By that time tradutor Turco
2,424 parallel translation
By that time, I'll know if this will work.
O zamana kadar, işe yaradı mı öğrenmiş oluruz.
By that time, was already on the spot.
O sırada yanlarına varmıştım.
♪ for you. ♪ Now that we've got their attention, it's time to hit them where they sit by bending the West Side pipeway to return all sewage to the surface.
Artık dikkatlerini çektiğimize göre West Side lağım kanalını bükerek bütün atıkları yüzeye gönderip hepsine günlerini gösterebiliriz.
I'm... I'm struck by the fact that you went out and that you had sex for the first time in two years when you were confronted by the very real image of your sister being sick... very sick.
Ben şu gerçeği anlamaya çalışıyorum dışarı çıkıyorsun ve iki yıldır ilk defa seks yapıyorsun ve bu da kız kardeşinin çok hasta olduğuna dair bir bilgiyle yüzleştiğin ana denk geliyor.
By the time I'm done with you, you're gonna wish that bullet killed you!
Seninle işim bittiği vakit ; o kurşunun, seni öldürmüş olmasını dileyeceksin.
By the time anybody got cleared for surveillance or a raid... that weapon would be long gone.
Gözetleme ve baskın yapılana kadar o silah çoktan gitmiş olur.
Now we can root around inside that brain of his. And by this time Friday, we'll have everything we need.
Şimdi onun kafasının içindekilere yönelebiliriz, ve bu sefer Cuma gününe kadar, istediğimiz herşeyi almış olacağız.
We have to get back in time for that launch. - We earned the right to pick on Greendale every day by going there. - Why?
Fırlatmaya yetişmeliyiz.
No, it's just--it's- - it's the only time of the day that I get to be by myself.
- Hayır, hayır, sadece günün kendime ayırdığım tek zamanı. Yanlış anlama.
Hopefully, by the time we talk to Dom's parents, it will be to tell them that he's been found safe and sound.
İnşallah ailesiyle konuşana kadar Dom'u sağ salim bulduğumuzu söyleyebiliriz.
Well, uh, e -, uh, certainly by that time, it was clear that that earlier credit ratings were inaccurate, because they had been downgraded substantially.
O sıralarda daha önceki derece değerlendirmelerinin doğru olmadığı belli olmuştu.
I think it is time to make people aware of Melissa's disappearance, to make people aware that all is not right with AgroUnited, and that, in fact, people may be putting their lives in peril by eating their food.
Sanırım Melissa'nın kayboluşuyla ilgili insanları uyandırmanın vakti geldi. AgroUnited'da insan haklarının olmayışını hatta onların ürünlerini yerken insanlarını hayatlarını ortaya koyduklarını bilsinler.
Crick didn't feel in that period of roughly 600 million years, from the formation of the planet down to the time when the planet could first support life, there was enough time for DNA to evolve by accident.
Crick dünyanın oluşumundan, üzerinde yaşamın var olmasına değin geçen kabaca 600 milyon yıl gibi bir sürenin DNA nın şans eseri evrilmiş olması için yeterli olmadığı görüşündeydi.
I am saying that it is time for you to take off the'70s goggles and see that the world, the entire world, has passed those guys by.
Diyorum ki... 70'li yılların gözlüklerini çıkarıp dünyanın, tüm dünyanın o adamlara aldırmadan döndüğünü görmenin zamanı geldi.
Listen, Hugo One, I was thinking, you know, while we're waiting for me to take the big sleep, that you and I- - I don't know--we could pass the time maybe by playing a game.
Dinle Hugo, düşünüyordum da hazır benim ebedi uykuya girmemi beklerken neden seninle bir oyun oynayarak vakit geçirmiyoruz.
By taking this class, we've made an offer to you that you've accepted based on our facility of intelligence, hence setting the value at a standard worth your time and our money.
Bu dersi alarak size bir teklif yapmış olduk. Siz de bunu zekamıza fikirlerimize, kişisel değerlerimize vakit ve para durumumuza dayanarak kabul ettiniz.
Next time I saw him, 'I could tell by the look on his face that he knew.'
Onu bir daha gördüğümde,... yüzündeki ifadeden bildiğini anladım.
