One and two tradutor Turco
6,941 parallel translation
When the man came into the yard oh look, oh look, oh look three Guards'horses stood in a row and one and two and three.
# Çiftlik avlusundaki adam geldi # Evet, evet, evet # Üç muhafızın atı hepsi girdi hizaya
When the man came into the hallway, oh look, oh look, oh look three Guards'boots stood in a row and one and two and three.
# Salondaki adam geldi Evet, evet, evet # Üç muhafızın botu girdi hizaya Bir, iki ve üç
When the man into the hallway so, oh look, oh look, oh look three Guards hats stood in a row and one and two and three.
# Salondaki adam baktı Evet, evet, evet # Üç muhafızın şapkası girdi hizaya Bir, iki ve üç
As the man in the bed then, oh look, oh look, oh look three guardsman heads were lined and one and two and three.
# Baktı adam yatağa Evet, evet, evet # Üç muhafızın kafası girdi hizaya Bir, iki ve üç
As the man in the bed then, oh look, oh look, oh look three Guards dicks stood in a row and one and two and three.
# Gördü adam kapağın altını Evet, evet, evet # Üç muhafızın aleti girdi hizaya Bir, iki ve üç
Look, man, I got two kids at home and another one on the way.
Evde bekleyen iki çocuğum var, bir tanesi de doğmak üzere.
Two months later, he's lying on an autopsy table and so is his bomb, and no one can make heads or tails out of the paper trail coming out of your office.
2 ay sonra, hem kendi hem de bombası bir otopsi masasında yatıyor oluyor ve hiç kimse, sizin ofisinizden çıkan resmi belgelere bir anlam veremiyor.
So, one was just under three teaspoons, two is six teaspoons, and the other half is about 7.5 teaspoons of sugar, just in that bowl.
Peki, biri üç tatlı kaşığının hemen altında, iki tanesi altı tatlı kaşığı, ve diğer yarısı ise yaklaşık, 7,5 tatlı kaşığı şeker ediyor, hepsi şu kabın içerisinde.
Checked into the motel next door two nights ago, and according to her credit card, eats most of her meals at that diner, including the one she just charged.
2 gun once yan taraftaki motele giris yapmis ve kredi karti bilgilerine gore yemeklerinin cogunu o restoranda yiyor. Az once parasini odedigi de dahil.
It's two minutes past 10 : 00, we have a table full of empty glasses of wine, and... and no one can hear us.
Saat şu anda 10 : 02, masamız boş şarap bardaklarıyla dolu, ve... ve kimse bizi duyamaz.
After founding this firm 13 years ago, and seeing it turn from a small corporate nonentity to one of the two top law firms in Chicago, I find that it's time to... it's time for me to resign.
Bu şirketi kurduktan 13 yıl sonra,... küçük tüzel bir hiçlikten Chicago'nun en iyi iki hukuk firmasından biri haline geldiğini gördükten sonra,... benim için artık ayrılmanın zamanının geldiğine karar verdim.
I'm going to call either Paul or one of the other two... and in about 90 days that person will release the most deadly flu... - this world has ever seen.
Ya Paul'u ya da diğer ikiliden birini arayacağım ve yaklaşık 90 gün içinde o kişi dünyanın gördüğü en ölümcül gribi salacak.
One, the perpetrator had been waiting for her to pass by, and two, the perpetrator has done this kind of thing before. and two, the perpetrator has done this kind of thing before.
İki, suçlu böyle bir şeyi daha önceden de yaptı.
Andrew and Zelda will date for eight months, two weeks, six days, and one hour.
Andrew and Zelda 8 ay, 2 hafta, 6 gün, ve 1 saat çıkacaklar.
I vote we skip items one, two, and three.
Birinci, ikinci ve üçüncü maddeleri geçmeyi talep ediyorum.
Thought we could go to the Statue of Liberty and knock off two in one day.
Özgürlük Anıtı'na giderek bir günde iki madde birden silebiliriz diye düşündüm.
- Well, they gave the monkeys two dummy parents... one for feeding and one for hugging.
- Maymunlara iki aptal anne baba veriyorlar. Biri beslemek, biri de sarılmak için.
I got a puzzle here, Riley. I got two four-seater vehicles, eight gangsters, and one large bag of heroin.
Bir bulmaca var Riley. 4 koltuklu 2 araba, 8 gangster ve büyük bir çanta dolusu eroin.
But why not use Forstman to reel you in and get two for the price of one?
Peki o zaman neden Forstman'ı seni de içeri çekmek için kullanıp bir taşla iki kuş vurmuyor?
They'll either run as one person and trick everyone, or they'll as two and serve for 16 consecutive years.
Ya tek olup herkesi kandıracaklar ya da ikili olup 16 yıl boyunca başta kalacaklar.
Oh, sorry, there were two ginger ones at college and I can never remember which one's which.
Kusura bakma, üniversitede iki kızıl vardı ve hangisi hangisiydi hiç hatırlamıyorum.
Most of Labeaux's online accounts were impenetrable, but we discovered that he pays two electric bills, one for his main house and one for a separate climate-controlled room.
Labeaux'un tüm online işlemlerine ulaşamıyorum fakat iki farklı elektrik faturası ödediğini fark ettik. Biri ev için diğeri ise ayrılmış klima kontrollü özel bir oda.
