And so i tradutor Turco
76,573 parallel translation
And so I decided to do something I've never done with any car I've ever filmed in my entire life.
Ve bu yüzden yapmadığım bir şeyi yapmaya karar verdim Hayatım boyunca filme aldığım herhangi bir araba ile.
So, here's the thing, and I can't believe I'm saying this, I really, really can't, but, um...
Bunu söylediğime inanamıyorum ama gerçekten yapamam.
So if those are my choices, I think I prefer you to go on down to the station and sit this one out.
Madem seçeneklerim bunlar o hâlde karakola gidip bu olaydan uzak durmanı tercih ederim.
So she suggested I sort through my keepsakes and pick out what I want to save.
Hatıra olarak kalan eşyalarımdan saklamak istediğim olursa almamı söyledi.
So we're going to have a town meeting tonight at 7 : 30 at the school, and I encourage everyone to come out.
Bu akşam saat 19.30'da okulda bir kasaba toplantısı yapacağız. Herkesin gelmesini istiyorum.
You saved me so I could prove myself, and I did.
Kendimi kanıtlamam için beni kurtardın. Ben de kanıtladım.
So I kind of just came on down to the church, and the ceremony kind of just started, man.
Ben de kiliseye geldim ve tören başladı oğlum.
You love to go where life takes you, and I am so grateful that life brought you to me, because I know that no matter what our future brings, we will have each other.
Hayatın seni götürdüğü yere gitmeyi seviyorsun ve hayat seni bana getirdiği için çok minnettarım çünkü biliyorum ki gelecek bize ne getirirse getirsin birbirimize sahip olacağız.
And I'm just so happy that I went on that date with Vicky...
Vicky'yle o randevuya gittiğim için çok mutluyum.
And I can tell you... from my heart, I have never been so... I have never been... so proud to be a part of this family.
Ve size şunu söyleyebilirim tüm kalbimle, daha önce hiç olmadığım kadar bu ailenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
It's priceless. So why don't you and I...
Peki neden sen ve ben...
And I'm having a tough time with so many diseases!
Bense bir sürü hastalık yüzünden çöktüm.
So, you haven't seen me and I haven't seen you!
Ne ben seni gördüm, ne de sen beni gördün!
So you must be tensed thinking'how do I pay a commission to my brother-in-law for bringing them and in case I pay him, will he accept it? '. Right?
Eminim enişteme onları bir araya getirdiği için nasıl bir ödeme yaparım ve bunu kabul eder mi diye geriliyorsundur.
Since we had so much money and a lot more love, I considered it just as your childish mischief back then.
Çok para harcamanı, sevgi gösterini hep çocukluğuna verdim.
I know that you love Henry, and love God, and yet there is so much hate in you.
Henry'yi, Tanrı'yı sevdiğini biliyorum ama hiç de az kindar da değilsin.
I imagine I have you to thank for that so you will be irked to hear that despite your best endeavors, your husband and the father of your unborn child still breathes.
Sanırım bu saldırıyı sana borçluyum bu mektupla sen de bütün çabalarına rağmen kocanın ve doğmamış çocuğunun babasının hâlâ nefes aldığından rahatsız olursun.
Do whatever the fuck you want, and so will I.
O yüzden git ne istiyorsan onu yap. Ben de öyle yapacağım.
So I say you go up there, and you do what you got to do.
Sana diyeceğim ; oraya git ve yapman gereken şeyi yap.
Yeah, if you're so innocent, then why was I the one that called the cops and not you?
Ve babam öğrendi. O kadar masumsan neden sen değil de ben polisleri aradım?
And I basically grew up here, so... if you need anything, I'm your man.
Ben Troy ve burada büyüdüm sayılır. Yani bir şeye ihtiyacın olursa beni bul.
Dear white people, you made me hate myself as a kid, so now I hate you, and that's my secret shame.
- Her şeyi. Sevgili beyaz ırk, beni çocukken kendimden nefret ettirdiniz. Şimdi ben sizden nefret ediyorum, gizli utancım da bu!
So I'm going to plug it in and then after eight hours, we'll see how far I can drive on electricity that's been generated in there.
Ben de onu takacağım Ve sonra sekiz saat sonra, ne kadar süreceğimi göreceğiz Orada üretilen elektriğe.
And then he opens them when I get back so I don't have to have any keys with me, which would spoil the line of my Jean trouser.
Ve sonra döndüğümde onları açar. Bu yüzden benimle herhangi bir anahtar bulundurmam gerekiyor, Bu da jean pantolonumun çizgisini bozacaktır.
Right, so I've no brakes and no engine.
Doğru, bu yüzden frenim yok Ve motor yok.
You can change the way the car behaves with various knobs here and buttons here, but I've got everything turned off so I can get a feel for how the car behaves without an electronic safety blanket.
Aracın çalışma şeklini değiştirebilirsiniz Burada çeşitli düğmeler ve düğmeler var, Ama herşey kapalı
So I'm not really worried about pinky and perky's challenge, but the BMW does worry me.
Bu yüzden gerçekten endişelenmiyorum Pinky ve Perky's hakkında meydan okuma, Ama BMW beni endişelendiriyor.
I can get into the storage unit, but I'm going to need someone to hack in so I can access the safety deposit box, and from what I understand, she does that sort of thing. - Right?
