But thank you tradutor Turco
5,442 parallel translation
Didn't know you did that, but thank you for the apology.
Bunu bilmiyordum ama özür için teşekkürler.
First of all, I don't want to be involved, but thank you, Courtroom Brown.
Birincisi, ben karışmak istemiyorum ama teşekkürler Mahkeme Salonu Kahverengisi.
Bernie : I-I just send'em as an attachment, but-but thank you.
Onları aksesuar olarak göndermiştim ama teşekkür ederim.
No, but thank you.
Hayır ama teşekkür ederim.
But thank you.
Ama yine de teşekkür ederim.
- Not really, but thank you.
- Pek sayılmaz, ama teşekkürler.
Oh, I'm not up for seeing my sister naked, but thank you, though.
Kız kardeşimi çıplak görmek istemiyorum ama fikir için sağol.
I don't know if it will work with Lord Julien, but thank you.
Lord Julien'la evlenir miyim bilemiyorum ama teşekkür ederim.
Uh, so we're gonna make a firm pass on that one, but thank you for the offer.
Bu yüzden önce bunun güvenliğini sağlayacağız ama teklifin için teşekkür ederiz.
No, but thank you.
Gerek yok ama teşekkür ederim.
Actually, it's none of that, but thank you for reducing my feelings down to a psychological cliché.
Aslında bunların hiçbirisi değil... ama hissettiklerimi psikolojik bir vak'aya indirgediğin için sağol.
But thank you for not believing what they're saying.
Fakat söylenen şeylere inanmadığın için teşekkürler.
I can't think of anything less likely to curb the current crime spree than decrease the number of bullets in here, but thank you... 40 years ago, I came to this country... defeated.
Şu anki seri suçların önüne geçilmesi için buradaki kurşun sayısını düşürecek daha düşük bir ihtimal düşünemiyorum. Ama teşekkür ederin. 40 yıl önce bu şehre yenilmiş bir şekilde geldim.
I won't go that far, but thank you. ♪ Men. ♪ Walden.
Ben o kadar ileri gitmeyeceğim ama teşekkür ederim.
Oh, thank you, but I'm sorry, I don't have time.
Oh, teşekkür ederim, ama özür dilerim, zamanım yok.
I did and I thank you, but right now I'm more concerned with the dinner you're preparing for tonight.
Aldım teşekkür ederim ama şu anda daha çok bu akşam için hazırladığın yemek için endişeliyim.
- I KNOW YOU'RE LYING, BUT... THANK YOU.
Yalan söylediğini biliyorum, ama teşekkürler!
Thank you, but give us a moment.
- Sağ olun ama biraz müsaade edin.
This is all really fascinating. Thank you for showing me. But I...
Gösterdiğiniz için teşekkür ederim ama gitmek zorundayım.
Thank you, Andrew, but fun or not, playing music is something I like to keep private, along with my family, my conversations, and my whereabouts at all times.
- Sağ ol, Andrew, ama eğlenceli olsun olmasın müzik yapmak bana özel kalsın istediğim bir şey tıpkı ailem, konuşmalarım ve herhangi bir zamandaki konum bilgim gibi.
So thank you, and I love you, but, no, thank you, and I hate you.
O yüzden ; sağ ol, seni seviyorum ama kalsın ve senden nefret ediyorum.
Thank you, Toshi, but I must go alone.
Ama sen tam bir hanım evladısın. Sağol Toshi, ama oraya yalnız gitmeliyim.
Thank you but we could have done it even quicker if Section 9 would adjust its comms standards to ours.
İletişim standartlarınızı bize göre ayarlasanız çok daha kolay hallederdik bu işi.
Thank you, but I don't think another drink is gonna help.
Sağ ol. Ama başka bir içkinin bir faydasının olacağını sanmıyorum.
Thank you very much, but that's not really the point.
Çok teşekkürler ama aslında mevzu bu değil.
Thank you for covering, Russell, but I've got it from here.
Yokluğumu aratmadığınız için teşekkürler ama artık buradayım.
But, ah, I don't think you're gonna want to thank me.
Ama bana teşekkür edeceğini pek sanmıyorum. - Neden?
Oh, thank you, but maybe I should cancel.
Sağ ol ama iptal etsem daha iyi olabilir.
I appreciate you helping, but I'll give you my official thank you tonight.
Yardım ettiğin için minnettarım ama resmi teşekkürümü bu gece vereceğim.
