But to what end tradutor Turco
235 parallel translation
Of course! But to what end, please?
Yargılara ihtiyacımız var!
But to what end, sir?
Peki nereye kadar efendim?
But to what end are you working, my dear Henry?
Bahsettiğin sonuç nedir sevgili Henry?
Yes, you can. But to what end?
Evet, öldürebilirsin ama sonra ne olacak?
That had saved my life : But to what end?
Bu hayatımı kurtardı ama ne için?
But to what end?
Ama nereye doğru?
But to what end?
Ama nereye kadar?
- Yes, but to what end?
- Evet ama sonunda ne olacak?
Unexpected, well-planned, brilliantly executed. But to what end?
Beklenmeden, iyi planlanmış çok iyi uygulanmış ama sonucu başarılı olamamış bir plan.
[G.B.] So sorry to interrup t such a scintillating conversation, but what we want to know more than anything right now is how to end this attack and stop him, not who he is or where he comes from.
Böylesine canlı bir sohbeti böldüğüm için üzgünüm ama şu anda her şeyden çok bilmek istediğimiz, bu saldırıyı ve onu nasıl durduracağımız. Kim olduğu ya da nereden geldiği değil!
But you see, I don't know what the end is going to be.
Sonunun nasıl olacağını bilmiyorum.
What's left for us to do? Another day has come to an end. Nothing to do but go home, as usual.
Bugün de sona erdi ve her akşam olduğu gibi eve dönüyoruz.
That's what the elephant thought too, but in the end, he learned to play the piano.
Fil de en başta böyle düşünüyordu ama en sonunda piyano çalmasını öğrendi.
It's all very well going to Platform One in Justicia and the Glass Pyramid, but what if we end up in Brazil? I might need it.
Justica'daki Platform 1'e ve San Kloon'daki Cam Piramit'e gitmek çok güzel.
I can feel what they're doing to my arm, but I can't feel the end of my arm at all.
Koluma yaptıkları şeyi hissedebiliyorum ama kolumu hiç hissedemiyorum.
But what they have done, though, is to go underwater in a craft that can stay submerged for hours on end.
Ama saatlerce su altında kalabilen bir araçla deniz altına indiler.
But always in the end, almost always, they revert to what they once were.
Aman en sonunda, hemen her zaman bir zamanlar oldukları şeye dönüşüyorlar.
I took great pains, but in the end he had to admit he didn't have what it takes.
İnan bana Zora, elimden geleni yaptım, ama en sonunda... gerekeni yapmadığını kabul etmek zorunda kaldı.
I don't expect it to explain all that much, but what's a story anyway, except one of those connect the dots drawings that in the end forms a picture of something.
Size çok şey açıklayacağını sanmıyorum... "... ama hikâye dediğiniz nedir ki zaten? Olsa olsa, şu noktalarını birleştirince... "
But... in the end... I wonder what's going to happen?
Ama... sonunda... ne olacak merak ediyorum.
But first the two leaders will take what amounts to a symbolic journey... to herald the end of the era of the nuclear threat.
Ama önce nükleer tehlikenin sona erdiğini ilan etmek için iki lider sembolik bir seyahate çıkacak.
Well, I'd love to stay here and chat, but I'm right at the end and I gotta find out what happens.
Kalıp sohbet etmek istedim ama sona az kaldı. Neler olacağını öğrenmeliyim.
- But, Your Honor and what remains of your reputation, I think you ought to end this thing as quickly and as quietly as possible.
- Ama Sayın Hakim..... ve namını korumak için, bu işi en kısa zamanda, sessizce halletmelisin.
I'm telling you, it won't be a fit but a calm decision, if I can... to put an end to what's unbearable for me and all of us
Sana söylüyorum eğer bana ve bize olan dayanılmaz.. şeylere bir son verebilseydim, nöbetlerim değil sakin kararlarım olurdu.
- To what end? He would make but a sport of it and torment the poor lady worse.
