Baby bird tradutor Turco
200 parallel translation
The baby bird you slipped me.
Bana verdiğin yavru kuş.
Look at that baby bird!
Yavru martıya bakın!
Cry, baby bird, and make my mother rest asleep... before she is cast away in the mountains.
Ağla, bebek kuş, ve anneni dinlendir... dağa atılmadan önce.
Well, the money was for the mama bird, not the baby bird oh, come on, man.
Para anne kuş içindi, yavru kuş için değil. Hadi ama, dostum.
Like a baby bird.
Yavru bir kus gibi.
When I was a kid, a baby bird fell out of a nest and landed on the windowsill next to my bed.
Çocukken, yavru bir kuş pencereme çarpıp yatağımın kenarına konmuştu.
This is the home of a future baby bird.
Burası gelecekteki küçük kuşun yuvası.
Salad would be perfect, little baby bird.
Salata harika olur minik kuşum.
A beautiful sight, baby bird.
Güzel bir görüntü minik kuşum.
Sanctus... sanctus baby bird.
Sanctus... sanctus minik kuşum.
Blue as a baby bird
" Mavi. Küçük bir kuş gibi kanatlanmış uçuyor.
Lisa, people these days don't wanna see a baby bird.
Lisa, bugünlerde insanlar yavru kuş görmek istemiyor.
Like he's nursing a baby bird that's fallen out of its nest!
Gören de yuvasından düşen bir kuşu eline aldığını düşünür.
And even as she asked the question, Lucille realized... that perhaps it was time to let her own baby bird fly away. - Why do I have to take him?
Ve soruyu sorduğu zaman Lucille belki de... kendi yavru kuşunun uçma zamanı geldiğini fark etti.
Listen, baby bird it's bad enough teasing a drying-out broad with your naughty bits.
Dinle minik kuş. Yaşlanmakta olan bir kadına çapkınca yaklaşıp onunla alay etmen yeterince kötü.
But the yellow part is the baby bird that s the part I wanna eat
Ama sarı bölüm ; bebek kuş. Asıl yemek istediğim bu.
Go rescue a baby bird or something.
Git yavru bir kuşu falan kurtar.
It's like I just took a baby bird out of the nest.
Bu sanki bebek kuşu yuvasından çıkarmak gibi.
What is all this silliness about a baby bird?
Bütün bu saçmalık yavru bir kuş yüzünden mi?
This isn't a baby bird.
Bu yavru bir kuş değil.
He was boiling soba noodles... and he also had these little sausages... that he'd cooked... and that he was biting little bits off... and regurgitating onto a toothpick... and feeding this... this... this bird... that had fallen out of a nest... like a little baby bird...
Japon eriştesi kaynatıyordu... ve şu küçük sosisi... yapıyordu... Küçük parçaları ısırıyor... ağzından geri çıkarıyor bir kürdana takarak... bununla yuvasından düşmüş... bir kuşu besliyordu... Küçük bir bebeğe bakar gibi...
So he was trying to revive this baby bird.
İşte bu minik kuşa hayat vermeye çalışıyordu.
And that was like the first thing I saw... was him, like, trying to revive... this poor baby bird.
Gördüğüm ilk şey... bu zavallı kuşa... hayat vermeye çalışmasıydı.
* The baby bird sleeps. *
Yavru kuşlar uyuyor...
Shh! Baby bird.
Yavru kuş!
* The baby bird sleeps. *
Yavru kuşlar uyuyor... Bütün gece boyunca...
I've always been the one to try to save the baby bird even though I know it might have rabies.
Her zaman yavru kuşa yardım etmişimdir, kuduz olsa bile.
You nursing'that thing like a baby bird.
Kuş gibi damla damla içiyorsun.
I was on my way to school when I had to wrestle a cat away from a baby bird and then I felt sorry for the cat so I had to go to the pet store to get him some food and then I saw this lost dog with a sore paw...
Okula gelirken yavru bir kuşu bir kediden kurtardım, sonra kediye acıdım ve ona yemek almak için evcil hayvan dükkanına gittim, sonra patisi yaralı kayıp bir köpek...
All right, come on. Open up, baby bird.
Hadi bakalım, aç ağzını, yavru kuş.
There's a baby bird and a father bird siting in a nest.
Bir yuvada tüneyen yavru bir kuş ve babası var.
You don't shoot a baby bird.
Sakın yavru bir kuşa ateş etme. Anladım.
Finding the sick baby bird, feeding it with an eyedropper, nursing it back to health.
ve hasta bulup getirdiğin... damla ile besleyip, iyileştirdiğin kuş.
Well, I guess the baby bird has gotto leave the nest sometime.
Sanırım yavru kuşlar da yuvalarını er ya da geç terk ederler.
The baby bird fell down.
Yavru kuş yuvasından düştü.
Sorry, I'm as deaf as a peach and as naked as a baby bird.
Pardon, küp gibi sağırım ve yeni doğmuş bir kuş gibi çıplağım.
Mama bird to baby bird, are you ready to leave the nest?
Anne kuştan yavru kuşa, yuvadan uçmaya hazır mısın?
Still belong to you. Baby bird?
İster misin yavru kuş?
It's like he's feeding a baby bird.
Aynı bebeğini besleyen kuş gibi.
Hold it like a baby bird, denise.
Çok hassastır.
Little bird that sings in the lagoon, don't wake the baby in his cradle
Küçük kuş gölde şarkı söyler Uyandırmaz beşikteki çocuğu
Hey, baby. Did you see my Dino Bird? Wha?
Hey, kız kardeş, kuşu gördün mü?
Hey, baby, do the bird with me.
Affedersin, içecekleri hazırlamam lazım.
Bird in a hand, baby doll.
Kuş elinde kaldı yani
The baby, seeing this, jumps across the apartment to the mighty bird's aid.
Bunu gören bebek, kuşa yardım için dairenin diğer tarafına atladı.
Baby and bird, still ablaze, are locked in a death grip..
Bebek ve kuş, ölümcül bir sarılma icinde kilitlenirler...
It's like this shit does not just happen. Oh, baby, they got to play "Free Bird."
bilinmeyen denizlere açılmak gibi.
That's your bird cage, baby.
- Kafes senin, bebeğim.
Baby, it's "the early bird gets the worm," not the weed.
"Erken kalkan yol alır," ot değil.
Vincent, baby, gimme a bird on a raft, keep off the grass, and pin a rose to it, will ya?
Vincent, büyük bir parça kuş ot olmasın ve bir de gül ekle, olur mu?
Baby bird )
Yavru kuş )
bird 635
birdie 98
birdy 48
birds 217
birdman 16
birdsong 24
birds chirping 129
birds of a feather 22
birds can do it we can do it 23
baby girl 496
birdie 98
birdy 48
birds 217
birdman 16
birdsong 24
birds chirping 129
birds of a feather 22
birds can do it we can do it 23
baby girl 496
baby got back 23
baby steps 95
baby face 20
baby boy 75
baby doll 91
baby crying 125
baby sister 16
baby panda 18
baby talk 17
baby bro 20
baby steps 95
baby face 20
baby boy 75
baby doll 91
baby crying 125
baby sister 16
baby panda 18
baby talk 17
baby bro 20