafında daha yüksek ve stabil bir yörünge oluşturmamızı sağlayabilir.
Is this the one That if you stare At it long enough, You see the image Of a swan?
Eğer yeterince uzun bakarsan kuğu resmi görünen bu muydu?
i just want to make sure i'm not one in a long string of conquests.
Ben yalnızca uzun dönem fetihlerin içinde olmadığıma emin olmak istiyorum.
So, listen, the call from Jeff to Pam's apartment came from another pay phone in Long Island City, less than a mile from the one that paged Erica right before she went missing.
Jeff, Pam'in evini yine Long Island'daki bir kulübeden aramış. Erica kaybolmadan önce çağrı bırakan telefondan yaklaşık 1.5 km uzakta.
Now, we're going to have a long ride In which to get to know one another.
Birbirimizi iyice tanıyabileceğimiz, uzunca bir yolculuğa çıkıyoruz şu an.
Go back to him with a package- - a combination of financial relief in the short run and a long-term plan of some sort, a position in one of the companies.
Ona gidip bir teklif sun. Kısa vadede finansal bir güvence ve uzun vadede şirketlerin birinde bir iş teklifi götür.
Tell me you don't think about me... when you take your dress off at the end of a long, boring day or when you're in the shower with no one to soap your back or in the early morning when you're all sleepy and you roll over.
Beni düşünmediğini söyle o halde uzun yorucu günün ardından elbiseni çıkarırken veya banyoda sırtını sabunlayacak kimse olmadığında veya sabah erkenden yatakta uzanırken.
My mother has struggled with this one for a long time,
Annem bununla uzun süre mücadele etti.
This is one of the only good things that has happened to my sister in a long time.
Uzun zamandır ablamın başına gelen tek iyi şey bu.
That's a long road of logic to pull from one minute in the meat-house.
Kendine zaman kazandırmak için çok zahmetli bir yol izliyorsun.
It's a long story, but i'm sure he'll be back one day.
Uzun hikaye ama eminim bir gün geri dönecektir.
I signed you because I thought you were a movie star. And you haven't acted like one in a long time.
Bir film yıldızı olduğunu düşündüğüm için anlaştım ve uzunca bir süredir öyle davranmıyorsun.
I been doing business with the One-Niners for a long time.
Ben "One-Niners" ile uzun zamandır iş yapıyorum.
Never in one place long enough to lick a stamp.
Bir pulu yalayacak kadar süre bile aynı yerde kalamadık.
One bottle goes a long way.
Bir şişe bayağı uzun süre dayanır.
There is a long figure for the man who isn't in the know, and a surprisingly short one for the man who is in the know.
Haberdar olmayan bir adam için uzun haneli rakamlar var ve şaşırtıcı olan şu ki haberdar olan bir adam için kısa haneliler mevcut.
After one incredibly long week, I realized living as a weekend couple wasn't that bad.
İnanılmaz uzun bir haftadan sonra, haftasonu çifti olmanın o kadar da kötü olmadığını farkettim.
There are lots of different ways of measuring the spin of the earth but strangely, one of the best is to look for light that began its journey a long time ago, from a galaxy far, far away.
Dünyanın dönüşünü ölçmenin bir sürü yolu var fakat gariptir ki en iyi ölçüm çok uzun zaman önce çok çok uzak bir galaksiden gelen ışık ile yapılıyor.
How long will that take? I need to order a new one.
Yeni bir tane sipariş etmeliyim, 3 gün belki 4 gün.
We're going to do a long take with one cut.
Bu uzun bir sahne, tek seferde çekeceğiz.
So for instance this one here says, I drew a square, 60 units long, and inside it, I drew four circles - what are their areas?
Sıfır. Hintliler icat etmeden önce, "0" diye bir rakamın olmadığını düşünmek hayret verici.
If a field has an area of 55 units and one side is six units longer than the other, how long is the shorter side?
Trigonometrinin gücü, çift taraflı bir geometri-sayı sözlüğü niteliği taşımasındaydı.
Why not? No one will know, except me, and I will live for a long...
Benim dışımda kimse bilmeyecek.
Look, even though we came a long way on water, not one allied ship was there to counterattack
Bakın suda uzun bir yol kat etmemize rağmen karşı hücuma geçmek için bir ittifak gemisi bile yoktu.
The process of cleaning up the streets is a long one.
Sokakları temizleme süreci çok zaman alacak.
- It's been a long hard one, but
- Çok zor olduğu kesin, değil mi?
I've had one in mind for a long time ;
Uzun süredir aklımda bir tane var aslında ;
But don't say you've been solemnly holding a torch for me for... - Long now, one month?
Ama lütfen bana ciddi bir şeyler Hissettiğini söyleme ne kadar oldu, bir ay?
Ain't a hell of a grade, but it's a long one.
Biraz durmamız gerek, odun için.
One way to go from planning to tell the truth to telling another lie... is to find a gift from your wife - who has no money - of some long-sleeved shirts... because she believes you'll dress more formally... as the shoo-in boss of a large grocery because you said this.
Doğruyu söylemekten yalan söylemeye geçişte karınızdan bir hediye bulmak - ki hiç parası yok - uzun kollu bir gömlek... Çünkü daha resmi giyinmenizi bekler. Kesin gözüyle bakılan işte bunu giyesiniz diye.
Because the way I see it, there's going to be a long line of suitors as soon as word gets out, and I am going to be one of them.
Bu iş uzarsa, onunla evlenmek isteyen yüz kişi çıkar ortaya. Ve ben de onlardan biri olurum.
Something I've kept in stasis a very long time, so that one day I could place this call.
Günün birinde bu konuşmayı yapabilmek için uzun süre kullanmadan sakladığım bir şey.
Here's a long one.
Uzun bir tane.
Yes, we might lose an all-out battle with a large number of them, but we'd certainly be able to hang in long enough to get this Replicator on board one of their ships, at which point, hopefully, we'll be able to escape.
Evet, sayıları çok olursa varımızı yoğumuzu kaybedebiliriz, ama bu Kopyacı'yı gemilerinden birine çıkaracak kadar dayanacağımız kesin. Ondan sonra umarım kaçmayı başarırız.
I haven't one for such a long time
Uzun süredir bu kadar ağrımıyordu.
This McCormack son of a bitch has got one long reach.
Bu McCormack şerefsizinin kolu çok uzunmuş.
With them, one of the links in a long chain of evolution snaps.
Onlarla birlikte, doğadaki yaşam zincirinin bir halkası da yok olur.
I've been chasing this one for a long time.
Uzun zamandır bu herifin peşindeydim.
That sounds like a long, miserable one.
Daha çok, uzun ve berbat bir hayat.
a long time ago 546
a long time 163
a long 165
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
a long time 163
a long 165
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142