English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And he's good

And he's good tradutor Turco

2,658 parallel translation
Matthew's on leave and he's in the village, so Papa and I thought it would be a good time to mend our fences.
Matthew izinli ve köyde biz de ilişkilerimizi düzeltmek için iyi bir zaman olduğunu düşündük.
Things got a little heated the other day but Samuel's a really good kid, and he really needs this job.
Abe, hadi ama. Geçen gün işler biraz kızıştı ama Samuel iyi bir çocuk ve işe gerçekten ihtiyacı var.
Hey, hey, the Colonel's a good man, and he gave me my orders, okay?
Hey, Albay iyi adamdır. Ve bana emir verdi, anladın mı?
- And he's quite good.
- Ve o çok iyi. - Evet.
He's good at youth work and well-liked.
Gençler üzerine çalışmalarıyla tanınıyor ve sevilen biri.
Listen whoever she was I'm sure Albert will tell us in his own sweet time when he is good and ready but right now let's not forget we still have a problem.
O kadın her kimse Albert canı isteyip, hazır hissettiğinde bize anlatacaktır. ama şu an büyük bir sorunumuz olduğunu unutmayalım.
No, he's not an addict, he's sane, and he's a good man
Öyle bir şey yok. O iyi, düzgün bir insan.
He told me you were a good person and that it's good for me to get married.
Senin iyi bir insan olduğunu söyledi bu benim için yeterli...
He had a good response to his wife and daughter's visit, and stated his will to go back to the university.
Eşi ve kızının ziyaretinde iyi tepkiler gösterdi ve üniversiteye geri dönmek istediğini ifade etti.
He's good at his job, and I like working for him.
Adam isini iyi yapiyor. Onunla çalismayi seviyorum.
He's a good man, but if he can't stop, we're gonna have to send him home, and he'll never live it down.
O iyi bir asker. Ama bundan vazgeçmezse onu eve göndermemiz gerekir ve bunu asla atlatamaz.
It's no good him thinking he can turn up here without a moment's notice and be cock of the walk!
Aşırı gururlu birinin apar topar buraya geri dönmesi onun için iyi olmaz!
And I told Mitch I don't think it's good that he hangs around the boys so much.
Sürekli çocukların etrafında olması iyi değil dedim Mitch'e.
Well, Wilfred's a pretty good judge of character and he seems to like you, so okay.
Wilfred insan sarrafıdır. Seni de sevmiş gibi... - Tamam yani.
And there's a pride he associates with being a good boy.
Hatta iyi bir çocuk olduğu için gurur duyuyor.
I had to go out here and get good and high before he just said, son, that's enough.
Bana "bu kadar yeter" demeden önce oradan çıkıp iyi yolu bulmalıydım.
Jonah stands on the highest step, and suddenly he's as tall as good old dad.
Jonah en üst basamakta durunca birdenbire ihtiyar babası kadar uzayıverdi.
lives in a little one-room apartment, he's not a very good-looking guy, he has no friends and he lives... he works in, like, a factory, where they... like a sewage-disposal plant, and then he gets fired, like he has... so now he doesn't even have his job at the shit factory anymore and he's... and he's going broke and he takes, like, a trip and it rains, like, just stuff, just shit keeps... horrible.
Küçük, tek odalı bir apartman dairesinde yaşamaktadır yakışıklı biri değildir hiç arkadaşı yoktur bir fabrikada çalışıyordur böyle kanalizasyon atıklarının yok edildiği sonra kovulur o boktan fabrikada bile çalışamıyordur artık beş parasız kalır dolaşmaya çıkar, yağmur yağar sürekli başına boktan şeyler gelir.
♪ ♪... ♪ jessie is a friend ♪... ♪ and I know he's a good friend of mine ♪... ♪ but lately there's a change ♪... ♪ that ain't hard to define ♪...
* Olsam Jessie'nin kızı * * Olsam ya Jessie'nin kızı * * Nereden öyle bir kadın bulabilirim ben de *
He seemed so cool, and good at his job.
İyi birine benziyor. İyi bir işte çalışıyor.
Well, I'm here to tell you - - the Dentist is real, and I have good reason to believe he's right here in New York City.
Ben buraya Dişçinin - gerçek olduğunu söylemeye geldim, Ve şu an New York'ta olduğuna inanmak için güçlü nedenlerim var.
De Luca's always armed, and he's good.
De Luca's her zaman silahlıdır, Ve iyidir de.
And he's got a good heart and he makes me really happy.
İyi kalpli biri, beni de çok mutlu ediyor.
He's a good man and a good neighbor, and you're drinking coffee from his mug right now.
O iyi bir insan ve hayırlı bir komşu ve şu an kahveni onun kupasıyla içiyorsun.
He's single, good-looking, and has a job.
Bekâr, yakışıklı ve işi olan bir erkek.
And I remember I brought a very good bottle of champagne with me and I even brought some cigarettes, and it's not allowed to smoke, but I thought maybe he wants have a last cigarette.
Ve yanımda çok kaliteli bir şampanya getirdiğimi hatırlıyorum. Hatta birkaç tane sigara bile almıştım, sigara içmek yasak olmasına rağmen, son bir sigara içmek isteyebileceğini düşündüm.
and she goes, "No, but -" "Did he say it would be a good idea if you killed his wife?" "No, but -"
... kadın "Hayır, ama- -" diyor. "Karısını öldürmenizin iyi bir fikir olduğunu söyledi mi?" "Hayır, ama- -"
And he's a good dancer.
