And so what tradutor Turco
12,228 parallel translation
I had to get her out of that hospital so I could take over and protect her and build her back into what she is.
I o hastaneden onu almak zorunda kaldı. Bu yüzden ı devralmak ve onu korumak olabilir. Ve o ne geri onu kurmak.
So was Ronald, and look what happened to him.
Ronald da öyleydi ve bak ne oldu.
So? So what if the key to breaking in is asking someone who's been in and out of Soviet prisons their whole life?
- Yani, ya içeri girmenin anahtarı hayatı boyunca içeri girip çıkan birine sormaksa?
And just so you know, he's not wrong about what he said in there.
Ayrıca dediklerinde haklıydı.
So, what, you just sign up, and you're pain-free?
Ne yani, kayıt oluyorsun ve acı çekmekten muaf mı oluyorsun? Hayır.
So, you run six miles across town to our closest center, and... what did you find?
Yani en yakın merkezimize kadar 6 mil koştun ve ne buldun?
Well, with Crane out of pocket and Abbie still missing, Joe and I are kind of holding down the fort, so why don't you tell us what you know, and we'll look into it.
Şey, Crane olmadığı ve Abbie de hala kayıp oluğu için, sadece ben ve Joe varız o halde neden bize bildiklerini ve neyin içinde olduğumuzu anlatmıyorsun?
He could've sent you that package himself so you'd put the pieces of the puzzle together wrongly and make you doubt what really happened, because it was the only way he'd find the missing piece.
O zarfı size o yollamış olmalı. Böylece farkında olmadan bulmacanın parçalarını birleştirmenizi ve gerçekte neler olduğundan şüphe duymanızı sağladı. Çünkü eksik parçayı bulmasının tek yolu buydu.
I know what I like, and I like you, so count me in.
Ne sevdiğimi biliyorum,... ve sevdiğim şey sensin. Bu yüzden, geliyorum.
And so your response is to steal what's mine in an attempt to bend my will to your own.
Böylece senin cevabın da benim fikrimi değiştirmeyi umarak benim olanı çalmak oluyor.
Okay, so what if she confesses to killing Charlotte, and A orders her to march into the police station and tell Tanner?
Peki Charlotte'u öldürdüğünü itiraf eder, A da onu, karakola gitmeye ve Tanner'a anlatmaya zorlarsa?
And what, I'm supposed to be so grateful, I'm just going to give up what I know about where Darhk is?
Ne yani, beni kurtardın diye minnettar olup Darhk'ın nerede olduğunu mu söyleyeceğim?
So what are Felicity and John saying you're taking responsibility for now?
Felicity'le John bu sefer neyin sorumluluğunu aldığını söylüyorlar?
If we do not do our jobs perfectly, then people die and not just strangers but friends, family, and loved ones, so think about that every time you crack a joke or make light of what it is that we do!
İşlerimizi kusursuzca yapmazsak insanlar ölüyor. Yabancılar da değil, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz ölüyor. Yani espri patlatırken veya işimizi tiye alırken bunu düşünsen iyi olur!
I was gonna give up being the Black Canary, but I realized I didn't know how I could because going out there and fighting alongside you guys, it's what makes me feel alive inside... And I love you guys so much.
Black Canary olmaktan vazgeçecektim ama nasıl yapacağımı bilmiyordum çünkü sizinle beraber dövüşmek beni canlı hissettiriyor ve sizi çok seviyorum.
and I--I realized I'm my father's daughter, so I--I thought about Laurel and--and what she'd say to me if she were here.
Sonra da babama çektiğimi fark ettim. Laurel'ı düşündüm burada olsaydı ne derdi diye.
Hey, so, uh, what kind of movies do you and your friends like?
Sen ve arkadaşların ne tür filmler seviyorsunuz bakalım?
... and I turned around, and I don't know what happened to my wife, and now I'm all alone and I'm just so scared.
... sonra arkama döndüm ve karıma ne olduğunu bilmiyorum! Şimdi yapayalnızım ve çok korkuyorum!
So you just tell me what you want, and I will tell you what I want.
Sen ne istediğini söyle, ben de sana söyleyeyim.
It's hard to tell what's going on with so many soldiers and rumors.
Tüm bu asker ve dedikodularla neler olduğunu anlamak zor.
The weight of the car needed to have the torque and so-forth to be able to compete with what we were up against.
Aracın ağırlığı torka ve benzeri gerekiyordu Karşı karşıya olduğumuzlarla rekabet edebilmek.
So, what if we go to a 24-hour Home Depot, and we get, like, ten of them,
Farzı misal 24-saat açık Home Depot mağazasına gitsek ve onlardan on tane alsak.
So Ray and I break in and find out what Savage is doing in Harmony Falls.
Bence Ray ile birlikte oraya gidip Savage'in Harmony Falls'ta ne yaptığını öğrenelim.
♪ Oh, say can you see, by the dawn's ♪ ♪ Early light ♪ ♪ What so proudly we hailed ♪
d Oh, say can you see, by the dawn's d d Early light d d What so proudly we hailed d d At the twilight's last d d Gleaming d d Whose broad stripes and bright stars d
At no time has anyone in this room put forward credible evidence that I acted unlawfully, and therefore I formally request that my withdrawal from operational deployment be lifted and my firearms permit be reinstated so I can get back to doing what I do best.
Şu ana kadar bu odadaki kimse hukuka karşı davrandığımı gösteren bir kanıt sunmadı. Bu yüzden resmi olarak operasyon intikalinden alınmamın kaldırılmasını ve silah iznimin geri verilmesini talep ediyorum. Böylece en iyi yaptığım şeyi yapmaya devam edebilirim.
So what have you actually got regarding crime and / or misconduct?
Suç ve / veya suistimal üzerine elinizde ne var?
