English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And she's like

And she's like tradutor Turco

3,615 parallel translation
She's right about one thing, and that's why I wanted to have this party for Mariana, and why I don't give a damn how much it costs, because I understand what that's like.
Ama bir konuda haklı ve o yüzden Mariana'ya bu partiyi vermek istedim ve neden ne kadar tuttuğu umrumda değil çünkü nasıl olduğunu anlıyorum.
What if she's in a gang and she's, like, the biggest drug dealer in the school?
Ya bir çetede falansa ve o okuldaki en büyük uyuşturucu taciri falansa?
Christie's the only one been holding this family together, and, the one time she does something you don't like, you turn on her?
Bir kez istediğin şeyi yapmadı diye ona sırtını mı döneceksin?
It seems like Miss Joo and he knew each other before she started here.
Joo Da Hae burada çalışmaya başlamadan önce tanışıyor gibilerdi.
She's gonna die when she's, like, 90, old and warm in her bed.
90 yaşına falan gelince sıcak yatağında ölecek.
She's married, and-and the guy's, like, 900 years old.
Kadın evli kocası da 900 yaşında falan.
She's like a-a powerful sex magnet, and I'm like a... I don't know. sex refrigerator.
Kadın güçlü bir seks mıknatısı gibi ben de bu durumda seks buzdolabı oluyorum.
They're like, we're at a restaurant and she's, like, feeding him, but it just looks like he needs that, it's just like- -
Bir restauranta gidiyoruz ve annem onu besliyor fakat adamın beslenmeye ihtiyacı vardı, gerçekten.
Every girl I know has one night, usually in college and she's like, huh.
Her kızın, genellikle üniversitede, öyle bir gecesi vardır.
Uh, she's been over there the last few weeks quite a bit, and I just wouldn't want you to feel like she'd overstayed her welcome.
Son birkaç haftadır sizde kalıyor ve ben de iyi niyetinizi suistimal ettiğini düşünmeni istemedim.
I lose it on her,'cause I'm thinking she's looking for her wallet or something, and I'm like, "Lady, that crap can be replaced."
Onu elimden kaçırdım çünkü cüzdanını falan arıyor sandım ben de "Hanımefendi, başka bir tane alırsınız." diye bağırdım.
She's this girl I like, and she's here right now.
Hoşlandığım kız ve şu an burada.
I look like Brooke shields. And she's beautiful.
- Brooke Shields'a benzedim.
She's not gonna jump out like a girl in a birthday cake and yell, "boo."
Doğum günü pastasından çıkar gibi zıplayıp böh diye bağırmayacak.
It seems like Esther's a strong personality and sort of came at her a little bit, and when she decided-
Esther'ın güçlü bir kişiliği varmış gibi gözüküyor. Ve birazcık onun üstüne gitti. Ve karar verdiğinde...
He owns the pictures and it doesn't look to me like she was doing anything against her will.
Fotoğraflar ona ait... -... ve Sloan rızası dışında bir şey yapıyor gibi görünmüyor.
She's got a body like Elizabeth Hurley and the sass of Maggie Thatcher.
Elizabeth Hurley gibi vücudu, Maggie Thatcher gibi şımarıklığı var.
I'm not like other associates, and she's not like other secretaries.
- Ben diğer yardımcılar gibi değilim ve o da diğer sekreterler gibi değil.
Now, I like her, I depend on her, she's my EP, but she runs my show and that's it.
Onu severim, ona güvenirim, sorumlu yapımcımdır ve programı o idare ediyor bu kadar basit.
She teaches civics, she's like a hundred and twelve.
Agnes mi? Yurttaşlık dersi veriyor, 112 yaşında mı ne.
And then Sharon, oh yeah she... She's got her weapon on me like this.
Sharon da silahını bana doğru doğrultmuş...
Natalie tries to act like she's this peace and love type of girl, but the reality is she's just playing this game like everybody else.
Natalie "barış ve sevgi" diyen tipteki kızlar gibi davranmaya çalışıyor ama gerçekte herkes gibi o da bu oyunu oynuyor.
( Neeko ) And he's like, "A trap fell from one of the trees, and she's trapped underneath this..."
"Ağaçlardan birinden tuzak düşüp altında kalmış gibiydi..."
She was 19, just two years older than me, and someone just tossed her out of a moving car like she was trash.
19 yaşındaymış. Benden sadece iki yaş büyük. Biri onu hareket hâlindeki bir arabadan aşağı atıvermiş.
And every time that I fail, I have to see my girlfriend pretend like she's not disappointed, but I can see it in her eyes.
Ve her başarısızlığımda, kız arkadaşımın hayal kırıklığına uğramamış gibi davranmasını görmek zorundaydım ama gözlerinden anlıyordum.
So you think she's gonna be clingy and follow you around like a baby duck?
Yani kız yapışkan gibi olup yavru ördek gibi seni takip edecek mi diyorsun?
Then suddenly Mackie's back in town and she's making you do the show you're supposed to be doing and she insists that you and everyone else do the news, and you like that.
Sonra birdenbire Mackie şehre döner ve yapman gereken programı yapmak için ısrar eder seninle birlikte herkesin haberleri yapmasını ister, ki bu da hoşuna gider.