Bunu alay konusu yapıp genç hanımı daha da üzerdi.
But I don't want to end up wondering what might have happened.
Ama neler olurdu diye merak ederek de hayatımı geçiremem.
You try to anticipate, set a strategy for all the possibilities, but in the end it comes down to throwing one pitch after another and seeing what happens.
Tüm olasılıklar için bir dizi strateji belirlemeye çalışırsınız ama sonunda her şey, peş peşe atışlar yapıp ne olacağını görmeye dayanır.
Now, having a knowledge of what it is may not save our lives, but I'm bloody sure that a lack of it's gonna put an end to us, and soon.
Şimdi, gelenin ne olduğu hakkında bir bilgi hayatımızı kurtarmayabilir, ama kesinlikle eminim ki, yokluğu kısa zamanda sonumuzu getirecektir.
I care not what you and that greasy capon have cooked up, but put an end to this impudence against me.
Senin ve o aşağılık domuzun neler çevirdiği umurumda bile değil. Ama bana karşı olan bu başkaldırıya son verin.
But in the end... all that matters is how we feel and what we do about it because either way we're the ones who have to live with the consequences.
Ama sonunda önemli olan tek şey hissettiklerimiz ve bu konuda ne yapacağımız çünkü neticede sonuçlarına katlanacak olan biziz.
But what's important is that your relationship with Susan doesn't have to end.
Ama burada önemli olan senin Susan'la olan beraberliğinin bitmeyecek olması.
BUT I DIDN'T WANT TO END UP IN SOME BORING JOB, LIKE AN ACCOUNTANT OR A BOOKKEEPER. SO, WHAT DO YOU DO?
Matematikle aram hep iyi olmuştur ama bunu saymanlık, muhasebecilik gibi sıkıcı işlerde kullanmak istemedim.
But what a glorious end to your final crossing... if we were to get into New York on Tuesday night and surprise them all.
Ama New York'a salı gecesi varıp hepsini şaşırtırsak... okyanustaki bu son yolculuğunuz muhteşem bir şekilde sona erer.
But I don't see what that's got to do with the butchery here in the East End.
Bunun East End'deki cinayetlerle ne ilgisi var anlamadım.
That's what all you great warriors say. But you always have to end up with the most beautiful women, don't you?
Siz bütün büyük savaşçıların söylediği şey bu, ama sonunda her zaman en güzel kadınlarla birlikte olmalısınız, değil mi?
What you're saying is that this isn't just a case of resting until I'm better, but that my condition will continue to deteriorate until the end of my life.
Durumumun, "istirahat et, iyileş" vakası olmadığını, aksine, giderek kötüleşeceğini söylüyorsunuz. Ta ki hayatımın sonuna dek.
So do I. But she has to accept what'll happen to her not end up fighting some edict that gets handed down.
Ben de. Ama başına gelecekleri kabul etmeli... ... eline tutuşturulan bir emirle mücadele etmemeli.
Yeah, we actually might be willing to consider buying this car, but first I think we're gonna need to see a little flexibility on your end, you know what I mean?
Bu arabayı almayı düşünüyor olabiliriz ama önce sizin verebileceğiniz en düşük fiyatı görmemiz gerekiyor. Ne demek istediğimi anladınız mı?
But then... When high school at an end, what's that? What is that when it gets to the end?
Ama sonra... okul bittiğinde.
I was on the track to maybe one day end up here... destined to make the kind of changes in this country... that only great men, given the right time and place, can make... and I have none of that now, but that's okay... because I did what was in my heart. "
Belki bu yolculuk bir gün burada bitecek... ve bu ülkenin kaderini değiştirecek olan birisi var... bunu doğru zamanda ve doğru yerde olan birsi yapabilir... ve ben, bunların hiçbirine sahip değilim. Ama, sorun değil.... çünkü ben içimden geleni yaptım.
But in the end, you're gonna see clear to who and what you are and what you're here to do.
