Dear one tradutor Turco
771 parallel translation
And if your son, your dear one were hit?
Eğer oğlun varsa, birisi vuruldu!
Of course, no amount of money could compensate for the loss of a dear one.
Kuşkusuz hiçbir meblağ, sevdiğimiz birini kaybetmenin yerini tutamaz.
A very dear one.
Oldukça değerli biri.
In the distance, one sees the gray walls and towers... of dear old Bensonatta.
Uzakta eski sevgili Bensonatta'nın gri duvarları ve kuleleri görünüyor.
Frieda, my dear... I have eyes for only one woman... the woman I asked to be my wife.
Frieda, hayatım benim gözlerim eşim olmasını istediğim kadından başkasını görmez.
They're going to make you one of them, my dear.
Seni kendilerinden biri yapacaklar hayatım.
♪ For you and for me ♪ ♪ A thousand and one things, Dear, I would do ♪
# Sadece bize ait # 1001 farklı şey
You know, my dear, if I ever decide to marry, I can think of no one who would make a more charming Baroness than you.
Biliyor musun hayatım, olur da evlenmeye karar verirsem senden daha büyüleyici bir baronesi hayal dahi edemiyorum.
My dear fellow, this is one of the healthiest spots in Europe.
Sevgili dostum, burası Avrupa'nın en sağlıklı yerlerinden biridir.
Mr. Hardwick, dear sir, one of our guests has informed us... that he is to be married this evening.
Bay Hardwick, efendim, bir konuğumuz bizi bilgilendirdi bu akşam evleniyormuş.
With the same amiability one tolerates only from a very dear and close friend.
Birinin ancak çok sevgili ve yakın arkadaşına gösterebileceği bir hoşgörü bu.
Oh, there's just one more thing, dear.
Son bir şey daha var, canım.
My dear lady, do you think that three apples each day for one month is...?
Sevgili hanýmefendi bir ay boyunca her gün üç elma sizce...?
Now, Sidney, don't you say one word against our dear Tom...
Sidney, sevgili Tom'umuza karşı bir kelime daha etme.
But if I show up in one of my new French frocks, some of my dear, dear girlfriends who come with a permanent wave or the spirit of the egg beater, will think I'm a pretty poor sport.
Üzülme sen de. Görünüşünle alakalı bir durum yok, kişisel algılama. - Yapmak istemiyor musun?
No one in Kansas City, Kansas, sets a better table than my dear wife Violet.
Kansas City'de, kimse sevgili karım Violet'ten daha iyi sofra hazırlayamaz.
My dear Buck, if I have only one hour to live, I'm going to enjoy myself!
Sevgili Buck, eğer yaşayacak bir saatim kaldıysa, tadını çıkarmak istiyorum!
- Oh, dear, is there no one?
- Aman Tanrım, kimse yok mu?
Against the blue one, dear.
Maviye karşılık, hayatım.
Like you, my dear Thorndike, I had but one passion in life... and that is the hunting of big game.
Senin gibi, sevgili Thorndike, hayatta tek bir tutkum var o da, büyük hayvan avlamak.
When one's been hunted, my dear child, one develops instincts.
Avlanan, sevgili çocuğum, içgüdülerini geliştirir.
My dear Watson, there is only one Dr. Tobel.
Sevgili dostum Watson, sadece bir Dr. Tobel var.
My dear, one of the oldest codes in use is based on the repetition of figures.
Canım, kullanılan en eski şifrelerden birisi figürlerin tekrarına dayanmaktadır.
That's just one of the points where we differ, my dear Nurse Erna.
Aramızdaki farklardan biri de bu, sevgili Hemşire Erna.
But, Abby, dear, I really don't think you should count the first one.
Ama Abby hayatım, bence ilkini saymamalısın.
Well, dear, for a gallon of elderberry wine I take one teaspoonful of arsenic then add half a teaspoonful of strychnine.
Dört litre mürver şarabının içine... bir çay kaşığı arsenik... yarım kaşık da kargabüken özü koyuyorum.
Dear Maestro, no one has ever been as kind to me as you have since she died.
Sevgili Maestro, o öldüğünden beri bana kimse sizin kadar iyi davranmamıştı.
