English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Are you cold

Are you cold tradutor Turco

943 parallel translation
Are you cold?
Üşüdün mü?
Are you cold?
Üşüyor musun?
- Are you cold, Madame?
- Üşüyor musunuz Madam?
Your hands are freezing, are you cold?
Ellerin buz gibi, üşüttün mü?
- Are you cold?
- Üşüdün mü?
- Are you cold?
- Üşüyor musun?
Are you cold?
Sen üşüyor musun?
Luisa, are you cold?
Luisa, üşüdün mü?
What is it? Are you cold?
Ne oldu, üşüdün mü?
- Are you cold, sir?
- Üşüdünüz mü efendim?
Are you cold, or do I make you nervous?
Soğuk musun yoksa seni sinirlendiriyor muyum?
Tommy, what are you doing? The food's getting cold.
- Tommy ne yapıyorsun?
You're not going out in the cold, dark night, are you?
Bu soğuk, karanlık gecede dışarı çıkamayacaksın ya?
If you are cold, take this doeskin.
Üşürseniz, şu geyik derisini alın.
- And you are probably taking a cold.
- Siz de muhtemelen soğuk almışsınız.
- Are you too cold out here?
- Burada üşümediniz mi?
You are the moon in the sky, and I am cold star near that moon
# O Ay'ın yanındaki soğuk yıldız benim #
Are you getting a cold, Oscar?
Üşüyor musun, Oscar?
Are you sure you didn't catch cold coming home?
Eve gelirken üşütmediğinden emin misin?
- You Ingleses are all cold.
- Siz İngilizler hep soğukkanlı.
- Are you getting cold feet?
- Korkuyor musun?
If you are cold, come warm up at my place.
Üşüdüyseniz, yerimde ısınabilirsiniz.
Are you often cold?
Çok sık üşür müsünüz?
What are you thinking about? ─ It's cold.
- Soğuk oldu.
It is my living, and the cold, wet, dirty streets are my home, and you're the wretch that drove me to them long ago... and that'll keep me there day and night...
Hayatım. Ve soğuk, pis sokaklar da evim. Beni tüm bunların içine iten de sen oldun.
Because once those lobsters are aboard, the contract says you gotta go, hot or cold.
Kontırata göre istakozları şehir dışına çıkarmak için soğuk ya da sıcak olmaları gerek.
YOU KNOW THE NIGHTS ARE COLD UP THERE. YOU FORGET YOUR HEAVY ARMY JACKET AND YOUR HIP BOOTS.
Orası geceleri soğuk olur ancak sen paltonu ve botlarını yanına almıyorsun.
Uh, Deborah, why are you letting all this nice, cold champagne fizz itself to death?
Deborah, niçin bu güzelim şampanyanın gazının kaçıp ölmesine izin veriyorsun?
You're cold as a blue norther. What are you so galled about? T.C.'s been away, and I sent for you, and you didn't show up.
Nasıl bu kadar soğukkanlısın, neye bu kadar incindin?
Here we all are together. As you can see, I'm cold, just like you.
İşte hepimiz aynıyız, gördüğünüz gibi ben de üşüyorum, sizler gibi.
You stand there, naked and cold, seeing yourself just the way you are.
Orada çırılçıplak, üşüyorken durduğunda, gerçekte nasıl biri olduğunu farkedersin.
( Are you putting me down on cold cement?
( Beni bu soğuk betona mı bırakacaksın?
- Are you catching cold?
- Üşütüyor musun?
It might seem unimportant to you, but your blintzes are gettin'cold. Who cares?
Nikâhtan önceki akşam pek önemsemeyebilirsin ama puf böreklerin soğuyor.
And nobody knows as well as I do... that you are human being and it was the life and the politics... that turned you in a cold person.
Aslında ne kadar merhametli olduğunu benden daha iyi bilen yoktur. Hayat ve tüm bu siyasî şartlar seni katılaştırdı.
Now, here we are. You boys drink this up before it gets cold.
İşte geldim. soğuk bastırmadan siz gençler şunu içip bitirin.
Are you sure you'd be able to use it in cold blood?
Bunu soğukkanlılıkla kullanabileceğinden emin misin?
Sing Sing, where the nights are long, cold and miserable, where the food is slop and every time you open your filthy mouths, the guards are gonna bust every bone in your stupid, crummy heads.
Sing Sing ; gecelerin uzun, soğuk ve sefil, yemeğin berbat ve pis ağzınızı her açışınızda, bekçilerin aptal olduğu ve boş kafanızdaki en ufak kemiği kırdığı yer.
You're not going to get cold feet, are you?
Çekinmiyorsun değil mi?
How fresh they are and you down deep in that cold water in the dark.
Ne kadar da taze... Sen gidip şu soğuk suyun derinliklerine dalıyorsun.
You're tense. Your pulse is beating fast and your hands are cold.
Çok gerginsin, nabzın hızlı atıyor, ellerin buz gibi...
Don't laugh at me, you are the same, hadn't catch a cold.
Gırgırı bırak!
You're hands are cold when you think of Christmas.
Noel'i düşününce ellerin yine üşümeye başladı.
On a cold night when her radiators knock, are you here?
Soğuk bir gecede radyatörleri arızalandığında, burada mıydın?
Are you cold?
Soğuktan mı?
Gamblers are so cold-blooded and greedy, you Wouldn't think they'd have paternal feelings.
Kumarbazlar ruhsuz, açgözlü insanlardır İnsan gibi yaşamasını bilmezler.
Are you feeling cold?
Üşüyor musun?
What are you doing with no coat in this cold?
Bu soğukta dışarıda ne işin var? Mont da gitmemişsin.
You should have warned me... that feathers are a very inadequate protection... for a poor raven on a cold December night.
Tüylerin bir kuzgun için soğuk bir aralık gecesinde ısınmak için yetersiz kalacağını konusunda beni uyarmalıydın.
Shingo, are you getting cold feet?
Korkuyor musun yoksa?
You became great but for me you are as cold as stone.
Büyük bir üne kavuştun, ama benim için hâlâ aynısın, soğuksun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]