So let go of the guilt and focus on what's good.
Bu yüzden suçlu hissetmeyi bırak ve iyi olan şeylere odaklan.
So tell me, what brings you and your friends to call on your jarl?
Söyle bana, neden arkadaşlarınla Jarl'ınızı ziyarete geldiniz?
You are so caught up in this bullshit obligation and what for?
Neden onca boktan sorumluluğun altına girdin?
So I chatted up a few folks, and you know what?
Buradaki insanlarla biraz lafladım ve ne buldum biliyor musun?
So... is there any way that you want to talk about what's going on with you and Val?
Val'la aranızda neler olduğunu anlatmak ister misin?
If Phillip Thompson wants it back so badly, I say that we give it to him, and we see what he does with it.
Phillip Thompson bu kadar istiyorsa, bence verelim ve ne yapacağına bakalım.
So let Margot go to Miami with what's-his-name, and you and I can be bad together.
O zaman bırak Margot Miami'ye gitsin, ikimiz de burada biraz yaramazlık yapalım.
And now you want to go running off to work for my idiot brother so that you can stay in Los Angeles while I, what, disappear off to New York?
Şimdi kalkmış bir de geri zekalı kardeşimle ortak olalım diyorsun. Sırf beni New York'a yollayıp Los Angeles'ta kalabilmek için.
We also run a DNA test so that when everything goes to the lab, they can figure out what things belong to you and what things don't belong to you.
Biz ayrıca DNA testi yapıyoruz böylece herşey laboratuvara gittiğinde hangi şeylerin size ait olduğunu ve hangi şeylerin size ait olmadığını anlayabilirler.
And what if making a gift of my beauty meant receiving the beauty that I so desire?
Güzelliğimi armağan etmek çok arzuladığım o güzelliği almak anlamına geliyorsa ya?
That's what the current bishop is doing, and he's right to do so.
Şu anki piskopos öyle yapıyor. Ve yapmakta da haklı.
Oh, bad things will happen if I do, and... and, yes, if I don't talk about them, then other bad things might happen, so I don't know what to do.
- Konuşursam kötü şeyler olacak tabii ki ve evet, konuşmazsam da başka kötü şeyler olacak o yüzden iki arada bir derede kaldım!
And here's what's so ironic about it.
İşin ironik tarafı da bu.
So, what you're saying is that I ask you, tell you, to take me to the Wish Room and you'd take me there?
Beni dilek odasına götürmeni istersem beni oraya götüreceğini mi söylüyorsun?
Jill is at an age where she's so picky about what she eats and she loves the stuff.
Jill yediği şeyler konusunda çok seçici davrandığı bir yaşta ve hamur işini çok seviyor.
Were you so overcome with guilt at what you did, that you couldn't bring yourself to indulge in whiskey and finger food?
Yaptığın şeyin suçluluk duygusunu atlatamayıp.. .. törene gidip viski içerek.. .. bir şeyler yemek içinden gelmedi mi?
I've been doin'a lot of thinkin', so I know what we gotta do to solve this and every other problem we got.
Epey bir düşündüm. Bu ve diğer bütün problemlerimizi çözmek için ne yapmamız gerektiğini biliyorum.
So before you go and kill our paradise, that mountain wanted you to know what it felt like to die, and now you do.
Gidip cennetimizi yok etmeden önce dağ, ölümün nasıl bir şey olduğunu tatmanızı hissetti ve tattınız.
Yeah, I think that's just what she needs me to do now, and so perhaps we should just try and remember how it was in all those moments when it was good for all of us, okay?
Şu anda böyle yapmamı istiyor. O yüzden şimdilik güzel günleri hatırlayıp nasıl zamanlardı diye düşünmeye çalışalım, olur mu?
And then your mom said you were going out, so I didn't know what I...
Sonra da annen dışarı çıktığını söyledi, ne oldu...
So, Alec blew right by you and did what he wanted.
Yani Alec onu elinden aldı ve ne istiyorsa onu yaptı.
Ever since my mother was kidnapped, and the Shadow World invaded my life, so many Downworlders have helped me, not even thinking about what it might cost them.
Annem kaçırıldığından ve Gölgeler Dünyası hayatımı işgal ettiğinden beri birçok Aşağı Dünyalı, neye mâl olacağını düşünmeden bana yardım etti.
So I'm gonna do what attorneys do best and appeal to your selfish natures.
Ben de avukatların en iyi yaptığı şeyi yapıp sizin bencilliğinize başvuracağım.
You can either continue to be trapped by what you've done or you can tell us what you know so that we can go out and expose the real bad guys.
Ya bildiklerinizle beraber esir olmaya devam edersiniz ya da bize bildiklerinizi anlatırsınız biz de böylece gerçek kötü adamları ifşa edebiliriz.
So, uh, what, that's... the third time you've been in Frank Castle's crosshairs and escaped?
Yani, şimdi, bu... senin Frank Castle'ın dürbün ucunda olduğun üçüncü seferdi ve kurtuldun mu?
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and somehow 99
and so do you 187
and so will i 38
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and somehow 99
and so do you 187
and so will i 38
and so have you 26
and so was i 23
and so on and so on 22
and so were you 23
and so should you 49
and so i 33
and sometimes 297
and so it was 18
and so on 257
and so do we 31
and so was i 23
and so on and so on 22
and so were you 23
and so should you 49
and so i 33
and sometimes 297
and so it was 18
and so on 257
and so do we 31
and so far 102
and so do i 174
and so did i 52
and so am i 177
and soon 235
and so it is 20
and so did you 29
and sooner or later 54
and so is she 17
and so i did 24
and so do i 174
and so did i 52
and so am i 177
and soon 235
and so it is 20
and so did you 29
and sooner or later 54
and so is she 17
and so i did 24