Three, and two, one.
- Üç ve iki, bir.
One flew away and then there were two.
Biri uçtu gitti ve ikisi kaldı.
We have two undercover vehicles parked outside his house and one a block behind it.
Evinin önünde ve bir blok arkasında bekleyen iki sivil aracımız var.
And then you'll take my job because there can't be two psychologists in one family.
Sonra işimi elimden alacaksın çünkü bir ailede iki tane psikolog olmaz.
One thousand and ninety-two.
1092.
Andrew and Zelda will date for eight months, two days, and one hour.
Andrew ve Zelda, sekiz ay, iki gün ve bir saat boyunca çıkacaklar.
Okay, I have two questions and one comment.
Pekala, iki sorum ve bir yorumum olacak.
Whisky and coke, two beers, one raki.
Viski kola, 2 tane bira, bir tek rakı.
Then one night turned into two and then a week.
Bir gece iki geceye ve bir haftaya döndü.
On his back on my count. One... two... and three.
Üç deyince sırtüstü yatıracağız.
When you look at television, you see these two cars, one black and one white, and they put a gallon of gas in each one...
Televizyonda iki araba görüyorsunuz. Biri siyah, biri beyaz. Her birine bir litre benzin koyuyorlar.
Well, we've been through all of them. And of the four that are local, two are divorced, and one started a polygamist cult.
İşin aslı hepsini araştırdık ve... birinci çift şehir dışında, ikinci çift boşanmış ve üçüncü çift çok eşliliğe inanmaya başlamış.
But, uh... one of the guys, uh, in the clinical trial- - uh, Ben- - has two little kids, four and a one-and - a-half year old.
Ama klinik deneydekilerden biri, Ben biri dört, biri 1,5 yaşında iki çocuğu var.
- So, for example, on a scale of one to five, five being highest, you might like somebody at a five, and they might like you back only at a two...
Mesela, birden beşe kadar ölçecek olsak, beş en üst seviyede ise sen beşinci derecede hoşlanıyor olabilirsin onlar da ikinci seviyede karşılık verebilir. - Doğru.
And if he doesn't listen, take one or two others along so that every matter may be established by the testimony of two or three witnesses.
Eğer dinlemezse, bir ya da ikisini yanına al,... bu şekilde her mesele iki ya da üç tanığın ifadesiyle tespit edilebilir.
And I wouldn't have said "thing one" if there wasn't a thing two. A new body was just discovered a mile away from the first victim.
İlk kurbanın 1,5 km ötesinde yeni bir kurban bulundu.
Everybody knows my face now. And besides, I'm the only one of the two of us who can do a squirrel voice.
Ayrıca, ikimiz içinde sincap sesini sadece ben yapabiliyorum.
One year, it rained, and the valet line to leave took so long, it took Mark and I two days to get home.
Birinde yağmur yağınca vale sırası o kadar uzadı ki Mark'la eve gitmemiz iki günümüzü aldı.
- One, two, three, and... I got it. W-we're all good.
- bir, iki, üç, ve... bunu alıyorum. biz tamamıyla iyiyiz herşey yolunda şimdi dalga geçilecek üç şeyim var.
Andrew and Zelda will date for seven months, two weeks, two days, and one hour.
Andrew ve Zelda 7 ay, iki hafta, iki gün, ve bir saattir çıkıyorlar..
Well, three of them are at in-patient facilities, two have ankle monitors, and one has been out of the country.
Üç tanesi yatılı hasta tesislerinde, ikisinin ayak bileği takip cihazı var... -... bir de ülke dışındaymış.
a big one at night. Now it's becoming, like, okay, this is a major leak, and after today, when we post the two things that we're gonna post, it's gonna be, " What the fuck is this leak,
Dün gece büyük bir hikayeyle başladı, ve şimdi de bugünden sonra iki hikayeyi daha yayınlayınca "Demek bu büyük bir sızıntı işte" diyecekler.
Yeah, and one or two in your favor can make you, like, tens of millions of dollars.
- Evet 1-2 nano saniye, onlarca milyon dolar kazanmana yardımcı olabilir.
( Crying ) : And one, two, three.
Ve bir, iki, üç.
Now, he only eats nuggets, so just nuggets for dinner, maybe one or two nuggets before bed, and, if I'm not home by morning, a bowl of nuggets with some O.J.
Sadece akşam yemeğinde nugget yer belki bir iki tane yatmadan önce ve eğer sabah gelmezsem bir kase O.J. ile birlikte nugget yer.
You got to do the work of two men and pay yourself for one.
İki kişilik iş yapmalı ve bir kişi ücreti almalısın.
Two brunettes and one blonde.
- İkisi esmer, biri sarışın.
- Cut off one head and two...
Bir kafa keserseniz iki tane...
I'll put him on one of those waterslides between two obese people and he'll get smushed to death.
Su kaydırağında iki obez adamın arasına koyacağım ve ölene kadar ezilecek.
one and only 19
one and done 17
one and a half 30
one and the same 45
one and all 58
and two 336
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
one and done 17
one and a half 30
one and the same 45
one and all 58
and two 336
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72