No one would suspect me, least of all the dear doctor, who thought I was about to discover the unknown murderer, and was waiting for me on the beach.
Kimse benden şüphelenmiyordu. Hele sevgili doktor, hiç. Meçhul katili bulmak üzere olduğumu sanıyordu.
He's a dear. One of the nicest people in the world and a wonderful doctor.
O dünyadaki en iyi insanlardan biri, ve harika bir doktor.
You're such an odd one, my dear Agnès.
Gerçekten de çok tuhafsın.
- Oh, yes, you did dear once. You know the one.
Tabiki çektirdin tatlım Şu 6 aylıkken olanı biliyorsun.
" Dear Russ, I'm writing this letter to you because we once meant a great deal to each other and there is no one else to whom I can go for help.
" Sevgili Russ, sana bu mektubu yazıyorum çünkü bir zamanlar birbirimize çok şey ifade ettik ve yardımını isteyeceğim başka kimse de yok.
My dear child, do you think old Alex Brulov, one of the biggest brains who is in psychiatry, is unable to make out two and two come out four?
Sevgili çocuğum, sence yaşlı Alex Brulov psikiyatrideki en önde gelen insanlardan biri 2 kere 2 kaç eder bilemeyecek mi sandın?
Yes, my dear, the best one in London.
Evet, tatlım, Londra'da bulunan en iyisini.
Elementary, my dear fellow, one of the first principles in solving crime is never to disregard anything no matter how trivial.
Basit, sevgili dostum, cinayeti çözmenin önde gelen ilkelerinden biri ne denli önemsiz de olsa asla hiçbir şeyi gözardı etmemektir.
Your own, one day, my dear. And you will use it well.
Bir gün senin olacak canım benim... ve onu çok iyi kullanacaksın.
Oh, dear, I didn't see that one coming.
Ah, hayatım, bu hamleyi görmemiştim.
Oh, Tober dear, if I could only get just one of them...
Sadece birini alabilseydim!
Well, dear, you aren't the only one who wants me to die.
Ama hayatım, benim ölmemi isteyen tek kişi sen değilsin.
Though yet of Hamlet, our dear brother's death, the memory be green and that it us befitted to bear our hearts in grief and our whole kingdom to be contracted in one brow of woe, yet, so far, hath discretion fought with nature
Sevgili kardeşimiz Hamlet'in ölümü, bütün acılığıyla içimizde henüz. Yüreğimiz yaralı ve bütün krallığımız, kederli çatılmış bir tek kaş sanki. Bize de bu yakışır.
The Dodger shall give you another suit, my dear, for fear that Sunday one should get stolen.
Dodger sana başka bir kıyafet verecek. Böylece Pazar günü çalınmasından korkmazsın.
You're a clever one, my dear.
Çok akıllısın, güzelim.
With one exception, my dear.
Bir şey hariç hayatım.
Oh, go ahead, dear. I'm sure your opinion is a very valuable one.
Konuş hayatım, eminim fikrin çok değerlidir.
But you're such a quiet little thing, dear, one never knows you're about.
Ama sen öyle sessiz ufak tefek bir şeysin ki hayatım kimse farkına varmıyor.
Oh, my dear, I'm not one who'll melt away.
Oh, tatlım benim. Bu yağmurda dışarda olan tek kişi değiliz.
Only there's one slight complication, my dear :
Sadece küçük bir sorun var tatlım :
" Dear Father, the hopeless memory of one young child had me isolated from everything in a terrifying solitude, and it seems as if another child has drawn me out of it.
" Sevgili Peder, oğlumun kötü hatırası... beni korkunç bir yalnızlığın içinde, her şeyden uzaklaştırdı. Ve öyle görünüyor ki, başka bir çocuk beni girdaptan dışarı çıkardı.
That one is a slut, my dear, worse than Valeria
O tam bir sürtük tatlım, Valeria'dan da beter.
Sir... dear sir... just one word, please
Bayım... Sevgili bayım. - Sadece ufak bir sohbet, lütfen.
But, dear, you know it doesn't matter when one plants in Central Africa.
Ama hayatım, Orta Afrika'da bitki ekmenin bir önemi yok.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20