Do not touch tradutor Turco
841 parallel translation
Do not touch treasures...
Hazinelere dokunmayın..
Do not touch that casket.
O kutuya dokunma.
Do not touch me!
Dokunma bana!
Do not touch me.
Bana dokunma.
Do not let me touch this policeman. Do not touch me!
Bu polisin bana dokunmasına izin vermeyin, Bana dokunma!
- Do not touch it, is enshrined.
- Dokunma, mucize bu.
Do not touch me.
- Dokunma bana.
Do not touch him.
Ona dokunmayın.
Do not touch the women!
Kadınlara sakın dokunmayın!
If I was like her, always ready to reproduce... I'd sit at home with a sign... on my belly : "Do Not Touch."
Eğer onun gibi, doğurmama ramak kalmış bir halde olsaydım... göbeğime "Dokunma" yazar... evden çıkmazdım.
Just do not touch anything.
Hiç bir şeye dokunmayın.
Do not touch it.
Dokunma ona!
Do not touch me.
Dokunma bana!
We are just having a look... But do not touch anything!
Tamam, şöyle bir bakacağız ama... hiçbir şeye dokunmak yok!
Mango, do not touch.
Mango, dokunmadan.
Do not touch.
Dokunmayın.
Do not touch these people!
Bu insanlara dokunmayın!
We do not touch at any point.
Hiçbir ortak noktamız yok.
I suggest that you do not touch it.
Dokunmamanı öneririm.
The dead do not touch each other.
Ölüler birbirlerine dokunmaz.
Do not touch me!
Bana dokunma!
We do not touch it, disgusting.
Bize sakın dokunma iğrenç herif.
Do not touch me!
Dokunma sakın bana!
Do not touch those bags! Coachman, leave immediately!
- Valizlere dokunma, arabacı hemen git!
We'll get there, but do not touch me!
Gideceğim, ama bana dokunma!
Do not touch, you will spoil it.
Elleme, bozacaksın.
They may be my friends, as well as yours, but do not touch their money.
Onlar ikimizin de arkadaşı, ama sakın onlardan borç isteme.
Do not touch the water.
Suya dokunma.
- Do not touch her!
- Dokunma ona.
They do not touch.
Birbirlerine dokunmuyorlar.
Do not touch. "
Dokunmayınız. "
Do not touch me, shitter.
Dokunma bana salak.
Do not touch one another.
Bizbirinize dokunmayın.
- Do not touch it.
- Dokunma.
Do not touch that gun, old man! She and I get out of here.
Silah olduğu yerde kalsın ihtiyar.
Do not touch this chess board until I give you permission.
Ben sana izin verene kadar o satranç takımına dokunma sakın!
Inhale this, but do not touch.
Kokla ama dokunma.
"Vital, valuable, urgent. Do not touch on pain of death"?
"önemli, değerli, acil, sakın dokunma"?
Do not even touch me.
Bana dokunma bile.
They are careful not to touch any meat when they eat fish or, if they do they will arouse the anger of the protective spirits.
Balık yediklerinde ete el sürmemeye dikkat ederler, eğer sürerlerse koruyucu ruhların öfkesini uyandıracaklardır.
This flower is poking out. Do not touch it!
Bu çiçek dışarı çıkıyor.
Why let not old Bill do the job? He may not have your light touch but his price is cheaper than yours.
Kesinlikle seninki gibi eli hafif değil ama ücreti seninkinden daha az.
Do not reach for the trigger or you'll never touch it.
Tetiğe basmaya yeltenme yoksa bu son hareketin olur.
But if one of your men cross my land, or even touch one of my cows... or do anything to that store... I'm not going to the Sheriff, the Governor, or the President of the United States.
Ama adamlarιndan biri arazime girmeye ya da ineklerime dokunmaya kalkarsa... ya da o dükkana bir şey yaparsa... şerife, valiye veya Birleşik Devletler başkanιna gitmem.
Do I touch her or not?
Ne yapmalıyım? Yapmalı mıyım, yapmamalı mıyım?
E could not touch a note more acute of what one dó, because this age black music e in Germany said that black music was music of the Devil.
Do notasından daha kalın bir notada çalmak yasaktı. Çünkü bu Siyahîlerin müziğinde kullanılıyordu ve Almanya'da bu müziğin, şeytanın müziği olduğu söyleniyordu.
If someone is trying something, if I touch someone, just to give way and I will not hesitate to do so.
Eğer birisi bir şey yapmayı denerse, bana dokunursa patlatırım.
There's not a goddamn thing they can do to touch you.
Bunu yapmanda hiçbir sorun yok. Sana dokunmaya kalkışamazlar bile.
Hope exists if someone believes the earth is not a dream... but a living body... and that sight, touch and hearing do not lie.
Biri dünyanın bir rüya olmadığına inanıyorsa umut vardır ama canlı bir beden ve görme, dokunma ve işitme yalan söylemez.
I do not want you to touch it.
Senin dokunmanı istemiyorum.
Do not ever touch my hat. That's it.
Asla şapkama dokunma!
do not touch me 90
do not touch him 18
do not disturb 82
do not enter 22
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not say 25
do not move 334
do not touch him 18
do not disturb 82
do not enter 22
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30