English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / Be there in

Be there in tradutor Turco

19,693 parallel translation
- Should be there in about 30 minutes.
- 30 dakikaya orada olmaları lazım.
I'll be there in a second.
Hemen geliyorum.
We'll be there in less than 10 minutes.
En geç 10 dakika sonra orada oluruz.
I can turn around, we can be there in... an hour and a half, tops.
U dönüşü yapıp en fazla bir buçuk saate orada olabiliriz.
- Yeah, I'll be there in a second.
- Evet, hemen geliyorum.
I'll be there in a minute just hurry up!
Bende hemen geleceğim, acele et!
'Cause there might be a girl in here or something?
Eve kız falan mı attın saklıyorsun?
Because there was an alleged murderer in your apartment last night, and you just happened to be out of town.
Çünkü dün gece evinizde cinayet girişimi oldu ama ilginçtir şehir dışındaydınız.
I'm sure there's love for me somewhere in there, but it's not like it used to be.
Eminim orada bir yerde benim için aşk var... Ama eskisi gibi değil.
You can't be in the study because my father's staying there.
Oraya gidemezsin çünkü babam o odada kalacak.
There's indication a shipment may be coming in later this week.
Bu hafta içinde bir sevkiyat gelebileceğine dair duyumlar var.
In one form or another, there's about to be a coup in Abuddin.
Öyle ya da böyle, Abuddin'de bir darbe olacaktı.
And by the time she gives her speech tomorrow night, there won't be a dry eye in Atlanta or across the rest of the country.
Ve yarın akşam konuşmasını yaparken Atlanta'da ve ülkenin geri kalanında gözyaşı dökmeyen tek bir kişi kalmayacak.
There were so many times when you weren't in the column I wanted you to be in, George.
Birçok kere istediğim sütunda yer almadın George.
There is no worse man... for my daughter to be enslaved to than the Khan.
Kizimi tutsak alabilecek en kotü adam Han'in ta kendisi.
He'd already printed them off and I figured maybe there'd be some answers in here, but what if we do go under by'88?
Zaten çıktılarını almıştı belki burda bir yerde aradığım cevaplara ulaşabilirim. Ya 1988'e kadar iflas bayrağını çekersek?
There's gotta be something in here.
Burada bir şey olmalı.
Just... when we get in there, whatever happens, try to be cool, okay?
Sadece... Oraya vardığımızda, ne olursa olsun, sakin olmaya çalış, tamam mı?
Look, Mrs. St. Patrick, there may be a way to keep Tariq enrolled at this school, but the requirements will be severe.
Bakın, Bayan St. Patrick. Tariq'in bu okulda kalması için bir yol bulabiliriz ama gereksinimleri çok katı olur.
It's just that I filled out his forms myself, and there's nothing in them that the OPM would be even remotely interested in.
Onun formlarını kendim doldurdum, ve içinde şüpheli bulunabileceği hiç bir şey yoktu.
There could be a beautiful rainbow in this room right now and you would have no idea.
Şu anda bu odada çok güzel bir gökkuşağı çıksa haberin olmaz.
Correspondence with other major metropolitan centers seems to suggest that Los Angeles, the de facto home of Retro Girl, might be in for a rougher time tonight, and there's no guarantee that the trouble will end come morning.
Diğer büyük şehirlerle yazışmalar gösteriyor ki Los Angeles, Retro Girl'ün evi, bu akşam sıkıntılı anlar yaşayabilir, ve bu belanın sabah olduğunda biteceğinin garantisi yok.
I mean, I have to be frank - I don't feel much like being intimate... with the threat of those pictures of me out there somewhere in the ether.
Dürüst olmam gerekirse o fotoğrafların hala buralarda bir yerde olduğu tehdidi varken pek içli dışlı olmak istemiyorum.
See if Burkhardt's in there. No, it would be, uh, my mother's maiden name, Kessler.
Burkhardt'lar var mı bak... yo, annemin kızlık soyismi olur, ona bak, Kessler.
If there's to be a reckoning, it's as well to have one's affairs in order!
İyi yönden bakacak olursak insanın elindekileri listelemesi güzel bir şey.
