And happy tradutor Turco
13,969 parallel translation
And Bobby met them all and shook their hands and joked with them, and heard their sad and happy stories, over $ 1000 Magnums Piper-Heidsieck.
Bobby hepsiyle tanıştı ve ellerini sıktı ; onlarla şakalaştı ve 1000 doları aşan Piper-Heidsieck şarabını içerken üzücü ve mutlu hikâyelerini dinledi.
With you, every year is new and happy for me.
Sen, her yılımı yeni ve mutlu hâle getiriyorsun.
We have to tell our kids everyday that they are beautiful that their lives do matter, that they deserve to be healthy, and happy, and safe, and loved.
Çocuklarımıza her gün onların güzel olduğunu, hayatlarının önemli olduğunu, sağlıklı, güvenli, mutlu sevilen olmayı hak ettiklerini söylemeliyiz.
You and Homer will live fat, free and happy in some different version of this world?
Homer ile birlikte bu dünyanın başka bir versiyonunda özgür ve mutlu mu yaşayacaksınız?
And I will be very happy to walk you through the entire process.
Sana bütün süreçte eşlik... etmekten mutluluk duyacağım. Tanrım.
The wedding, which was a simple affair, and took place in City Hall two months later was a happy event.
İki ay sonra belediye binasında yapılan düğün sade bir törenle, mutlu bir şekilde gerçekleştirildi.
I have checked with the police and they are happy as to the source of the monies offered by Mrs Benedetto to support the suretyship, namely savings she has accumulated to...
Polislerle de görüştüm, kefalet için Bayan Benedetto'nun teklif ettiği rakamdan memnunlar. Bu para da tasarruf hesabında biriken- -
He's happy for you to represent the Met, and he said he'll back us if we reopen the Alvarez investigation.
Senin MET'i temsil etmenden dolayı mutlu. Alvarez dosyasını yeniden açarsak arkamızda olacakmış.
We're one big happy family up here and all that, but the thing has always given me the creeps.
Büyük mutlu bir aile gibi yaşıyoruz, eyvallah... ama o şeyden tırsıyorum.
My mom called again this morning, said she's more than happy to come and help if you need it.
Annem, yardıma ihtiyacın olursa seve seve geleceğini söylemek için tekrar aradı.
I really liked seeing you and Dad happy together.
Seninle babamı birlikte mutlu görmek çok hoşuma gitti.
And I quickly realized that the only way to be happy as a human was to spend all of your time in the company of non-humans.
Ve insan olarak mutlu olmanın tek yolunun bütün zamanını insan olmayan biriyle geçirmek olduğunu fark ettim.
If I can help to clear up this nonsense and find Agent Mulder, I'm only happy to.
Bu saçmalığı çözüp Ajan Mulder'ı bulmaya yardım edeceksem seve seve yaparım.
I tried to honor the fact that he would never be completely happy with who I am and try to find a common ground, but...
Kim olduğum konusunda tamamıyla mutlu olmayacağı gerçeğine saygı göstermeyi denedim ve ortam bir zemin bulmaya çalıştım ama...
When you found that something didn't work for you, you somehow found a way to fix it, and that made you happy. - Right?
Senin için işe yaramayan bir şey bulduğunda, bir şekilde onu düzeltmenin yolunu buluyorsun.
I'm so happy that you found a man and thank you for inviting me to be part of this tonight.
Bir adam bulduğun için çok mutluyum ve bu akşamın bir parçası olmam için beni davet ettiğin için teşekkürler.
And so happy.
Ve çok mutlu etmişti.
A nice young man from Baton Rouge said my pussy could earn him two whole dollars a day. And he'd be more than happy to let me have up to 30 %.
Baton Rouge'dan genç, yakışıklı bir adam malum yerimin ona bir günde tamı tamına iki dolar kazandırabileceğini ayrıca bana paranın % 30'unu seve seve bırakacağını söyledi.
He makes me so happy, and I'm gonna marry him.
Beni çok mutlu ediyor ve onunla evlenecegim.
There were a number of photographers who showed up to take our picture in those early days, '66,'67, and into'68, and we were happy to do it.
66 ve 67'den 68'e kadar olan ilk dönemlerde fotoğrafımızı çekmek için bir sürü fotoğrafçı gelirdi ve biz de seve seve çektirirdik.
And he was very happy with her, and they were very devoted to each other.
Onunla çok mutluydu ve birbirlerine çok bağlıydılar.
It was at this period of time, he told me later on, that he was really happy with his life, and yet didn't really understand why he was still drinking.
Daha sonra söylediğine göre, o dönemde hayatından çok memnundu ama hala neden içtiğini anlamıyordu.
All happy and gay!
Hepsi mutlu ve eşcinsel!
They'll talk to you because they're happy to pay a fine and move on.
Seninle konuşurlar, çünkü cezasını ödeyip paçayı sıyırmaktan hoşnut kalırlar.
I'm gonna get you back from Eastern and make you happy.
Seni Doğu Bölgesi'nden geri alıp, mutlu edeceğim.
And my parents are happy.
Ailem de mutlu.
And I'm happy because I get to sing, and that's all I wanted.
Ve mutluyum çünkü şarkı söyleyebileceğim ve tek istediğim bu.
And I'm happy because you about to make us all famous.
Ben de mutluyum çünkü hepimizi ünlü yapacaksın.
You know, me keep my family happy and be a disco star in Manhattan?