It's also important to realize that at this time, much of Europe was occupied by Neanderthals.
Bu zamanda Avrupa'nın büyük bölümünün Neanderthaller'in elinde olduğunu kavramak önmli.
People lived here about 30,000, 40,000 years back in time, and in that time, it was very cold here, because the Alp Mountains were covered by a glacier about 2,500 meters thick.
İnsanlar burada 30 – 40,000 yıl öncesinde yaşamışlardı. O zamanlar, burası çok soğuktu, çünkü Alpler 2500 metre kalınlığında, buzullarla kaplıydı.
For the first time, such diverse things as heating coals, warming water, production of steam, even the spinning of windmills could all be united by a single concept - that of energy.
İlk kez kömür yakmak, su ısıtmak buhar üretmek hatta yel değirmenlerini döndürmek gibi farklı gözüken şeyler tek bir kavram altında, enerji kavramında bir araya geliyordu.
From now on, the essence of life would be sought by looking deeper and deeper into the body, breaking it down into its component parts, an approach that would in time lead to major advances in medicine and in surgery.
Artık hayatın özü, vücudun giderek daha derinliklerine bakılması ve parçalarına ayrılması suretiyle aranacaktı. Bu yaklaşım sayesinde zaman içerisinde tıp ve cerrahi alanında büyük gelişmeler yaşanacaktı.
And so by understanding how fast the galaxy clusters form and clump together, that tells us about dark matter but also about how much dark energy was pushing it apart at the same time.
Yani galaksi kümelerinin hangi hızda oluşumu ve birlikte kümelenmelerini anlamak, bize karanlık maddeyi, aynı zamanda da karanlık enerjinin ne kadar güç kullandığını gösterir.
Instead, what we have found by careful searches is that not only is there a record from this time period, but the record reveals to us an eminently habitable world.
Bunun yerine, dikkatli araştırmacılar olarak, bu zaman döneminden bulduğumuz sadece bir kayıt değildi. fakat kayıt bize gösteriyor ki burası tamamıyla yaşanabilir bir dünyaydı.
And what that means is that my departure and my arrival are separated by more distance in space than distance in time.
Bunun anlamı, benim kalkışım ve varışım zamanda uzaydakinden daha fazla uzaklığa bölünmüş.
On the other side, I will also say that time is certainly a very poorly understood concept in physics by physicists today, and one can certainly expect that in the future we'll have a much better and deeper understanding of time and possibly a very different one from the one we have today.
Öte yandan şunu söyleyebilirim ki günümüz fiziğinde zamanın algılanması kesinlikle çok düşük bir konseptte, umabiliriz ki gelecekte daha iyi ve daha derin bir zaman algısına sahip olacağız ve aynı zamanda bugün sahip olduğumuz ihtimallerden daha farklı ihtimallere.
The scientific visionary Albert Einstein saw space and time as a flexible material that could be distorted by gravity.
Bilimsel görüşIü Albert Einstein uzay ve zamanın esnek bir yapının yerçekimi tarafından eğrilebileceğini belirtmiştir.
But at the time, it was felt by some of the recruitment panel that you were overly self-interested and potentially arrogant. Ouch.
Fakat o zaman bir kısım personel alımı panosuna göre fazlaca menfaatçi ve küstahlık potansiyeli olan biriydiniz.
By the time it's cut and distributed, that's like 150 keys.
Kesilip dağıtılana kadar 150 paket olur.
By this time tomorrow, every single woman in The Gates is gonna know that I was out with you.
Yarına kadar, Gates'deki tüm kadınlar seninle dışarıya çıktığımı öğrenecektir.
So the first time we met, that obviously wasn't by accident, huh?
Bir anne böyle şeyleri bilir. Yani o ilk tanışmamız belli ki kazara değildi, değil mi?
By the time I found that out... It was too late.
Bunu öğrendiğimde çok geçti.
So all that time I was laid up, Janet never came by the hospital, huh?
O kadar yattım ama Janet hastaneye gelmedi mi?
I mean, by the time you park, get the shuttle, All that running...
Demek istediğim, park edip uçağa yetişene kadar iş işten geçmiş olur.