She's a distraction, and in a place like this, a distraction's going to cloud your judgment.
O bir dikkat dağıtıcı ve böyle bir yerde dikkatinin dağılması muhakemeni gölgeler.
Maybe she can heal from a shot to the leg and a few slashes to the face, but personally, I'd like to see how she holds up with half her skull blown off.
Bacağına saplanan bir kurşundan ve yüzündeki birkaç sıyrıktan kurtulmuş olabilir ama şahsen kafatasının yarısı havaya uçtuğunda ne yapacağını görmek istiyorum.
She concerns me if she's willing to kill that many innocent people for her cause, people like your mother and Stiles'father.
Amacı için birçok masum insanı öldürmeye niyetli olması beni endişelendiriyor. Annen ve Stiles'ın babası gibi insanları.
She started hearing sounds, whispering sounds. [Indistinct whispering] And she's like, Mike, this isn't good.
Fısıltılar duymaya başladı ve sanki bu iyi değil der gibi baktı.
Like, Kensi and the guy she's into, you and the guy you're into.
Şey, Kensi ve adamla ilgili gibi mi? sen ve adamla ilgili gibi mi?
oh, my God, it's the best scene ever- - um, and his sister play the caretakers of this mansion, and then their mother- - she's like an elderly recluse in the attic, and then flying monkeys from The Wizard of Oz show up with guns, and there's a big shoot-out.
Hmmm, ve kız kardeşi evin kahyasını oynuyor, ve sonra, anneleri... çatı arasındaki bir münzevi gibi... sonra Oz Büyücüsündeki maymunlar ellerindeki silahlarla ortaya çıkıyor... büyük bir çatışma çıkıyor...
AND I THINK IT'S CRAZY BECAUSE EVERYONE'S LIKE "SHE'S HOT FOR A COMIC."
Çok acayip, herkes bir komedyen için ateşli sayılır diyor.
She could put her hand on my back... and it felt like she was touching the back of my heart.
Kafasını, sırtıma koyardı ve kalbime dokunuyormuş gibi hissederdim.
Like more bummed than when she got a "C" on a quiz, and... Less bummed than when her parents split up.
Sınavda C aldığından daha fazla ve ailesinin ayrılmasından daha az üzgündü.
I think it's probably best you know what she looks like in case... you see me with her... and you're like...
Onun neye benzediğini görmen iyi olacaktır onu benimle görürsün filan, sonra da...
That you took one of the plastic bags that she uses to store her art supplies, replaced it with drugs that you laced with poison, and then exchanged it for one just like it in Konstantin's locker,
Sanat malzemelerini koymak için kullandığı plastik torbalardan birini aldığını içine zehir karıştırdığın uyuşturucuları koyduğunu ve Konstantin'in dolabındaki torbayla değiştirdiğini söyleyecek.
I know what she's like, and you've gone to all this trouble with feathers and dancing and being Mexican and -
O kadar zahmete girdiniz. Tüyler, danslar ve Meksikalı olmak...
Mom, I saw a woman and she looked like she was on fire.
Anne, bir kadın gördüm ve alev almış gibi görünüyordu.
At least she's alive again, and, well, it looks like she's happy, even if it's without me.
En azından o hayatta ve mutlu görünüyor. - Bensiz olsa bile.
And... Because she's like me.
Bir de annem benim gibi.
She said its eyes glowed yellow, its teeth were sharp like razors, and its breath was foul like something who had eaten the dead.
Gözleri sarı sarı parlıyordu dedi. Dişleri bıçak gibi keskin. Nefesiyse berbatmış.
Sounds like he was affected by the same thing Josh was, and in both cases, Katie was right there, so she could have some sort of "black widow" trouble...
Görünüşe göre o da Josh'la aynı şeyden etkilenmiş ve iki olayda da Katie oradaymış o yüzden bu bir tür karadul sorunu olabilir.
Gen has this whole building wired, and it looks like someone found out what she was up to.
Gen bütün binaya kablo döşemiş ve birileri onun neyin peşinde olduğunu anlamış.
Her name is Delia. She's 34 years old, real outdoorsy just like you, and she is literally the most beautiful woman I've ever seen.
Adı Delia. 34 yaşında, tıpkı senin gibi dışarıda vakit geçirmeyi sever ayrıca gördüğüm en güzel kadındır.
And she should have a slender dancer's body and be bendy like a Chinese acrobat.
Ayrıca ince dansöz vücudu ve Çinli bir akrobat gibi esnek olmalı. - Esnek.
She even changed her lock, and used my credit card like crazy.
Yetmezmiş gibi kilidini değiştirmiş. Bir de kredi kartımdan çılgınlar gibi alışveriş yapmış.
She dressed me neatly and combed my hair. It's like we were getting ready to go somewhere.
( Ela dış ses ) Beni süsledi, güzelce saçımı taradı sanki uzak bir yerlere gidiyormuşuz gibi.
"so my mom's your mother-in-law." And she's so little and it's like, "Wow, she's so cute."
Ve o çok küçüktü, "Vay canına, o çok tatlı."
And um, she pretends like she's helping me,
Ve şey, sanki bana yardım ediyormuş gibi davranıyor...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]