Ailemi mutlu ederken Manhattan'da disko yıldızı olsam.
Sometimes I come home from work and I'm happy. I actually feel happy.
Sanırım ona yetersiz olduğunu hissettirmek hoşuma gidiyordu.
The world's made up of people who want to be sad, the majority, and have no desire to work, and those who want to be happy.
Dünya üzgün olmak isteyen çalışma arzusu olmayan insanlardan ibaret. Diğerleri ise benim gibi mutlu olmak isteyenlerden, ben mutluyum.
And I will let you keep your job as long as you keep me happy.
Ve beni mutlu ettiğin sürece işini de kaybetmeyeceksin.
I've missed nickie so much over the past two years, and I'm so glad now to have come and met you all, because it makes it much easier to know that he's happy here.
Son iki yıldır Nickie'yi çok özledim ve sonunda gelip hepinizle tanıştığım için çok mutluyum çünkü onun mutlu olduğunu bilmek bunu daha kolay kılıyor.
Deej, Ramona is not going be happy about changing schools and leaving her friends, so please not a word to her.
Deej, Ramona okulunu değiştirip arkadaşlarından ayrılmaktan dolayı pek mutlu olmayacak lütfen ona tek kelime etme.
My business partners were more than happy to scrub him from the records, and I suppose I didn't discourage them.
İş ortaklarım onun dosyalardan temizlenmesine çok mutlu oldular. Sanırım ben de onları hayal kırıklığına uğratmadım.
Just patch her and get her on the touch the tip of my tongue I'm happy to forget.
Bağlayıp götür... Dilimin ucuyla dokunduğum pek çok şeyi unutmaktan memnunum.
All to keep you a little bit more aligned, zen-like, happy, and content.
Hepsi biraz daha uyumlu hale getirmek için Zen gibi, mutlu ve içerik.
I was running good, Coach was happy, and then I twist the ankle.
İyi koşuyordum, koç mutluydu ve sonra bileğimi burktum.
I was more happy for him than even for myself, you know, because it was his Olympic and that was his time to shine.
Kendim için olduğundan çok onun için mutluydum. Çünkü bu onun olimpiyatıydı ve parlamasının zamanı gelmişti.
I was just annoyed and frustrated about the whole organization of the meet and the trial, so I'm not happy and I complain.
Sinirlendim... Organizasyon ve antrenmanlar hakkında hayal kırıklığına uğradım. Mutlu değilim ve şikayetçiyim.
Wife and I were so happy to see a young couple moving in the neighborhood.
Eşim ve ben, mahallemize genç bir çiftin taşındığını görünce çok mutlu olmuştuk.
We talked for hours, she was so happy and grateful.
Saatlerce sohbet ettik, çok mutlu ve memnundu.
But if you don't, I am happy to keep things entirely professional and super awkward.
Ama istemiyorsan, aramızı tamamen profesyonel ve süper garip tutmaktan mutluluk duyacağım.
Ramona is really happy here, and I love living with Stephanie and D.J. and her boys.
Ramona burada gerçekten mutlu. Steph, DJ ve çocuklarıyla yaşamak çok güzel.
And when I look into your eyes, I... I feel happy, safe, and loved.
Ve gözlerine bakınca mutlu, güvende ve sevildiğimi hissediyorum.
And I'm really fucking happy.
Gerçekten çok mutluyum.
Four hours of humping bags, smelling sour cigars, and watching all of you lie to each other about your golf scores in the 95-degree heat, but I was happy for the job.
Dört saat boyunca sırtımda çanta taşıdım, keskin sigara kokunuzu aldım ve 35 derece sıcağın altında sizin birbirinize anlattığınız yalanları dinledim. Yine de işimden mutluydum.
Ishani, you keep telling me I could do so much to help The Flats, and now that I'm doing it, you're still not happy.
lshani bana The Flats'e yardım edebileceğimi söyleyip duruyorsun ama ettiğim halde hala mutlu değilsin.
And one more for the happy couple.
Mutlu çiftimiz için son bir şarkı daha.
Your aunt Sally and I are real happy all that ugly business got straightened out.
O çirkin mevzuların sonunda çözüldüğüne teyzen Sally ve ben gerçekten sevinçliyiz.
And mine got a happy ending.
Ve benimki mutlu sona kavuştu.
and happy birthday 27
happy birthday to me 40
happy anniversary 255
happy mother's day 31
happy to be here 18
happy halloween 164
happy birthday 2865
happy 1779
happy birthday to you 470
happy father's day 24
happy birthday to me 40
happy anniversary 255
happy mother's day 31
happy to be here 18
happy halloween 164
happy birthday 2865
happy 1779
happy birthday to you 470
happy father's day 24
happy valentine's day 135
happy easter 54
happy day 44
happy days 81
happy christmas 144
happy holidays 175
happy ending 39
happy thanksgiving 306
happy trails 36
happy holiday 32
happy easter 54
happy day 44
happy days 81
happy christmas 144
happy holidays 175
happy ending 39
happy thanksgiving 306
happy trails 36
happy holiday 32
happy family 66
happy to see you 20
happy new year 704
happy life 35
happy hour 26
happy to help 108
happy mardi gras 38
happy thoughts 29
happy hunting 95
happy now 166
happy to see you 20
happy new year 704
happy life 35
happy hour 26
happy to help 108
happy mardi gras 38
happy thoughts 29
happy hunting 95
happy now 166