English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / And you know

And you know tradutor Turco

121,910 parallel translation
Then she asked me out, and you know, I don't get a lot of offers, so I thought, "What the heck?"
Sonra bana çıkma teklif edince, ben de fazla teklif almadığımdan "aman ne olacak be?" dedim.
And you know that's proprietary information?
- Onların gizli bilgi olduğunu biliyorsun değil mi?
You want to be a good lawyer, you need to get close to that line and you know that.
İyi bir avukat olabilmek için o sınırı yaşamış olmak gerekiyor.
And you know, I actually think I might believe that.
Aslında buna inanabilirdim de.
And you know that because...
Ve bunu biliyorsun çünkü...
And you know this.
Bunu sen de biliyorsun.
And you know what else she got?
Karşılığında ne aldı biliyor musun?
You know what, Phil and Claire have already raised their kids.
Phil'le Claire çocuklarını büyütmüş zaten.
And how do you know the patient is an ISIS fighter?
Peki hastanın IŞİD savaşçısı olduğunu nereden biliyorsunuz?
And you want to know where they are.
Sen de onların nerede olduğunu öğrenmek istiyorsun.
I mean, it's too late for us now, but, uh... I look at him and I wonder what... you know, what his son would be like.
Artık tabii ki çok geç ama ona bakar ara ara düşünürdüm.
And they know you wouldn't do this.
Bunları yapmayacağını biliyorlar.
You know, this and that.
Ondan bundan işte.
You know, you're in an unfortunate position to be funny because you're all Tom and Katie Buellers.
Ama bilmelisiniz ki komik olmak için çok talihsiz bir durumdasınız çünkü hepiniz Tom ve Katie Bullers gibisiniz.
Do you know, the only thing sadder than Tom and Katie Bueller is a sputtering Ferris Bueller caught in a lie.
Tom ve Katie Bueller'dan daha üzücü bir şey varsa o da heyecanla konuşan Ferris Bueller'in yalanını yakalamaktır.
If she answers truthfully, that is correct and I know you will.
Doğruları söylerse, dediğin doğru, ki bu konuda hiç şüphem yok.
I don't think we've officially met, but I know you know Colin Sweeney, and I think he may need you to testify on his behalf.
Resmen tanıştığımızı sanmıyorum ama Colin Sweeney'i tanıdığını biliyorum ve onun adına ifade vermende sana ihtiyacı olabilir.
I know these months have been hard on you, and you feel, rightly or wrongly, guilty for your parents'actions.
Geçmiş birkaç ayın sana zor geldiğini biliyorum ve doğru veya yanlış olsun ailenin hareketleri yüzünden suçluluk hissediyorsun.
And I wanted to let you know that no good deed goes unpunished.
- Rica ederim. Ve bilmeni istiyorum ki hiçbir iyi niyet cezasız kalmaz.
And if you want to know what David thinks of you... just ask him.
Ve David'in senin hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyorsan... git sor ona.
She's sheriff, after all, and Savior, and she has... you know, magic.
O şerif ve Kurtarıcı... ve sihri var.
I know someplace where we can fix this up, but... but I need you to promise that you'll stop running away and trying to kill people.
Bunu halledebileceğimiz bir yer biliyorum... ama kaçıp insanları... öldürmeye çalışmayacağına söz vermelisin.
And today, you saved me from a terrible mistake, and I... I don't know if I'm gonna be able to pay you back.
Bugün beni korkunç bir hata yapmaktan kurtardın... ve ben sana olan borcumu... nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum.
I saw you gobble those papers, Kimbulimia, and I know why you did it.
Neden yaptın, bilmiyorum.
You know you're pretty-looking and such, right?
Güzel filan olduğunun farkındasın, değil mi?
And does Chloe know that you've zagged Candy?
Peki Chloe, Candy'e doğru zak yaptığını biliyor mu? Evet.
Come on, Candy. Well, look, if you change your mind and wish to take me up on this splendid lead, then, you know, you can always text me, or I'm on Wobble now as well.
Tamam, eğer fikrini değiştirir ve bu müthiş ipucunu takip etmek istersen her zaman bana mesaj atabilirsin, hem artık Wobble bile kullanıyorum.
I want you to know, I got Lucifer's back. And yours.
Bilmeni istiyorum ki Lucifer'in arkasını kolluyor olucam.
And sure, he got it annulled right away, but, you know, that almost makes it worse.
Ve o sanki biz yokmusuz gibi davrandı... bu da isi daha kötü bir hale sokuyor.
You know, Debbie was the best head of admissions we've ever had, the heart and soul of the Starford community.
Debbie, gelmis gecmis en iyi kayıt kabül baskanıydı, Starford toplumunun kalbiydi.
My son robbed and killed Zeke, as you know.
Bildiğin üzere oğlum, Zeke'yi öldürdü ve soydu.
This isn't exactly a human injury, and since you know who, or rather what I am,
Bu tam bir insan yaralanması değil, Ve kim olduğunuzu bildiğiniz için Ya da daha ziyade benim olduğum şey,
Yes, and they know about you.
Evet, ve seni de biliyorlar.
And, you know, it's admirable quality.
Takdir edilecek bir özellik.
But, come on, you and I both know how grief comes and goes.
İkimiz de yas tutmanın nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.
One minute, some guy with a beard's sitting there, and next thing I know, there you are.
Az önce sakallı biri oturuyordu. Birden bire sen çıktın.
I got to make a phone call and let your mom know that you're okay.
Annene telefon edip iyi olduğunu söylemeliyim.
And I know that things between you two have been less than favorable since Dr. Minnick arrived, which is a decision that I made.
Dr. Minnick geldiğinden beri aranızın iyi olmadığını biliyorum. Benim kararım yüzünden.
And, uh, you know, you can just ignore that.
Görmezden gelin.
You know there's only six doctors in the world that can do this surgery, and I am one of them? Look, we have a shot... no.
Dünyada bu ameliyatı yapabilecek sadece altı doktor var ve ben onlardan biriyim.
I know you said you don't want the tumor surgery, and I know...
Ameliyat olmak istemediğini ve korktuğunu biliyorum.
I know who you are. And I'm watching you.
Kim olduğunu biliyorum ve gözüm üzerinde olacak.
And I said, "I don't know how he could have broken it playing Ping-Pong," but, you know...
Pinpon oynarken nasıl kırdığını bilmiyorum dedim.
! You and your friends know something.
Sen ve arkadaşların bir şeyler biliyor.
You know, he... he... he's dead now, and it is so clear.
Biliyorsun, o şuan ölü, ve bu yüzden görüyorum.
We don't know each other, and I walk up to you and you look good.
Birbirimizi tanımıyoruz sana doğru yürüyorum ve sen iyi görünüyorsun.
And we had a long day, it was, like, a 15-hour day, and he was, like, " I can't do this job anymore, you know?
Uzun bir gün geçirmiştik, 15 saat falan. Adam da şöyle diyordu : " Bu işi artık yapamam.
And we would be, like, "Teachers of America," we know you guys have suffered, "so we are going to pay you $ 100 million."
Ve onlara deriz ki, "Amerika'nın öğretmenleri, çok zor günler geçirdiğinizi biliyoruz bu yüzden size 100 milyon dolar vereceğiz."
And, you know, I love feminism.
Ve ben de feminizme bayılırım.
And we decided to be a little, you know... What's it called... non-conformist.
Biz de karar verdik, şey olmayalım dedik... konformist.
- I've never been to Queens, and I don't know you. I'm sorry.
Hiçbir zaman Queens'te bulunmadım ve seni tanımıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]