Depolama ünitesine girebilirim ama kasaya ulaşabilmem için onu hackleyecek birine ihtiyacım olacak ve anladığım kadarıyla o böyle şeyleri yapabiliyor, değil mi?
Uh, okay, so I'll hack that door console without my tools, and then what?
Pekala, şu kapının konsolunu aletlerim olmadan hackledim diyelim, sonra ne olacak?
Because I was with that man for so long, and I didn't think you were coming, and I was just really scared.
Çünki uzun zamandır o adamlaydım ve geleceğini hiç düşünmemiştim ve gerçekten çok korkmuştum.
- Uh-huh. Traugott has all but abandoned this facility and the guards stationed here, because they're too busy with the war, so I've convinced the workers to take advantage of the situation,
Traugott, bu tesisi ve muhafızları olduğu gibi terk etti çünki savaşmakla çok meşguller ben de durumu avantaja çevirmek için işçileri bağımsızlıklarını ilan etmeye ikna ettim.
I've never seen it so blue and vibrant.
Bukadar mavi ve dolgun görmemiştim.
And I should've quit then, but I didn't, because I was so obsessed with going after The General.
O zaman bırakmam gerekirdi, ancak yapmadım. çünkü General'i takip etmeye takıntılıydım.
Well, the one with the information was unwilling to cooperate, and the one willing to cooperate had no information, so I had to improvise.
Eh, bilgisi olan iş birliği yapmak istemiyordu ve işbirliği yapmak isteyenin de bilgisi yoktu bu sebepten doğaçlama yapmak zorunda kaldım.
And I'm so sorry.
Ve ben çok üzgünüm.
I'm sorry... but it's been days now. So many people have died, and so many more will, unless someone can find a way to stop it.
Üzgünüm ama o günler artık geçti.
Think about what I've accomplished so far and then think about how much more I could do.
Şimdiye kadar başardıklarımı düşün ve daha neler yapabileceğimi.
Great, so Cassandra and I will head to New York and you guys can go to South Carolina.
Harika, Cassandra'yla New York'a gidiyoruz, siz de Güney Carolina'ya...
I see. So the fact that she was immortal and Flynn wasn't didn't stop them.
Yâni onun ölümsüz, Flynn'in ölümlü olası onları durdurmadı.
So, we got to figuring, maybe they're looking for the exact same thing that we are, so then the Roci and I, we... We?
Bizim aradığımız şeyi arayıp aramadıklarını anlamak için Roci ve ben yani biz...
I told your dad I'd get you to bed by 9 : 00 PM and he's coming back soon, so...
Babana seni 9 da yatıracağımı söyledim. Ve birazdan döner...
I never get to talk to any girls, and you're so nice.
Hiçbir kızla konuşmamıştım. Ve sen çok iyisin.
So I came and visited.
Gelip ziyaret ettim.
So I guess it was just something that he and I really felt deep in our hearts, that needed to be done.
Yani bunun yapılması gerektiğine ikimiz de yürekten inanıyorduk.
I feel like, you know, God plays a role in our lives and I think this was something He thought that I was probably better at than being a doctor, so there it is.
Bence Tanrı'nın hayatımızda bir rolü var ve sanırım doktorluktansa bu konuda daha iyi olacağımı düşündü ve işte buradayım.
To encourage laughter, so that it generates a good spirit and a good feeling which I believe positively affects the outcome of the hāngi.
Gülmek teşvik edilir, böylece iyi bir ruh hâli ve iyi bir his oluşur, bence bu da hangi'nin sonucunu olumlu etkiler.
Well, I'm hosting, and there are gonna be a lot of sloppy babies there, so I'm looking for a real dump.
Bu hafta bende toplanılacak, bir sürü pis pasaklı bebek gelecek, tam bir çöplüğe ihtiyacım var.
Um, I got the call that you were hurt, so I came right over, and as for your shirt, I think the nurses are making a pillow husband out of it.
Sen kaza geçirince beni aradılar, ben de hemen geldim, üstünse, sanırım hemşireler gömleğinden... yastık koca yapacaklar.
That's why you filed those suits in the first place, so I'd cave and come to you with this deal.
Sonra planlarım destek buldu.
So I go down to Town Hall to see what's what, and I find out that you bought the town's debt for pennies on the dollar.
O gece yapılmış olan teklif hala geçerli. Gelip benimle çalışabilirsin.
And I want you to know that I would never refuse to accept a plea if, suddenly, I saw that to do so would be more fair.
- Görüşmenin ortasındayız. - Mafee dışarı! Ben de zaten şimdi çıkıyordum.
and so it begins 55
and so it was 18
and so it is 20
and so is she 17
and so i did 24
and so is this 17
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and so it was 18
and so it is 20
and so is she 17
and so i did 24
and so is this 17
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and so do you 187
and so was i 23
and so will i 38
and somehow 99
and so were you 23
and so on and so on 22
and sometimes 297
and so are we 42
and so have you 26
and so do you 187
and so was i 23
and so will i 38
and somehow 99
and so were you 23
and so on and so on 22
and sometimes 297
and so should you 49
and so on 257
and so far 102
and so do we 31
and so do i 174
and so did i 52
and so am i 177
and so did you 29
and soon 235
and sooner or later 54
and so on 257
and so far 102
and so do we 31
and so do i 174
and so did i 52
and so am i 177
and so did you 29
and soon 235
and sooner or later 54