English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And she was right

And she was right tradutor Turco

734 parallel translation
And she was right.
Ve haklıydı da.
And she was right.
Haklıydı...
AND SHE WAS RIGHT, TOO.
Ve haklıydı da.
And she was right not to understand your paintings.
Tablolarını anlamaması normaldir.
'And she was right about you being a communist.'
Senin komünist olduğunu söylerken de haklıydı.
If my wife was watching, then she'd know. Just how much I loved her... and how I'm suffering without her right now. She'd know all that.
Burada olsaydı onu ne kadar sevdiğimi, ne kadar acı çektiğimi mutlaka bilirdi.
And I did and I floated right up through the cone and when I came out the other end, there she was.
Ben de nefes alıp alıp koneyi yüzümden yukarı kaldırıyordum işte son kaldırdığımda, o oradaydı.
She was gawking around, looking at things... and smacked right into that fellow's car.
Önüne bakmıyordu. Sağı solu seyrederken, gitti doğruca çarptı adamın arabasına.
Are you trying to tell me because he comes and they see her with him, driving and all that they think that they were right in saying that she was in love with him before? Before my father died?
Yani sen onun buraya sık sık geldiğini, birlikte gezdiklerini insanların gördüğünü, ve babam ölmeden önce annemim Morgan'ı sevdiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
I opened my eyes and there she was, sitting right on the edge of the bed.
Gözlerimi açtım ve yatağımın sağ kenarında onu otururken gördüm.
The soft shoulders had a date, but she thought she could fix that... and was going to check right back.
Yumuşak omuzların randevusu vardı, ama bir şeyler ayarlayabileceğini düşünüyordu ve bana tekrar haber uçuracaktı.
The music was right in the same room with us, and she kept picking at that flower.
Bu müzik bizimle aynı oda da çalıyordu. Kadın çiçekleri çekiştirip duruyordu.
And he told me tonight, he told me she was not right...
Bu gece bana onun iyi olmadığını söyledi.
Right now she was just mad, and she was hitting back.
Sadece öfkeliydi ve mücadele etmeye çalışıyordu.
Maybe she was all right and maybe Christmas comes in July.
Belki iyi bir kadındı, belki Noel de Temmuz'dadır.
She wrote and said everything was all right.
Mektup yazmıştı ve her şeyin yolunda olduğunu söylemişti.
There he was on his knees, I had all that dough right in my hand... - and she has to go and blow her top. - Then what happened?
Adam diz çökmüştü, bütün mangırlar avucumdaydı ama Molly bir öfke patlamasıyla kaçtı.
I suddenly got a sneaking suspicion that she wasn't going back to the hotel... so I checked and found I was right.
Bir anda, onun otele gitmediği konusunda içime şüphe düştü... ben de kontrol ettim ve haklıymışım.
She was extremely upset and plunged right away into a heated tirade about your drinking.
Çok sinirliydi, içki içmeniz konusunda uzun ve sert bir konuşma yaptı.
Ladies and gentlemen... on behalf of Gladys Glover, she just wants me to say that, well... she was a little overwhelmed, but she's all right now.
Bayanlar ve baylar Gladys Glover adına, size dememi istedi ki, şey sadece biraz duygulanmıştı, ama artık kendine geldi.
And she was right.
Haklıydı.
That Melisande... she was so beautiful, and her hair was so long and curly... why, every time he looked at her... he just fell right down and died.
Bu Melisande... o kadar güzel, saçları o kadar uzun ve kıvırcıktı ki... kral ne zaman baksa... yere yuvarlanır ve ölürdü.
She was crying and I was crying... and I thought any minute now we're gonna be right up there on the moon.
O ağlıyordu, ben de ağlıyordum... Kendimizi tam ayda bulmaya ramak kaldığını sanıyordum.
And she had the nerve to get sore about it, even though I was right.
Haklı olmama rağmen bu konuda sinirlenme cüretini gösterdi.
Oh, she was in Europe, all right, before the murder and just after.
Oh, cinayet öncesi ve sonrası elbette Avrupada idi.
She was very hungry and I made her a sandwich and then she said that she was tired and she had to go right to bed.
Acıkmıştı, ona bir sandöviç yaptım ve sonra uykusu olduğunu ve yatması gerektiğini söyledi.
She wrote a cold letter, and he begged her to be serious... for he could die at any time, and he was right.
Kız mektuplarından birine biraz soğuk bir cevap yazdığında kendini kaybetmiş... Ona naz yapmaması için yalvarmış, her an ölebileceğini söylemiş. Söylediği yalan değildi.
I was sitting behind her, to her right, and she took off her scarf.
Onun arka çaprazında oturuyordum. Daha sonra eşarbını çıkardı.
This is the right house, and she was here.
Bu doğru ev, ve o buradaydı.
She was born free, and she has the right to live free.
O özgür doğdu ve özgür olarak yaşamaya devam etmek zorunda.
Mistress Evans will see that I was right about this place... and then she may get a wee glimmer... that I can be right about some other things.
