Ain't he tradutor Turco
5,405 parallel translation
He ain't done anything wrong!
Lütfen. Beni al!
He ain't got a good word to say
# Söyleyecek bir laf bulamıyor
They all follow him, but he ain't no leader.
Hepsi onu izler ama onun bir lideri yok.
But he ain't got the resources to do it alone, so I'm helping him.
Ama, bunu tek başına yapabilecek kaynakları yoktu, ben de ona yardım ediyorum.
He ain't here, is he?
Burada değil mi?
He ain't.
Yok.
He ain't listening to anybody else anyway.
Başkasını dinlemek de istemez.
He ain't well.
Durumu hiç iyi değil.
Say he ain't gonna last long.
Fazla yaşamayacağını söyledi.
Say he ain't got long.
Uzun süre yaşayamayacağını söyledi.
Why we takin'him back to Burrell if he ain't a runaway? What?
- Kaçak değilse niye onu Burrell'e götürüyoruz ki?
- He ain't like other men I seen. - Yeah.
- Gördüğüm diğer insanlara hiç benzemiyor.
Probably be a little older than you, but he ain't make it.
Muhtemelen senden biraz büyüktür, ama hayata tutunamadı.
I'm savin'up to go look for my pa if he ain't back soon.
Geri dönemezse diye babam için para biriktiriyorum.
He ain't right.
Yanlış yaptı.
I ain't sure he'd be too happy to see me these days.
Son günlerde, beni bu hâlde görmekten mutluluk duyar mıydı emin bile değilim.
He ain't got nobody?
Kimsesi yok mu?
If he ain't got nobody, just leave him here till they figure somethin'.
Kimsesi yoksa millet bir yolunu bulana kadar burada kalsın.
He cut out that tattoo so y'all ain't got nothin to hold over him.
Elinizde üstüne gideceğiniz bir şey kalmasın diye o dövmeyi kesti.
He said he ain't scared.
Korkmadığını söylüyor.
Ooh. He ain't gonna get bullied.
Gözü korkutulamayacak.
And if he ain't with us...
Eğer bizle değilse...
- He ain't coming.
- Gelmeyecek. - Ah, Tanrım!
Jeremy's the only other person that can corroborate that story, and he damn sure ain't talking.
Jeremy hikâyeyi doğrulayacak tek kişi ve kahretsin ki konuşmuyor.
Why ain't he back?
- Neden dönmedi?
He's living in a dream word, ain't he?
Hayal dünyasında yaşıyor, değil mi?
He said he ain't seen him.
- Görmedim dedi.
Peanut is... He ain't going nowhere.
Peanut hiçbir yere gitmiyor.
But he ain't going to touch nobody no more, not me, not her not nobody.
Ama o bir daha asla kimseye dokunmayacak ne bana ne ona ne de başkasına.
I swear on God he ain't going to touch nobody.
Tanrı şahidim olsun, kimseye dokunmayacak.
Oh. hell no. he ain't.
- Hadi oradan ödemez.
Why ain't he with you now?
Niye burada seninle birlikte değil?
Well, he ain't beefy, but he is infuriating, and you can't teach infuriating.
Kaslı olmasa da sinir bozucu, ve sen sinir bozuculuğu öğretemezsin.
So if he ain't your boss, then what is he?
Patronun değilse kim oluyor peki?
Just'cause he didn't get caught doesn't mean he ain't a pervert.
Yakalanmamış olması sapık olmadığı anlamına gelmez.
He ain't here.
- Burada değil.
Quinn's back in town, and he's got a new supplier, so he ain't going anywhere.
Quinn şehre dönmüş, yeni bir tedarikçisi var ve bir yere gitmiyor.
But it ain't gonna matter,'cause he ain't gonna ask.
Ama buna gerek kalmayacak, çünkü sormayacak.
But my dad, he got a knee replacement surgery last year and he ain't too quick.
Babam geçen sene diz yenileme ameliyatı oldu. O yüzden çok hızlı değil.
And he told me that you ain't worth nothin'!
Ve o bana senin hiçbir şeye değmeyeceğini söyledi! Görüyor musun?
And if he does, he ain't a person I wanna know.
Varsa da tanimak istedigim biri degil.
He ain't giving it up.
Pes etmez.
But he ain't going down without a statement.
Ama ifadesi olmadan tutuklanmayacak.
He ain't your man.
Sizin adamınız o değil.
Well, listen now, ain't nothing he can do.
Dinle, onun yapabileceği bir şey yok.
He ain't Hobbs.
O Hobbs değil.
He ain't.
Değil.
He ain't my beau, Gracie.
O benim aşığım değil, Gracie.
She shoots you down- - that happens- - but your buddy- - he's the guy who ain't gonna take no for an answer and he tries to rape her, and of course you feel bad because you didn't stop it.
Ağzının payını verdi. Olan bu. Ama dostun, hayırı cevap kabul etmedi ve ona tecavüz etmeye çalıştı ve elbette durdurmadığın için kendini kötü hissettin.
Yeah, and he ain't looking to do anymore.
Evet, bir daha da girmeyi düşünmüyor.
Colonel Simmons, he ain't fond of runners, and he's tight with judge Wexler.
Albay Simmons, kaçakları sevmez ve onun Hakim Wexler'la arası iyidir.