Simply give every patron their check and tell them there's been an unforeseen problem in the kitchen that cannot be resolved.
Sadece tüm müşterilere hesaplarını verin ve mutfakta çözemediğiniz beklenmedik bir sorun olduğunu söyleyin.
In 5 minutes there will be cops everywhere.
Beş dakika içerisinde burası polis kaynayacak.
Ah, Frances, there's a bottle in the study, would you be so kind?
Frances çalışma odasında bir şişe olacaktı getirebilir misin?
I am on the Board of Advisors at CRAFT, so, yes, there is a possibility that my DNA would be found on or near Eloise.
GGTAM'daki Danışmanlar Kurulundayım ve evet, Eloise'in üzerinde veya yakınlarında DNA'mın bulunması gibi bir ihtimal var.
There's gonna be hundreds of people there, and if we can slip in under cover of the party...
Orada yüzlerce insan olacak ve partiye gizlice girebilirsek...
So the answers and the names of the other people who are in the Legion of Whom, they... may be in there, somewhere.
Yani cevaplar ve Kime Ait Birliğindeki diğer kişilerin isimleri orada bir yerde olabilir.
There should be some valuable information in there somewhere.
Oralarda bir yerlerde önemli bir bilgi olmalı.
No, I don't imagine there'd be much of a need for a painting like that in this neck of the woods.
Hayır, ormanda bir boyuna ihtiyaç olduğunu dsanmıyorum.
Ada wasn't supposed to be there.
Ada'in orada olmaması lazımdı.
Yeah, well, they're gonna be looking for inconsistencies in your story, And there gonna try and trick you.
Hikâyendeki tutarsızlıklara bakıp, seni kandırmaya çalışacaklar.
There are a dozen reasons why there could be an abscess in this exact spot.
Burada apse olmasının bir düzine farklı sebebi olabilir.
There's gonna be a new development in the keen case.
Keen dosyasında yeni gelişmeler var.
Do you believe there's a force in this world that wants nothing more - than for you to be happy? - But go ahead and ask anyway.
Dünyada senin iyiliğinden başka bir şey istemeyen bir gücün olduğuna inanıyor musun?
And if there was such a force, do you think it could be manifested in a person?
- Sordun bile... Böyle bir gücün, birine verilebileceğini düşünüyor musun?
I'll be in there in two minutes, okay?
Ben iki dakikaya yetişirim.
There can only be one true queen in this realm.
Bu diyarda sadece tek bir kraliçe olabilir.
Yeah, we're gonna get you up and moving, but there's not gonna be any farm work for you in the foreseeable future.
Seni ayağa kaldıracağız ama uzun bir süre boyunca çiftlik işi yapamayacaksın.
Well, then, now that you're wounded, I'm thinking you might be able to get back in there.
Artık yaralı olduğuna göre bence şansını bir deneyebilirsin.
You think there'd be more of those in the Underworld.
İnsan, Yeraltı Dünyası'nda daha çok sıcak iz bulacağını düşünür.
Well, look... Anything goes wrong, you know I'll be there for her.
Ameliyatta ters giden bir şey olursa Alex'in yanında olacağımı biliyorsun.
And tell the Queen I'll be there first thing in the morning.
Kraliçe'ye de yarın sabah erkenden geleceğimi söyle.
You should have cardio there, too, so bring in Riggs just to be safe.
Ne olur ne olmaz diye, ameliyata kardiyodan Riggs'i de çağırmalısın.
Uh, yeah, you know, go back there and help and I'll be back there in a little bit. Hey!
Sen git onlara yardım et bende birazdan geliyorum.
There seemed to be a little miscommunication about what room you were in, but that's all been straightened out.
Görünen o ki hangi odada olduğunla ilgili bir yanlış anlaşılma olmuş,... ama şimdi sıkıntı çözüldü.
Lesley and Trevor will be in heaven soon, and they'll be happier there.
Lesley ve Trevor yakında cennette olacak ve orada daha mutlu olacaklar.
Mike, I promise you, I will be there for Rachel every step of the way.
Mike, sana söz veriyorum bu durumun her aşamasında Rachel'in yanında olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]