Another time tradutor Turco
5,034 parallel translation
Another time then.
Başka zaman o zaman.
Maybe another time.
Belki başka zamana.
Can we just do this another time?
Bunu başka bir zaman yapsak olmaz mı?
( Another time. )
- Başka sefere.
Before you do, I thought you might like to know in another time and place you'd be thanking the lord almighty Jesus Christ he was on your side.
Bunu yapmadan önce, güçlü Tanrı sayesinde sizin yanınızda olduğu için şükredeceğiniz başka bir yer ve zaman olduğunu bilmeniz gerektiğini düşündüm.
But perhaps you should save this tour for another time.
Ancak belki de bu turu başka sefere saklamalısın.
Another time, perhaps.
Başka sefere belki.
As your husband is away, I will come back another time.
Kocanız uzakta olduğuna göre başka zaman gelirim.
Another time.
Bir dahaki sefere. Bak şu işe!
Another time, okay?
Başka bir zaman, tamam mı?
Another time, Your Majesty.
Baska sefere Majesteleri.
In another time.
Baska bir zamanda. Baska bir hayatta.
- Let's do it another time.
- Bunu başka bir zaman yapalım olur mu?
Another time.
- Başka bir zaman.
And sort it out for another time. Alright?
Bunu başka bir zaman yaparız tamam mı?
We'll come back another time.
Bu eğlenceli olmuştur edilir. Biz başka bir zaman geri geleceğiz.
There's not gonna be another time. - ALISSA : You don't know that.
Olacak başka bir zaman yok olmak değil.
Maybe we can pick this up another time?
Belki bunu başka bir zaman yapabiliriz?
Another time.
Başka bir zaman.
Grandma's from another time, and she doesn't know any better.
Babaannen başka bir zamandan ve her şeyin doğrusunu bilmiyor.
Why don't we talk about my phone call with Carlos another time?
Neden Carlos'la konuşmamla ilgili başka zaman konuşmuyoruz?
That is a problem for another time.
Onu başka zaman düşünürüz.
In another time line.
Farklı bir zaman çizgisinde.
But if you combine it with a story, then it becomes, if I may say so, a powerful talisman, a doorway to another time and place.
Ama eğer o şişeyi hikaye ile birleştirirsen o zaman diğer zamana ve mekana açılan bir geçitin güçlü bir tılsımı olabilir.
Another time, perhaps.
Belki başka zaman.
Another time.
baska zaman.
Do you mind if we pick this up another time?
Buna daha sonra devam edelim mi?
Let's save the rest of this conversation for another time. Does that suit you, Kate?
Bu konuşmaya başka bir zaman devam edelim, olur mu Kate?
We can do this another time.
Başka bir zaman devam ederiz.
- We'll try another time, Totò.
Bi'dahaki sefere deneriz, Totò.
So it was just another time where you had to protect me.
Bir kez daha beni korumaya çalışıyordun.
Another one? # Time for you to set me free #
bir tane daha mı # beni özgür bırakma zamanın #
Must be a time when they actually look at one another and think, you know,
Bir noktada birbirlerine bakıp şöyle düşünmüş olmalılar :
This is the last time... we will see one another.
Bu, birbirimizi son görüşümüz olacak.
I've actually got my eye on another prize this time...
Aslına bakarsan bu sefer gözlerim başka bir ödülün peşinde...
So, one second I'd be on that train that time we got back together after our first breakup another second I was on the phone in New York.
Bir an ilk ayrılışımızdan sonra bir araya geldiğimiz zamanki trende oluyorum. Sonra New York'ta telefonda olduğum ana geçiyorum.
Your honor, at this time, we would like to call another witness.
Sayın hakim, bu defa başka bir tanığı çağırmak istiyoruz.
Our Ship of the Imagination can take us anywhere in space and time, even to the hidden microcosmos, where one kind of life can be transformed into another.
Hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere yaşamın bir türünün diğerine dönüştüğü gizli mikrokozmosa bile götürebilir.
- I've the offer of nine holes with Joe Landesman and another pair, and, well, I wanted to give him a time.
Joe Landesman'la ve iki kişiyle daha golf oynama teklifi aldım. Bunun için programımda yer açmak istiyorum.
Next time you want to reinvent the rat race, find yourself another rat.
Bir daha ki sefere yeniden bir hengâme isteyeceksin. Kendini başka bir sıçan olarak bulacaksın.
♪ I'm just another fish in the mud ♪ ♪ But I am not about to waste my time explaining ♪ ♪ As soon as I go talking, you fade ♪
â ™ ª I'm just another fish in the mud â ™ ª â ™ ª But I am not about to waste my time explaining â ™ ª â ™ ª As soon as I go talking, you fade â ™ ª
Another time.
Başka zamana artık.
I'm not interested in hearing another one of your smug stories about the time you won.
Ben kendini beğenmiş hikayelerinden başka bir işitme ilgilenmiyorum hakkında zaman kazandı.
We'll try to find another rope! There's no time.
- Başka bir halat bulmaya çalışacağız.
I got another job, big renovation this time. At least four weeks.
Başka bir iş daha aldım, büyük tamir işi en az dört hafta sürer.
I can't allow it to happen to another child, so if you know something or are hiding something, now is the time to say.
Başak çocukların başına böyle şeyler gelmesine izin veremem. Şimdi bildiğin ve sakladığın bir şeyler varsa söylemenin tam zamanı.
You can join the tank corps, another waste of time.
Tank birliklerine katılabilirsin, bir başka zaman harcama.
If you could survive the trip into a black hole, you might emerge in another place and time in our own universe, circumventing the first commandment of relativity... thou shalt not travel faster than light.
Bir kara deliğin içine seyahat edip hayatta kalabilseydiniz kendi evrenimizin başka bir yerinde ve zamanında belirebilirdiniz. Bu durumda izafiyetin ilk kuralı olan... "Işıktan hızlı hareket edemezsin" kuralını ihlal etmiş olurdunuz.
He's making time with another man's wife.
O belki başka adamların karısıyla vakit geçirmiştir.
Well, if I could just beg another minute of your time, please, sir.
Bir dakikanızı daha - isteyeceğim efendim.
Now it's time to fly to another place and breathe for as long as I can.
Şimdi başka bir şehre uçacağım ve alabildiğim kadar orada nefes alacağım.
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time flies 78
time to wake up 54
time is running out 68
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time flies 78
time to wake up 54
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times in a row 26
times a week 28
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are changing 28
times before 18
times in a row 26
times a week 28
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18