Times change tradutor Turco
317 parallel translation
Times change.
Zaman değişiyor.
That while times change and habits change and styles change one thing is constant :
O zamanlar, devir değişiyordu, alışkanlıklar, moda değişiyordu tek bir şey aynıydı :
Well, times change.
Eh, zaman değişti.
Times change, but you're a born professional.
Artık eskisi gibi değiller ama sen doğuştan profesyonelsin.
For the present perhaps, but times change, and so does the senate.
Belki şimdilik, ama gün olur her şey değişir, tabii senato da.
- Times change.
- Yaşam değişiyor.
barefoot and zombie-like. Times change.
Yalınayak, hepsi zombiye dönüşmüş.
Times change.
Zamanlar değişiyor.
How times change!
Zaman nasıl da değişiyor!
Times change, Jim.
Jim, zaman değişiyor.
Times change.
Times değişir.
Well, times change.
Zaman değişir.
Times change, sergeant, and we have to change with them.
Bu hayatın acımasız bir gerçeği. Hayat böyle.
Mm, times change.
- Zaman değişiyor. - Gittikçe iyileşmiyor.
Times change.
Zaman değişti.
- Times change.
- Zaman degisiyor.
And enough with the mineral water and the cigarettes, times change.
Ve sigara ve kaynak suyu işi artık yeter, zaman değişti.
- Times change.
- Zaman değişir.
Yes, that's as may be, but times change.
Olabilir ama zaman değişti.
How times change!
Nasıl değişir!
- Times change.
- Zaman değişiyor.
Times change... brother.
Zaman değişir kardeşim.
times change, Globus.
Zaman değişiyor, Globus.
- Times change, iungle lord.
- Zaman degisiyor, ormanin efendisi.
Times change, Auggie.
Zaman değişiyor Auggie.
You better change cabs a few times to be safe.
En iyisi birkaç defa taksi degistirin.
No matter how many times you change your clothes
Kaç tane kıyafetin olduğu önemli değil.
Not to change the subject, but there were times when his dogged dedication threatened to derail it all.
Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama o kadar çabalıyordu ki neredeyse her şey raydan çıkacaktı.
Change of bullets, 3 times.
Sırasıyla 3'er el ateş edilebilecek.
By which time he had been observed to change his seat no less than 5 times, always choosing a seat next to a female person.
Ve bu zaman süresince 5 kez yerini değiştirdiği ve her seferinde bayanların yanına oturduğu tespit edilmiştir.
And he was seen to change his seat no less than 5 times, always choosing one next to a female person.
Sinemada en az beş kez yerini değiştirdiği görülmüş. Her seferinde de bayanların yanını seçmiş.
The professor was too clever not to understand that a mere change of costume would not be enough to bring me back to our times in the flesh.
Profesör sırf bir kılık değiştirmenin beni bizzat zamanımıza döndürmeye yeterli olmayacağını anlayamayacak kadar zekiydi.
Times change.
Devir değişiyor.
You could change your mind many times in a thousand years.
Bin yıda düşüncelerin daha çok değişir.
I allowed you to change the cashier one, two, three times.
Ya sen neler yapamadın? Üç kez kasiyeri değiştirmene izin verdim.
Go see how many times it will go away... in love with another and wanting to change your life!
Göreceksin... zamanı gelecek, burnun sürtecek. Hayatını değiştirmek için, ezilmeyi göze alıyorsun.
- Times have changed. - Some things never change.
Ben de komün hayatı yaşadım.
I have to change my slip two or three times a day. And so much blood.
Gündüz birkaç kere külotumu değiştirmek zorundayım ve kan da akıyor.
No, but we will change our course a few times to avoid being followed.
Hayır, ama takip edilmemek için bir kaç kez rotamızı değiştirmek zorundayız.
We must change with the times, mustn't we?
Zamana ayak uydurmalıyız, değil mi?
One Visiting the prison three times in a week will change.. and be two times in a month starting with this month.
Bugüne kadar haftada üç defa olan mahkûm ziyaretleri ay başından itibaren ayda iki defa yapılacaktır.
We have been in this room two hours and she has made some change in that figure eight times, or once every quarter.
İki saattir buradayız. Kuklada sekiz kere değişiklik yaptı. Yani her onbeş dakikada bir.
We live in times of violent change, all ready to collapse.
Saçmasapan hapiste oturup mutlu olamam.
- If we triple the diaper we get three times the protection, but we change her one-third as often.
- Eğer üç tane bez bağlarsak 3 kat koruma alırız ama üç kerede bir sıklıkla değiştiririz.
It's also tradition that times must change.
Zamanın değişmesi gerektiği ve her zaman değişeceği de bir adettir.
Well, times are about to change.
Artık zaman değişiyor.
- Times do change, don't they?
- Zaman değişiyor, değil mi?
Every time Iris falls, I race to pick her up thinking that one of these times things are gonna change, but I... things are never gonna change.
Ne zaman Iris dusse, onu kaldirmak için kosup bir gun durumlarin degisecegini saniyorum. Ama aramizdaki durum asla degismeyecek.
"A wondrous sea change", The New York Times told us. The only wondrous sea change was that for once the United States didn't veto a Security Council Resolution against aggression.
Bizim istediğimiz, mevcut dergilerin sağlayamadığı şey ona gerçek bir aktivist bakış açısı vermek.
They change clothes three times a day.
Tek bir gün içinde neden üç kez elbise değiş -
You have to change trains four times and get out somewhere called Beershorn Halt.
Dört kere tren değiştirmek ve Beershorn Halt denen bir yerde inmen gerekiyor.
change 372
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
changed your mind 19
change of plans 315
change the subject 37
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
changed your mind 19
change of plans 315
change the subject 37
change is good 26
change it 83
changed my life 21
change your mind 62
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
times 1964
times square 22
times are tough 45
change it 83
changed my life 21
change your mind 62
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
times 1964
times square 22
times are tough 45