Along with tradutor Turco
10,492 parallel translation
Along with David and Dan, she's the executive producer.
David ve Dan'in yanındaki üçüncü baş yapımcımız kendisi.
And I suppose a nice raise comes along with a new title.
ve sanırım bu yeni terifyle güzel bir zam alırdım.
We found this stolen press pass at your apartment Along with a floor plan of the ballroom.
Bu çalıntı basın kartını, balo salonunun planları ile birlikte dairenizde bulduk.
Along with the press pass.
- Basın kartıyla birlikte tabii.
No, he received $ 5,000 in an envelope Along with an address of where to leave to press pass.
Hayır, içinde 5 bin dolar ve kartı bırakacağı yerin adresi olan bir zarf almış.
In the archive room, along with the rest of the artifacts.
Geri kalan eserlerle birlikte, arşiv odasında.
You can go along with Special Agent Jones.
Siz Özel Ajan Jones'la gidebilirsiniz.
And then he shipped us to the Library labeled as dangerous artifacts, along with a letter explaining how to magically seal us in.
Ve sonra da bizi Kütüphane ^ ye gönderip tehlikeli büyülü objeler olarak etiketledi. Yanında bir de bizi büyülü olarak nasıl mühürleyeceklerini açıklayan bir mektup ile.
Your phone was, Along with someone who bore a striking resemblance to you.
- Telefonun oradaydı dikkat çekici bir şekilde canını sıkan birisiyle birlikte.
Did he get along with his parents?
Ailesiyle iyi geçinir miydi?
You know what? I'm gonna tag along with you.
Ben de seninle geleyim.
You got to get along with your siblings, Mike.
Kardeşinle iyi geçinmen gerekir Mike.
There's... there's no way they're gonna go along with a ruse to... to make Rosenthal think that we're breaking him out of prison in exchange for Kate.
Bu oyunu kabul edip Rosenthal'ı... serbest bırakarak Kate'le takas edeceğimizi... - düşündürmelerinin imkanı yok.
Stark created your Spears identity, along with a whole slew of other backstopped
Spears kimliğini Stark oluşturdu. Üstelik hemen hemen bütün diğer NIS gizli kimlikleri de onun elinden çıktı.
And then it'll be leaked back to the gang. And I'll be dead, along with your case.
Ve sonrasında bu durum çeteye haber edildiği takdirde senin davanla birlikte, ben de öleceğim.
And if I agree that national security is endangered, I will quash the subpoena, and the investigation along with it.
Ve ulusal güvenliğin tehlikede olduğuna kanaat getirirsem mahkemeye çağrılma kararı ile birlikte dosyayı feshedeceğim.
We could hear them, but we knew if we opened the door, we'd be dead right along with them.
Onları duyabiliyoruz, ama biliyoruz ki, kapıyı açarsak onlar gibi öleceğiz.
My favorite bottle of champagne along with a play list of Taylor Swift love songs.
En sevdiğim şampanya şişesi ve Taylor Swift'in aşk şarkıları.
I'd like you to bring it to me, along with any debriefs related to the immunes.
Bağışıklar ile ilgili diğer bilgileri de aynı şekilde.
Then it's hiding out in there, below the radar of his immune system, along with his stability sequence.
O halde içeride bir yerde gizleniyor. Sekans dengesi ile birlikte bağışıklık sistemine yakalanmıyor.
Along with my son I lost everything else that mattered to me.
Oğlumla beraber bana anlamlı gelen her şeyi kaybettim.
Along with a kidnapper, who I believe was in league with them.
Bir çocuk kaçırıcısı ile birlikte, onlarla aynı işi yapan.
And she was very outgoing and social, and got along with people real good.
Çok dışa dönük ve sosyal biriydi. İnsanlarla gerçekten iyi kaynaşırdı.
Because I don't get along with people.
Çünkü ben insanların arasına karışamazdım.
Most people don't get along with me.
Bir çok insan da bana yaklaşmazdı.
I had gone along with my father's wishes and agreed to go into the family business.