Thank you for noticing, but... - What I meant was... - No peppers!
Fark ettiğin için sağ ol, ama Demek istediğim, biber olmamasıydı.
But most of all, thank you to you.
Ama hepsinden de çok sana teşekkür ederim.
Dear fellow, I speak for all of us when I say thank you for opening our cells, but your problem is just that.
Sevgili dostum, hepimizin adına hücrelerimizin kapılarını açtığın için teşekkür ediyorum lakin senin sorunun da bu.
Thank you for all your support, but Rachel isn't giving herself enough credit.
Desteğiniz için teşekkürler. Ama Rachel kendi çabasını atladı.
It's lousy, but it's warm. Thank you.
- Tadı kötüdür ama en azından sıcak.
But thank you for what you've done for Lola.
Ama Lola için sana teşekkür ederim.
No, thank you, but perhaps our medical student would.
- Hayır, teşekkürler. Tıp öğrencimiz yardım etmek isteyebilir.
Uh, thank you all the same, but I think I'll be fine.
Teşekkür ederim ama sorun olacağını sanmıyorum.
And, uh, no, I can't take the job. Thank you for the offer, but... no.
Teklifin için sağol ama hayır.
Tell Kael Pepper thank you, but no thank you.
Kael Pepper'a teşekkür ettiğimizi söyle ama sana teşekkür yok.
A charming idea and I thank you all for your imagination and effort, but I do not feel well this evening and must retire early.
Çekici bir fikir ve hayal gücünüz ve çabanız için hepinize teşekkür ederim ama bu akşam kendimi iyi hissetmiyorum ve erken uyuyacağım.
Thank you, but, uh, something tells me you're not here to pat me on the back.
Teşekkür ederim ama buraya sırtımı sıvazlamaya gelmedin gibime geliyor.
I know you just love to give a young black man like myself one of your sperm-killer sodas. But no thank you, ma'am.
Benim gibi genç bir siyahiye o sperm katili gazozları vermeye bayılıyorsunuz ama almayayım efendim.
Look, I know you're all off duty, and you just wanna relax after a very hard night, but, um... Hey, guys. I just wanna say thank you.
Bakın, şuan görev dışında olduğunuzu biliyorum, sadece yoğun gecenin ardından rahatlamak istiyorum ama önce teşekkür etmek istiyorum.
And thank you for offering to help, but I'm used to handling things on my own.
Ve yardım teklifin için teşekkür ederim ama bu tarz durumları kendi başıma halletmeyi öğrendim.
Thank you. But you understand that if somebody took my badge...
Ama biri kartımı aldı diyorsanız...
Thank you. But... we're staying put.
Teşekkürler ama biz kalıyoruz.
"Thank you, but..." You always do that.
Hep böyle yapıyorsun.
There is no "but" after a "thank you."
"Teşekkür ederim" den sonra "ama" gelmez.
Oh, thank you, but it makes me uncomfortable when people tell me things I already know about myself.
Teşekkür ederim ama kendimle ilgili zaten bildiğim şeyleri insanların bana anlatması beni rahatsız ediyor.
- Thank you. It was earlier than we thought, but my mom always says that if you wait for the perfect time to have a baby, then you'll just die... childless.
Konuşmak için erken olabilir ama annem her zaman bebek sahibi olmak için mükemmel anı beklerseniz çocuğunuz olmadan ölürsünüz der.
You should thank me and try to help but instead, you're sitting there spouting rubbish!
Teşekkür edip yardım etmeye çalışmalısın ama onun yerine, orada oturmuş saçmalıyorsun!
but thank you so much 19
but thank you very much 17
but thanks anyway 40
but thanks 292
but thanks for asking 31
but thanks to you 39
but thanks for the offer 16
but thankfully 22
thank you 126302
thank you very much 5591
but thank you very much 17
but thanks anyway 40
but thanks 292
but thanks for asking 31
but thanks to you 39
but thanks for the offer 16
but thankfully 22
thank you 126302
thank you very much 5591
thank you for your attention 27
thank you for your concern 101
thank you for understanding 58
thank you so much 3846
thank you for your support 46
thank you for your service 99
thank you for having me 75
thank you for everything 270
thank you for your time 538
thank you for your patience 67
thank you for your concern 101
thank you for understanding 58
thank you so much 3846
thank you for your support 46
thank you for your service 99
thank you for having me 75
thank you for everything 270
thank you for your time 538
thank you for your patience 67