English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Don't listen

Don't listen tradutor Turco

10,204 parallel translation
Listen Leslie, I-I sprained my ankle pretty bad, so I'm sorry, but I-I don't think I'll be able to make it tonight.
Leslie bileğimi çok fena burktum. Üzgünüm ama bu gece gelebileceğimi sanmıyorum.
Now, don't you listen to him, Mrs. Bosma.
Ona kulak asmayın Bayan Bosma.
( Harry ) Don't listen to her, Uncle, she's hustling you.
Onu dinleme Amca, seni sıkboğaz ediyor.
They don't listen to their own instincts when they're in danger.
Şunu dinle. Tehlikede olduklarında içgüdülerini dinlemezler.
You just listen and you don't judge me.
Beni yargılamadan, sadece dinliyorsun.
Will youjust listen to the kid? - Don't worry.
Çocuğun dediğini dinler misin?
Will you just listen to the kid? - Don't worry.
Çocuğun dediğini dinler misin?
Listen, I want the department to do everything in its power- - resources, personnel, I don't care- - whatever it takes to bring those girls back and close this case.
Bu davayı geri bu kızları getirmek ve kapatmak için ne gerekiyorsa kaynaklar, personel, ben Kendine iyi değil Dinle, ben onun power- - her şeyi yapmak departmanı istiyorum.
Norman, Norman, if you have any regard for me, don't listen to him.
Norman, Norman, bana biraz saygın varsa, onu dinleme.
I don't have to listen to you.
- Seni dinlemek zorunda değilim.
- Don't listen to her.
- Onu dinlemek yok.
Listen, don't worry.
Endişele etme.
Just don't wanna have to listen.
Sadece dinlemek zorunda olmayı istemem.
If you don't want to listen, hey, you're free to go.
Dinlemek istemezseniz, gitmekte özgürsünüz.
I don't listen to a lot of radio.
Ben pek radyo dinlemem.
Listen, please don't talk with anyone else without clearing it with me first, okay?
Dinle, lütfen ilk önce benden izin almadan kimseyle konuşma. Olur mu?
Don't listen to me when I'm on the phone.
Telefondayken beni dinleme.
Don't listen to anything I say.
Sen dediklerime aldanma. Deli gibi sarhoşum.
Listen, don't tell the vatos in the kitchen that I changed their mama's secret recipe.
Bak, sakın mutfaktaki "vatos" a onların gizli anne tariflerini değiştirdiğimi söyleme.
I warned you, but as usual you don't listen.
Uyardım ama her zamanki gibi dinlemedin.
Listen, in case I don't get a chance to tell you...
Bu arada sana söyleme şansı bulamadım...
Don't listen to "they." The...
Onları dinleme.
I don't know how many times I had to listen to that drug-addict daughter argue with Mona about that dog.
Kaç kere uyuşturucu bağımlısı kızının Mona'yla... köpek hakkında tartıştığını sayamadım.
So, listen, I don't think overconfident Amy is working out.
Baksana, kendinden aşırı emin Amy'nin işe yaradığını sanmıyorum.
- Don't listen to him!
hata yapıyorsunuz... onu dinlemeyin!
I am sorry bro. You don't listen to me and I can only use force.
Beni dinlemen için güç kullanmam gerekiyor.
Listen, I don't mean to alarm you, but, uh, a second impact before an earlier concussion subsides can be catastrophic.
Panik yapmanı istemiyorum ama beyin sarsıntısı sonucu oluşabilen ikinci darbe sendromu çok kötü bir şeydir.
Listen, um, I hope you don't mind. We're gonna make a quick stop in Tal Jiza.
Tal Jiza'ya uğramamızda bir sakınca yoktur umarım.
Don't listen to her.
Ona kulak asma.
Just listen to me and don't say anything.
Sadece dinleyin, tek kelime etmeyin.
Listen to me, you don't...
Dinle, buradan...
Listen, I-I don't have time for stories.
Dinle, hikayeler için vaktim yok.
You don't listen.
Çok öngörülebilirsin, dinlemiyorsun.
Don't listen to her, Meg.
Ona kulak asma Meg.
- Don't listen to him.
- Dinleme sen onu.
Don't listen to him.
Onu dinleme.
Listen, why don't you let me take you to dinner?
Dinle, neden seni yemeğe çıkarmama izin vermiyorsun?
I don't wanna listen to your music.
Müziğini dinlemek istemiyorum.
You don't wanna listen to Bosstones together.
Bosstones'u beraber dinlemek istemiyorsun.
Listen, I know that the great God Hugo controls us all in every aspect of our existence, but I don't think I've ever had to fight him for survival.
Büyük tanrımız Hugo'nun, bizim hal-i mevcudiyetimizin her şeyini kontrol ettiğini biliyorum ama o hayatta kalsın diye kavga etmemiz gerektiğini sanmıyorum.
Uh, Connie, listen, there's all sorts of stuff between you and your mom that I don't pretend to understand, and I'm probably gonna get into trouble for this, but I thought you should have this.
Connie, bak, annenle aramda anlamıyormuş gibi davranamayacağım şeyler var ve muhtemelen bu yüzden başım derde girecek ama bunları alman gerektiğini düşündüm.
Listen, why don't you and your mom come over tomorrow?
Ne? Ciddi misin?
Listen, I don't just want my stuff.
Kaybettiklerimi geri istemiyorum.
Don't listen to him!
- Onu dinlemeyin!
She didn't listen to me at all so I don't want to buy anything for her but!
O zilli! Hiç söz dinlemediği için ona bir şey almak istemiyorum.
Hey, listen, why don't we meet in person?
Dinle, neden yüz yüze görüşmüyoruz?
Listen, don't let yourself get too down.
Dinle, bu kadar salma kendini.
- Listen, don't do this.
- Dinle, bunu yapma. - Ne?
Listen, don't let the behavior of others affect your day today.
Dinleyin, başkalarının davranışlarının gününüzü etkilemesine izin vermeyin.
Listen, uh, my schedule opened up, so you don't have to watch Roscoe on Saturday.
Dinle ben vakit buldum yani Cumartesi günü Roscoe'ya bakmak zorunda değilsin.
Now, listen, I gave it some thought, and I decided that I don't need you to believe in me.
Şimdi dinle, ben biraz düşündüm ve bana inanmana ihtiyacımın olmadığına karar verdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]