Babamın dileğini yerine getirip... aile şirketine dahil olmam gerekti.
And, you know, she went along with that for a while, and then she just got tired of it.
Buna bir süre dayandı... Ama sonra bıktı.
Ms. Klein, I need a list of all of his active cases, along with anyone that he's won a judgment against over the last few years. Of course.
Bayan Klein, son birkaç yıl içinde kazandığı davalarıyla birlikte hala aktif olan dava dosyalarının listesine ihtiyacımız olacak.
As you're well aware, My armies were taken by the king, Along with my lands and my titles.
Bildiğiniz gibi, ordularıma kral tarafından el konuldu, topraklarım ve ünvanımla birlikte.
I got along with those people well.
O insanlarla iyi anlaştım.
I wondered if maybe I could tag along with you.
- Emin değilim. Beraber gidelim mi?
And you went along with this?
Sen de kabul ettin.
You always get along with your mom?
Sen annenle her zaman anlaşır mıydın?
But when I was a kid, I used to tag along with my father on his weekend expeditions, you know?
Ama küçükken babamın haftasonu gezilerine katılırdım.
Yeah, you can ride along with me, okay?
- Evet, beraber gideriz, tamam?
If you can, along with Mr. Cha.
Mümkünse Do Hyun'la beraber.
Along with several others.
- Diğerleriyle birlikte.
As I had expected, a formula for manufacturing counterfeit silver along with our silver smelting secrets.
Beklediğim gibi sahte gümüş yapma formülü, gümüş eritme sırlarımızla birlikte.
At first, I just went along with him because I liked my husband.
İlk başta sadece kocamla gittim çünkü kocamı seviyordum.
When the task force does a scan and finds this, they'll know the Triggerman is here along with his age, race, and body type.
Özel tim tarama yapıp bunu bulduğunda tetikçinin burada olduğunu anlayacaklar. Yaşı, ırkı ve vücut şekilleriyle beraber.
I don't get along with him.
Pek anlaşamıyoruz.
Why don't you get along with him?
Onunla neden anlaşamıyorsun?
If they attend the engagement along with these untouchables, mountains will shake, their high-bred souls will be cast into the pit.
Şu paryalarla nişan törenine katılırlarsa dağlar yerinde oynar, asil ruhları bok çukuruna dökülür.
My father never got along with my grandfather.
Babam, dedemle hiç geçinemezdi.
Like she's been had, like the soldiers were planning this all along, but... to be honest with you, I think it's just the guilt talking.
Sanki askerler baştan beri bunu planlıyormuş gibi ama dürüst olmak gerekirse bence vicdan azabı.
Booked on the 20th Century Limited, the tour would take me from San Francisco to New York, with press stops all along the way.
20th Century Limited bunun için kiralanmıştı. Tur beni San Francisco'dan New York'a kadar bütün basın noktalarına götürecekti.
I'm spoofing fake phones with static GPS all along our route to simulate gridlock all the way to the entrance ramp.
Sabit GPS'li sahte telefonlardan tüm rotamız boyunca otoban girişine kadar tıkalı yol sinyali yayıyorum.
I get along pretty well with everyone.
Herkesle iyi anlaşırım. Ya oğlunuz?
Eventually a man will come along With enough power to make you feel safe.
- Eninde sonunda seni güvende hissettirecek güce sahip bir erkekle karşılacaksın.
Then you came along, and you filled it with light.
Sonra sen geldin ve ışıkla doldurdun orayı.
Don't. Look. I want to be honest with you because I'm really tired of keeping secrets, and you were right all along.
Sana karşı dürüst olmak istiyorum çünkü sır tutmaktan çok yoruldum ve tamamen haklıydın.
with 1352
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with her 211
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with pleasure 453
with this ring 42
with your permission 239
with your 48
with your wife 28
with her 211
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
without me 305
with whom 203
with that in mind 45
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with that said 19
without you 442
without me 305
with whom 203
with that in mind 45
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with that said 19
without you 442