İyi bir dansçı.
First is the most suitable, because he is a high-spec butlerdroid who can do anything, and he is also good-looking.
No1 ona göre programlanmış. Çok-programlı ve yüksek performanslı bir model. Ve de yakışıklı.
That way, you scare the birds into the sky, and there's a man waiting there with a gun and good aim, and he picks them off.
Böylece korkup uçmaya başlarlar..... diğer bir adam da elinde tüfek nişan almış bekliyordur ve hepsinin işini bitirir!
My parents are going to be home with Mike any second, and it's probably a good idea that he doesn't have to deal with anyone but family right now.
Ailem ve Mike her an eve gelebilirler ve evde bizim dışımızda kimsenin olmaması daha iyi olur.
He's 16, Mike, and a good boy.
16 yaşında Mike, ve iyi bir çocuk.
He was a good detective, a husband, and a father, and I'm very sorry for everyone's loss.
O iyi bir dedektif, iyi bir koca ve iyi bir babaydı ve hepimizin başı sağolsun.
He's a man, and a good one at that, with a lot of integrity- - so much, in fact, that he inspired me to summon you here and tell you that I was willing to abandon my war with Gossip Girl to start a new war- -
O bir adam, Ve iyi bir adam, tamamen doğru- - Fazlasıyla, hatta, seni buraya çağırıp söyleyeceğimi söylememde bana ilham verdi.
We roasted William Shatner, and now he's back to show everybody he's a good sport.
William Shatner'ın taşlamasını yapmıştık. Programa tekrar katıldı, herkese ne kadar olgun bir insan olduğunu kanıtladı.
And he's the good one.
Üstelik de iyi kardeş o.
See, my grandfather was a hard-ass, but he was a damn good cop, and there's no way he would have stood for the crap you pull so what made you turn?
Büyükbabam da pek iyi biri değildi ama harika bir polisti, o yüzden böyle pisliğe batmana o sebep olmuş olamaz öyleyse ne oldu da bu hale geldin?
He doesn't own any other property in the city, and he loves to look at his art, so it's a good bet this is where he's keeping the Degas.
Şehirde başka mülkü yok ve sanat eserlerine bakmayı seviyor. Yani Degas'yı nerede tuttuğuna dair iyi bir bahis bu.
And it's, it's good that he doesn't hit on you.
sana asılmıyor olması iyi.
He's a good man and a wonderful father, but I always felt he was more married to the Navy than me.
İyi bir adam ve harika bir babaydı, ama daima benden çok Donanma'yla evli olduğunu hissediyordum.
and about the laws that he enacted when he set up his own state. I want to examine his life and times and understand how they still affect today's world, and whether they are a force for good or evil.
Onun hayatını ve o zamanları inceleyerek bugünü hala nasıl etkildeğini anlamak istiyorum, ve iyilik veya kötülük adına bir güç olup olmadıklarını görmek istiyorum.
He's bad, and not in a good way.
Kötü birisi, iyilik yolunda değil.
So going around saying her dad jumped off a cliff because he gambled everything he had on her and thought he lost, that's not good.
Bu yüzden, her yerde, babasının her şeyini kızının üzerine oynadığı ve kaybettiğini düşündüğü için uçurumdan atladığının söylenmesi iyi değil.
Well, when a pony does a good deed, he gets a horn, and he, he becomes a unicorn, and he poops out cotton candy, until he forgets he's magical.
Bir midilli bir iyilik yaptığında, bir boynuz hak eder ve ünikorn olur ve büyülü olduğunu unutana kadar pamuk helva üretir.
Dude, the other day, we were hanging out under the bridge ; we found box of denim, and I'm, like, "You know, these look like good jeans in here," and he's, like, "You want to split it with me, 50-50?"
Bir kutu kot pantolon bulduk. Ben "bu kotlar iyiymiş" deyince o da "yarı yarıya bölüşmek ister misin?" dedi. Güzel bir davranış.
Ah, he's good with the conversation and...
Muhabbeti çok iyidir...
I don't pretend to understand him or his motivations, but he was good to his word and we haven't spoken since.
Onu veya isteklerini anlamış gibi yapmadım. Ama sözünü tutmakta iyiydi ve bir daha hiç konuşmadık.
Yeah, and he was a good writer.
Evet. Hem de iyi bir yazarmış.
He can be a little douchey... but he's a good guy, and a very good surgeon.
Arada hödükleşebiliyor ama iyi biridir. Çok da iyi bir cerrahtır.
All right, I want to introduce a guy, he's a very funny man and he came a long way to make you ugh, so, you know, make him feel good about himself.
Şimdi size birini tanıtmak istiyorum kendisi çok komik bir adamdır sizi güldürmek için uzun yoldan geldi o yüzden, kendisini iyi hissetmesini sağlayın.
He told me he had a few glasses of wine and that he shouldn't do it, but he also said that you were good, and you were ready to do one as long as you were supervised.
Yanlış olduğunu bildiği halde birkaç kadeh şarap içtiğini söyledi fakat aynı zamanda senin iyi olduğunu da söyledi. Gözetim altında olduğun sürece tek başına yapmaya hazır olduğunu da.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]