Fakat sonunda, kime ve kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini açıkça göreceksin.
This isn't gonna end well for either of us but I'm ready to live with what I have to do.
Bu ikimiz için de iyi bitmeyecek... ama, ben, yapmak zorunda olduğum şeyle yaşamaya hazırım.
Granted, the Kodiaks were strong, healthy, attractive - and such imaginative hairstyles - but in the end, what good did it to you?
Kodiakların güçlü, sağlıklı ve çekici olduğunu kabul ediyorum. Ayrıca çok yaratıcı saç şekilleri vardı ama sonunda sana ne yararı oldu?
You do what you gotta do, but if you askin'my advice on how to end it all, put your head in the oven or go the sleeping'pill route. Maybe I'm not making myself clear.
Doğru kişiyi bulmak için çok uzun zamandır bekliyordum.
You do what you gotta do, but if you askin'my advice on how to end it all, put your head in the oven or go the sleeping'pill route.
Yapman gerekeni yapmalısın fakat benim önerimi sorarsan, kafanı fırına koy ya da uyku ilacı al.
But the thing is... we just kept telling ourselves that no matter what... as long as we did our jobs, it'd all be worth it... because hey, the war would end, we could go home... and be free to walk down any street in America... with our heads held high as men.
İşimizi yapabilmek için... her şeye katlanmamız gerektiği gerçeğini... kendi kendimize telkin ediyoruz. çünkü bir süre sonra savaş bitecek, ülkemize dönebileceğiz... ve Amerika'nın herhangi bir caddesinde... başımız dik, adam gibi dolaşabileceğiz.
And it wasn't just city tap water. The mineral profile fit a high-end bottled water but what was really weird is that it contained a strain of bacteria that I, so far, haven't been able to culture.
İçerdiği mineraller yüksek nitelikli şişe sularına uygun, ama garip olan şu ki... laboratuvarda üretmeyi başaramadığım bir tür bakteri içeriyor.
I would never make this an official request, but I also know that what you want more than anything is to destroy SD-6 and bring an end to The Alliance.
Bunu resmen isteyemem. Ama SD-6'yı ve Müttefikler'i ortadan kaldırmayı, her şeyden çok istediğini biliyorum.
But if she can help us bring an end to SD-6, then what I think is irrelevant.
Ama SD-6'yı yıkmamıza yardım edecekse, ne düşündüğümün önemi yok.
I don't really know what the mission is, but the only worthwhile thing in life is to ride it to the end, try to find out the meaning of it all.
Görevin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama hayatta tek değerli şey bir şeyin sonuna kadar gitmek onun anlamını bulmaya çalışmak.
What, by Ares, did we look forward to but to be discarded in the end, like Cleitus?
Ama Aries adına! Önümüze mi bakmalıydık, yoksa savaşçılar gibi, sonunda ıskartaya mı çıkmalıydık Cleitus gibi?
but today 329
but to you 23
but tomorrow 92
but to be honest 96
but to me 124
but to no avail 30
but tonight 202
but to do so 26
but together 52
but to 17
but to you 23
but tomorrow 92
but to be honest 96
but to me 124
but to no avail 30
but tonight 202
but to do so 26
but together 52
but to 17
but to be fair 33
but to do that 43
but to keep them all together 37
but to tell you the truth 23
to what end 167
but that's not you 16
but thank you 574
but tell me 152
but that's beside the point 34
but that's okay 199
but to do that 43
but to keep them all together 37
but to tell you the truth 23
to what end 167
but that's not you 16
but thank you 574
but tell me 152
but that's beside the point 34
but that's okay 199
but that's not why i'm here 50
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's not me 25
but that's the way it is 43
but that's not all 68
but that's not the point 136
but that's it 276
but that's the thing 39
but that's not the problem 16
but that's not true 78
but that's normal 26
but that's not me 25
but that's the way it is 43
but that's not all 68
but that's not the point 136
but that's it 276
but that's the thing 39