Do not touch him tradutor Turco
46 parallel translation
Do not touch him.
Ona dokunmayın.
Do not touch him.
Dokunma.
Do not touch him!
Ona dokunmayın!
Do not touch him!
Ona dokunma!
Do not touch him, or he will infect you.
Ona dokunma sana virüs bulastiricak.
Do not touch him. Oh, come on, Sam.
- Ona bir daha dokunmayacaksın.
And I said do not touch him.
Ben de ona dokunma dedim!
Ryan, do not touch him, please!
Ryan, ona dokunma!
Do not touch him!
Bırak, dokunma! Dokunma!
Do not touch him or go near him until you know that the power switch is off. Okay. All right.
Şalterin kapalı olduğunu öğrenene kadar, dokunmak ya da yanına yaklaşmak yok.
Do not touch him.
Dokunma ona.
No, do not touch him!
Hayır, ona dokunmayın!
- Do not touch him, he's my kid.
- Ona dokunma, o benim oğlum.
Forget it, I do not touch him.
Yok öyle bişey ona dokunmuycam bile
Do not touch him.
Ona dokunma.
But whatever you do, do not touch him, okay?
Ama ne yaparsan yap sakın ona dokunma, tamam mı?
Do not touch him.
Sakın dokunma ona. Evet, anlıyorum.
I told him, "Just as long as you do not touch him my mouth will stay shut and that evidence will stay buried."
Ben de ona oğluma dokunmadıkları sürece ağzımın kapalı, delillerin ise gömülü kalacağını söyledim.
So do not touch him.
Ona dokunmayın.
You do not touch him.
Ona dokunmayın.
- Do not touch him!
Dokunma ona!
- Do not touch him.
Dokunmayın ona!
- Do not touch him.
- Dokunma!
Hey, you! You do not touch him!
Dokunma ona!
- Do not touch him.
- Ona dokunma.
I do not want to touch his ass. I want to make him talk.
Ben onun kıçına dokunmak istemiyorum, onu konuşturmak istiyorum.
Do you or do you not know how I can get in touch with him?
Ona nasıl ulaşacağımı biliyor musun, bilmiyor musun?
You and I both know who this guy is and what he is capable of, so you stay ten feet away from him at all times, and do not touch or threaten the prisoner at any time.
Bu adamın neler yapabileceğini ikimiz de biliyoruz. Bu nedenle ondan 3 metre uzaklıkta duracaksın. Sakın tutukluya dokunma ya da onu tehdit etme.
Julie, do not let him touch those cookies.
Julie, o kurabiyelere dokunmasına izin verme.
He will be going to see through the eyes of the dead men, but do not leave what touch him.
Ölüler gözlerinin içine bakacak ama ona dokunmak için izin verme.
- Do not touch him!
- Senin yüzünden!
Do not let him touch you down like that.
Canını sıkmasına izin vermemelisin.
I do not want you to touch him.
Ona dokunmanı istemiyorum.
Do not let him touch you.
Sana dokunmasına izin verme.
Do not touch him!
Sakın dokunmayın!
Do not let him touch you.
Size dokunmasına izin vermeyin.
Do not let him touch that mound.
Ona dokunmasina izin verme!
Do not let him touch...
Dokunmasina izin verme...
He goes for it again and they literally, they beat the message into him, do not touch the fucking ladder.
Tekrar denediğinde, yine dayak yemesi ona şu mesajı vermiş : S... ğimin merdivenine dokunma.
Barry, do not let him touch you. Or let him see you use your super speed.
- Barry, sakın sana dokunmasına izin verme.
do not disturb 82
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30