Every time a potential buyer drives by, they take one look at that eyesore, and they run the other way.
ne zaman potansiyel bi alıcı gelse bi bakıyor gözüne bu batıyor arkasına bakmadan gidiyor.
Look, I just came to let you know that all my stuff will be out of the flat by tea-time.
Bak buraya sadece çay saati ile ilgili alacağım şeylerden bahsetmeye geldim.
But by the time he finds that out, they're already getting it on.
Ancak bunu keşfettiğinde çok geç olur.
For more impatient voyagers, there may be an instantaneous version by way of a shortcut through space called a wormhole that could also become a corridor through time.
Daha sabırsız yolcular için belki de uzayda anlık bir kestirme yol, bir solucan deliği de zaman içinde bir koridor gibi iş görebilir.
Which means that she'll be long gone By the time my first guest arrives.
Yani ilk misafir gelene kadar o çoktan uyumuş olur.
I know a lot of us have been feeling under the weather lately, it's that time of year and according to a study done by the University of Arizona, they discovered that your keyboards have hundreds of time more bacteria
Birçoğunuzun yılın bu zamanı keyifsiz olduğunu biliyorum. Arizona Üniversitesi'nce yapılan bir araştırmaya göre klavyenizde bulunan 2,5 cm2'lik alandaki bakteri miktarı klozettekine oranla 100 kat fazla.
You thought you wouldn't get caught because you thought that you'd be cured and back home by the time we spoke to the other hospital.
Yakalanmayacağını çünkü biz diğer hastaneyle konuşana kadar iyileşip eve döneceğini sandın.
I mean, just by way of random example, uh, a few weeks ago, you forgot to return that mamma Mia! DVD. By the time we found it in the couch cushions, we owned it.
birkaç hafta önce Mamma Mia'nın DVD'sini iade etmeyi unutmuştun daha sonra kanepede bulumuştuk ve 80 dolara almak zorunda kalmıştık.
I'm going to stop by and say hi to all the girls that I've ever slept with the whole time I've been here.
Burada olduğum süre boyunca yattığım tüm kızlara uğrayıp selam vereceğim.
And he can think back to that beautiful moment the next time that he's tting killed by a wizard online?
Anlıyorum. internette oyun oynarken bir büyücü tarafından öldürüldüğünde bu anları düşünebilir.
Being taught by you, Yeah, I already consider that time wasted.
Senden ders alacağıma evet, o vaktin boşa gittiğini çoktan düşündüm.
By that time I had the kids. Things were good.
O zamana kadar çocukları yanıma almıştım.
I stepped on that monkey's tail one time, by accident, and he did this!
Bir keresinde, yanlışlıkla o maymunun kuyruğuna bastım ve o da bunu yaptı!
BARA : What happens is, is that any time you have energy generated at all, especially from a higher plane, a higher dimension, it's going to come out by spin.
Olan şudur ki ne zaman bir enerji üretseniz ve de özellikle de başka bir düzeyden, farklı bir boyuttan ; bu enerji dönerek gelecektir.
That way by the time he tells you to spill your guts,
Bu iyi bir fikir, doktor. Bu şekilde, size bağırsaklarınızı dökeceğini söyleyinceye kadar Ming-Tai ölmüş olacak.
You know, that Goldilocks'd sure save us a lot of time by complaining less about the temperature of the porridge, and just eating the damn stuff.
Goldilocks yulaf lapasının sıcaklığı hakkında mızmızlanmayıp, yeseydi bize daha çok zaman kazandırırdı.
But it took so long, that by the time he got To the delivery room, you were halfway out, so your dad ran in, Took one look, and boom!
... ama o kadar uzun sürmüştü ki, bu sırada baban doğumhaneye gelmişti, sen yolu yarılamıştın derken baban içeri koştu ve bir baktı.
And at the time that these rocks were laid down, Africa, where we are now, and where these are found, was down by the South Pole.
Şu anda üzerinde olduğumuz ve bu türün bulunduğu kayalıkların dipte yattığı zamanın Afrika'sı Güney Kutbuna yakındı.
by that 36
by that logic 19
that time 73
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
by that logic 19
that time 73
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
times are tough 45
time's up 595
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times before 18
times a day 121
time's up 595
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times before 18
times a day 121