Bayan Evans bu yer hakkında haklı olduğumu anlayacak ve o zaman diğer şeylerle ilgili konularda da haklı olabileceğimi anlayacak.
There I was, with my fear of the Russians and the Chinese and I knew she was probably right.
Oradaydım, Ruslara ve Çinlilere karşı olan korkumla ve muhtemelen haklıydı, biliyordum.
Yeah She probably went home and went right to bed I guess the attack was close to midnight
Evet. Muhtemelen eve gitti ve hemen yattı. Sanırım saldırı gece yarısına yakın meydana geldi.
She was my sister... and it's my right to share the expenses with you.
Konu kız kardeşim. Masrafları paylaşma hakkım var ve bunda da ısrarcıyım.
Mrs. Mioche wouldn't let the girls in. As they continued insisting, she went and got their captain. The captain came down and said Mrs. Mioche was right.
Bir gece, bu konuda her zaman çok sıkı olan Bayan Mioche gece yarısından sonra iki genç kızla gelen bir asker gördü.
She'd think it was ridiculous, and she'd be right.
Saçma olduğunu düşünecek ve haklı çıkacaktır.
When the phone rang, she ran to the phone, picked up the receiver... and she never asked her husband if he was all right.
Telefon çalınca, uzandı, ahizeyi aldı. Bir kere bile kocasına nasıl olduğunu sormadı.
She knows I'm right, and there was nothing else to do.
Haklı olduğumu biliyor. Yapacak fazla bir şey yok.
And it was your car that she landed on, right?
Ve üzerine düştüğü araba sizindi, değil mi?
She said she was going out to take some pictures and she'd be right back.
Biraz fotoğraf çekip, geri geleceğini söylemişti.
She was nuts about me and asked me to move right in with her.
O, bana deli oluyordu ve benim onunla birlikte yürümemi istiyordu.
The candle and clothes was Yuki's idea... she was right.
Mum ve elbiseler, doğru olmak Yuki'nin fikriydi.
that's right, Adora is my sister she was only serving the Horde because one of Shadow Weaver's evil spell but I broken it, and for now on I'm with the rebelion oh, welcome to the right side deary, it could be a big help to us
Evet, Adora benim kardeşim. Horde'a Shadow Weaver'ın şeytani büyüsü yüzünden hizmet ediyordu. Ama bozdum, ve artık isyancıların yanındayım.
And then there was love, yeah, yeah she was in love all right
Sonra da ortaya aşk çıktı ;
Since I know both sides, to bring the proof of maidenhead after nuptial her mother was staying at groom's house in a room downstairs Prosecuter demanded that it's asked how she knows the suspect, whether he has disturbing behaviour and it's been asked she knows him well, that he's quite, hardworking person, one evening he shouted on his mother because she didn't cook lentil soup and long while ago while his mother, was praying in the afternoon he approached from back and fired a cork gun right next to her ear thus distruptep her praying Witness Hasan Balcõ invited to court.
İki yanı da tanıdığımdan, gerdek ertesi gelinin kızlık nişanını anası evine götürmek için o gece oğlan evinde alt katta bir odada yattığını söyledi Savcı sanığı nasıl tanıdığını, dengesiz davranışları olup olmadığının sorulmasını istedi, soruldu İyi tanıdığını, az konuşan, çalışkan biri olduğunu, bir akşam tarla dönüşü, niye mercimek çorbası pişirmedi diye anasına bağırdığını, eskiden bir gün de, ikindi namazı kılarken arkasından yaklaşıp, kulağının dibine mantar tabancası patlatarak namazı bozdurduğunu söyledi Tanıklardan Hasan Balcı duruşmaya alındı.
And a few hours ago, my wife... she was, uh, murdered right in front of my eyes. So, uh, you're just gonna have to forgive me... because I've never been poisoned before.
Birkaç saat önce karım gözlerimin önünde öldürüldü.
Do you remember when I was 7 and I was crying because Bobby Shepin liked Terry Mull just because she was a blonde, and you ran right out and bought me my first bottle of bleach.
tereyağı!
I dont know if this is the right time or place but I wanted to tell you that Sammy and I have decided if this babys a girl wed like to name it Shelby since she was the reason we met in the first place.
Yeri ve zamanı doğru mu bilmiyorum ama sana söylemek isterim ki Sammy ve ben, bebeğimiz eğer kız olursa adını Shelby koymak istiyoruz çünkü onun sayesinde tanışmıştık.
and, you know, she was like my right hand, as far as I'm concerned.
Giyinir, birbirimizi arar, ne giydiğimizi söylerdik. Sağ kolum gibiydi.
When we split last night, she was stoked to surf right then and there, huh, bro?
Dün akşam ayrıldığımızda, kendini sörfe kaptırmıştı değil mi dostum?
She was wearin a little cotton dress, and... the setting'sun was right behind her... showing the shape that God had give her.
Küçük keten bir elbisesi vardı, Batan güneş tam arkasındaydı tüm vücudunu ortaya çıkartıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]