English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Do it anyway

Do it anyway tradutor Turco

852 parallel translation
Do it anyway just because Uncle's such a sweet old dear.
Sen yine de amcamın güzel hatırına dile.
Do it anyway.
Yap işte ya.
I'll do it anyway.
Bu sefer kararlıyım.
But, Professor Frisbee, I didn't want to do it anyway.
- Profesör, ben bunu yapmak istemiyorum.
But I wouldn't want you to do it anyway, Jane.
Ama bunu yapmanı hiç istemem Jane.
They do it anyway.
Nasılsa konuşacaklar.
- I need to do it anyway.
- Yine de yapmam gerekiyor.
I bet you'll do it anyway.
Bahse girerim yine aynı şeyi yapacaksın.
If they say no, I'll do it anyway.
Eğer hayır deseler bile, bir şekilde halledeceğim.
I'm gonna do it anyway
Yine de yapacağım
Your mother will do it anyway.
Annen toplar.
- You wouldn't do it anyway.
- Bunu hiç yapmayacaksın.
Anyway, what's that got to do with it?
Hem bütün bunların anlamı da ne şimdi?
Let's see, what did you pay for it anyway, do you remember?
Hisseler için ne kadar ödediğini hatırlıyor musun?
Anyway, it's the best I can do.
Neyse, yapabileceğim bu kadar.
So he kind of taught all of us not to be afraid of anything and to do what we want to do, and, well, it's kind of fun, anyway.
Bizlere hiçbir şeyden korkmamayı... ve istediğimiz şeyi yapmayı öğretti. Zaten eğlenceli olan da bu.
Anyway, what's it all got to do with me?
Her halükarda, bunlardan bana ne ki?
- What do you know about it, anyway?
Sen nereden biliyorsun bu arada?
If nobody knows you're married to this Katzenjammer... and it was all by mistake, anyway... with false names a corpse couldn't dig up... why do you have to go around proving things?
Eğer kimse bu ayyaşla evlendiğini bilmiyor ve tüm bunlar bir yanlışlıksa kimsenin de bulamayacağı sahte isimler kullandıysanız neden bir şeyleri kanıtlama uğraşına giriyorsunuz?
All right but what do you want it for anyway?
Pekala, fakat onları ne diye istediğini sorabilir miyim?
Anyway, we didn't do it for that reason at all.
Her neyse, zaten onun için yapmamıştık bu işi.
Women, anyway. - I saw you do it when you sat down.
- Otururken bunu yaptığınızı gördüm.
Anyway, I wanna do it very much.
Her halükarda bunu yapmayı çok istiyorum.
Any anyway I don't like to do it, even for your own good.
Neyse, bu hoşuma gitmiyor. Senin iyiliğin için olsa bile.
What about our pay anyway, and when do we get it?
Maaşlarımıza ne oldu, ne zaman alacağız?
What could you do with money out here anyway, except gamble and lose it?
Zaten burada parayı ne yapacaksınız, kumar oynayıp kaybetmekten başka?
ANYWAY, IT'S GOT NOTHING TO DO WITH THAT.
Herneyse, bunun için elimden birşey gelmez.
Oh, I don't see what that has to do with it anyway.
Bunun konuyla ne ilgisi var ben de bilmiyorum ama neyse...
And if we do, it'll be over anyway.
Eğer ölürsek, zaten bitmiş olacak.
Anyway, what do you know about it?
O adamı tanıyormuydun?
Anyway, if they do, it won't cut any ice.
Düşünseler bile sorun olmaz.
Anyway, whatever it is, let's do it inside.
Neyse, ne konuşacaksak içerde konuşalım.
It's the best I can do now, anyway.
Her neyse, şimdilik bu kadarını yapabiliyorum.
Anyway, it is an order and there's nothing you can do about it, even if you are a four-star general's son.
Her neyse, bu bir emirdir. Bu konuda yapılabilecek bir şey yok. 4 yıldız general oğlu olarak senin bile.
There isn't anything I could do about it anyway, even if I were foolish enough to want to give you a settlement.
Her neyse yapabileceğim başka bir şey yok, seninle bir anlaşmaya varmak isteyecek kadar aptallık yapmış olsam da.
Anyway, Chester won't like it on the island of Yap but how do I tell the president that 15th-century Europeans invaded us?
Yine de, Chester, bundan hoşlanmayacaktır... Ama başkana, 15.yüzyıldan kalma bir avuç Avrupalı'nın bizi istila ettiğini nasıl söyleyeceğim.
He can't do anything with it, anyway.
Nasılsa artık işe yaramaz.
Anyway we've been through this on the way, we'll do it again on the way back.
Zaten başımıza bunun gelebileceğini biliyorduk, Geri dönecek, değiliz. Bir şekilde geçeceğiz
And just what is it you do, anyway?
Bu arada mesleğiniz neydi sizin?
Anyway, it came to me like that Poetry has to do with inspiration
Hem içimden geldi, şiir bir ilham işidir!
And you surely don't think it will stop me anyway, do you?
Bundan vazgeçeceğimi sanmıyorsun umarım?
I was planning to do it, anyway.
Zaten bunu yapmayı planlıyordum.
What good will that do? You can't see it anyway.
Bilsen ne yapacaksınki, zaten körsün.
Anyway we do it, it means a mighty rough ride.
Neyse artık yapalım, çok muhteşem ve kaba bir sürüş olacak.
And if I had it, I don't know what good it would do anyway.
Ve eğer bu gücüm olsaydı, ne işe yarayacaktı bilmiyorum.
Do you know what it means when you've got a stakeout established and some rockhead walks in and blows it... Oh, damn! Where do you come off, anyway?
Birisi böyle bir takip ayarlamışken taşkafanın birinin gelip onu mahvetmesinin ne demek olduğunu bilir misin?
Anyway I couldn't do it. I failed.
Ancak bunu yapamazdım.
... if you do your job well, there won't be anything left of it, anyway.
İşinizi iyi yaparsanız bundan geriye pek bir şey kalmayacak.
What are you going to do with it, anyway?
- Bununla ne yapacağız?
Kind of a crazy thing to do, but we done it anyway.
Çılgınlıktı ama yine de yaptık.
What do you know about it anyway?
Bu konuda ne biliyorsun ki zaten?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]