Count me in tradutor Turco
529 parallel translation
Count me in.
Beni de say.
Count me in
Bana da yer açın.
If it's gonna be like you say, you can count me in.
Dediğiniz gibi olacaksa tamam.
Count me in too!
Ben de varım!
For once, everybody agrees! Count me in too!
Hepimiz seninleyiz!
Count me in too.
Ben varım.
- I'm with you. - Count me in.
- Seninleyim - beni de hesaba kat.
- Count me in.
- Ben varım.
- Count me in, captain.
Gönüllüler? - Ben Kaptan.
Count me in for 50 %.
Yarı yarıya böl.
Count me in.
Bu işe varım.
If you're discussing some new scheme for making money, count me in.
Eğer para kazanmak için yeni yollar arıyorsan, beni de hesaba kat.
Count me in.
- Bu işte ben de varım!
- Count me in.
- Beni de sayın.
- Count me in.
- Varım.
Count me in from 2 o'clock.
2'den sonra beni de hesaba katın.
Maybe you're trying to prove that, but don't count me in on it.
Belki sen bunu kanıtlamaya çalışıyor olabilirsin ama beni sayma.
- If you need an extra gun, count me in.
- Eğer silahşöre ihitiyacın olursa, söyle yeter.
Count me in, girls.
Beni de sayın kızlar.
You can count me in.
beni dahil edebilirsin.
Count me in.
Beni hesaba katın.
- Count me in, sir.
- Beni de dahil edin efendim.
Count me in.
Bana da.
Count me in.
Ben varım.
- Count me in.
- Beni de bu işte sayın.
Count me in.
Ben varım!
Count me in.
Ben de varım.
- General, count me in.
- Ben de varım general.
Don't count me in.
Beni hesaba katma.
Don't count me in.
Beni saymayın.
- lf none of you mind, count me in.
- Kimse sorun etmez ben de gelirim.
- I guess so. Count me in.
Laura Boyd gibi?
You can count me in.
- Tamam. Ben de varım.
Mrs. Hudson, suppose we look out and count the gentlemen in disguise... who are waiting for me?
Bayan Hudson, sanırım dışarıya bir göz atıp, kılık değiştirerek beni bekleyen beyefendileri saymalıyız.
Then count me in. " - What is this... - You never saw anything like it.
Bankada yine bir kriz mi?
You can count on me to perform faithfully... as long as it pleases you to keep Marcel in torment.
Marcel'e acı çektirmek istediğin zaman bana haber vermen yeterli olur, hemen gelirim.
Mrs Sturges, I bet I can count on you to put in a good word for me.
Bayan Sturges, sanırım hakkımda olumlu şeyler söyleyeceğinize güvenebilirim.
I remember because when I told him the Count was out, he gave me a funny look and said, "He's in, all right, he's just afraid to see me."
Anımsıyorum çünkü ona Kontun dışarıda olduğunu söylediğimde, bana tuhaf tuhaf baktı ve dedi ki, "içeride, tamam, sadece beni görmekten korkuyor."
You can count on me to haul in that lumber!
Keresteler için bana güvenebilirsiniz!
I mean to bring that herd through in good shape, you can count on me.
Burada ki tek amacım sürünün zamanında yerine ulaşması.
He taught me to keep my eye on what does count in this world.
O, gözlerimi dünyada dikkate alınacak şeylere dikmeyi öğretti.
The count told me it was locked in here.
Kont buraya kilitlediğini söyledi.
Leonardo, my friend, believe me, Count Zabatero's villa is the most peaceful place where you can work in Veneto.
Leonardo, dostum inan bana, Kont Zabatero'nun köşkü Veneto'da çalışabileceğiniz en huzurlu yer.
Don't count on me to accompany you in it!
Yardım etmem için bana güvenme!
He spend the night in the Majestic with me. The count is my lover.
O geceyi şatoda benimle geçirdi.
The Cabinet of Ministers, represented by Count Törring here is offering me the regency of Bavaria in case it becomes necessary to make our King Ludwig II abdicate.
Burada Kont Törring tarafından temsil edilen. Bakanlar Kurulu beni Bavaria kral naibi yapmayı öneriyor, Kralımız Lugwig II'nin tahttan çekilmesi gerekirse diye.
And you, my friend, can count on me... to do everything in my power to get you out of this place.
Ve sen de bana güvenebilirsin dostum... seni buradan çıkarmak için tüm gücümü kullanacağım.
Just count me out! In the end, you can't stand it anymore, when it's always the same people who are poor.
Sonunda, fakir insanların her zaman aynı kişiler olduğunda buna katlanamıyorsun artık.
I told you to count me out in the first place.
Gelmek istemediğimi söylemiştim.
Two emissaries of count Waldstein found me in Paris.
Kont Waldstein'ın iki temsilcisi beni Paris'te buldu.
In truth, I want to ask the Count to share her leftover blood with me.
Kont ile birlikte onun kanını içip içemeyeceğimi Kont'a sormak istiyorum.
count me out 90
me included 34
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
me included 34
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25