Down the road tradutor Turco
2,389 parallel translation
There's a Starbucks right down the road.
Yolun sonunda Starbucks var.
To save your own ass when things get ugly down the road when shell goes to trial?
Shell mahkemeye çıkıp ta işler çirkinleştiğinde, kıçını kurtarmak için mi?
Let's meet down the road a bit, shall we?
Yolun biraz aşağısında toplanalım, olur mu?
My gym is just down the road.
Yolun aşağısındaki spor salonuna gidiyorum.
Not if Mark walks away, wanting to help you in any way he can. Ten minutes of your time now could be worth a fortune down the road.
Şimdilik zamanının 10 dakikasını vermen ileride sana çok önemli şeyler kazandırabilir.
Wonder Woman's moved in down the road? !
Gizemli Kadın yolun sonuna mı taşınmış?
He only lives an hour down the road.
Sadece bir saatlik yolda oturuyor.
I was driving down the road, and... I saw it.
Yolda giderken görüverdim.
Either now or down the road.
Ya da yoktur. İkisinden biri.
All I'm saying is, I'm weaving down the road with everything going on.
Söylediğim şey, ne olursa olsun, yoluma devam edeceğim.
It's a little mom-and-pop shop down the road from Penzer's.
Penzer'in galerisinin aşağısındaki küçük bir işletme.
Petra's only down the road.
Petra'ya sadece aşağıdaki yoldan gidiliyormuş.
- Ooh. - It's only down the road.
Buraya uzak bir yer değil.
I mean, down the road.
Yani yolun sonunda.
How'bout we just point the car down the road And see where we end up?
Arabayı öylece sürüp herhangi bir yere gitsek?
You know, there's this - A really cool Mexican place down the road.
Burada yolun aşağısında Meksika lokantası var.
So, I could get pretty far down the road by that point, right?
O zaman, bu noktada yoldan aşağı oldukça uzaklaşabilirim, değil mi?
There's just... And it's a good job it opens automatically because usually it's glass and they can see the pie from down the road and they're in like that.
Sadece- - Ayrıca kapının otomatik olması iyidir çünkü bu kapılar genelde camdan yapılır, böylece yoldan bakanlar içerideki kekleri görebilirler.
It's just floating down the road.
Yolda kayıyor sadece.
- Get in, we'll get him down the road.
- Bin, yolda ensesine basarız.
Sometimes a little discomfort in the beginning can save a whole lot of pain down the road.
Bazen, yolun başında biraz zahmete girmek sonradan oluşabilecek birçok sıkıntıyı önleyebilir.
All I'm saying is don't kick that can down the road.
Alınganlık yapma!
Apparently she intended to have you stop at some restaurant down the road and have you read it.
Anlaşılan seni yolda bir restoranda durduracaktı, ve sana bu mektubu okutturacaktı.
I mean, the first thing that meant something, really, that I could call a root was riding down the road on my bike and hearing Heartbreak Hotel coming out of somebody's house.
"İşte Heartbreak Hotel" dedim. Bundan sonra Ravi'nin de bulunduğu... Los Angeles'tan New York'a gittim.
I'm thinking down the road here, man.
Ben artık geleceği düşünüyorum.
Two girls call an ambulance for some old dead guy and maybe down the road they figure out some money's missing?
İki kız yaşlı bir adam için ambülansı çağırır ve belki işin ucunda paranın kayıp olduğunu anlamaları mı? Ya da...
The bus station is about two hours down the road.
Otogar iki saat kadar uzaklıkta.
You take your "have a heart" bullshit and you run it down the road.
Şu insaf zırvalığını kes ve yola koyul.
Look at yourself 15 years down the road.
Kendinize bir bakin 15 yasinda sokaklara düsmüssünüz
Now, why don't I call personnel at the plant, have you move on down the road?
Şimdi, neden fabrika görevlisini aramıyayım, Yoksa işine mi devam edersin?
Waddle on down the road.
Paytak paytak yürü.
that's gonna replace it. And we were just trying to figure out how we were gonna be a band down the road, you know.
Biz nasıI bir grup olacağımızı anlamaya çalışıyorduk.
Down the road, you win the lottery, come back on in here, and I'll sell you the spendiest policy we got.
Gelcekte piyangoyu kazanırsanız, tekrar buraya gelin ben de size en tuzlu poliçemizi satayım.
You know, I know a place just a couple miles down the road.
Bir kaç km mesafede bir yer biliyorum.
- I was driving down the road and...
Ben araba kullanırken -
It could have been an absolute disaster, but all of a sudden I'm driving down the road and the passenger wheel overtakes us.
Mutlak bir felakete dönüşebilirdi. Hızlıca yoldan aşağı doğru sürüyordum ve çıkan tekerlek yanımızdan sollayıp geçti.
Some mornings I wake up and look out my window and expect to see him walking down the road.
Bazı sabahlar uyandım ve penceremden dışarı baktıım ve onu yoldan geçerken görmeyi umdum.
♪ I went walking down the road ♪
# Yoldan aşağı indim #
There was the road trip down south... about a dozen more there.
Güneye yolculuk ederkende... bir düzine daha vardı.
You best head down to the main road, then get on a minibus to IKadikoy then you can get to Bakirkoy from there.
Sen şimdi buradan en iyisi ana caddeye çık. Oradan minibüsler geçiyor. Kadıköy minibüsleri, bin onlara.
It's like a trading estate, with a bit of kitchen lino on the road for people to dance down, people sat either side on the chairs.
Ticari bir şeyin ortasında. Yol sanki mutfak tezgahı gibi. İnsanlar üstünde dans ediyor.
If that was on my road, the council would be on it. They'd go, "Get that down. It's a death trap."
Buna ben gidecek olsaydım, belediye de orada olurdu ve derlerdi ki, " Yakın yıkın şunu.
No, Belson made the choice to go down this road.
Hayır, Belson gideceği yolu kendi seçti.
Get down to the road, man!
Yola çık adamım.
Then they beat her down and left her on the side of the road for dead.
Dahası, şöför dövülüp, ölmesi için.. ... yol kenarına atılıyor.
Our show could go down the same road.
Bizim program da aynı şekilde batabilir.
down the long road to mental recovery. Now, we are all aware that Mr. Talbot has suffered quite traumatic personal experiences.
Hepimiz Bay Talbot'un kişisel, travmatik deneyimlerinin acısını çektiğinin farkındayız.
- You know we're going down the wrong road, don't you?
Yanlis yolda oldugumuzu biliyorsun, degil mi?
We can go down to the rail road tracks and chief one now.
Tren yolu raylarına gidip bir tane alabiliriz hemen.
and "Well, hello, sunshines" in the county had decided to march down that there dirt road in the light just this once around my mama, sitting proud and pretty in that little blue dress that started it all.
ve "Merhaba günışığı" demeye karar vermişti. Annem o mavi mini eteğiyle görkemli ve çok güzel bir şekilde poz veriyormuş ve her şey öyle başlamış.
But at the same time, you don't have to go down that road and be the spoiled peach.
Ama ayni zamanda o yoldan gitmemeli ve simarik olmamalisin
down the street 38
down the hall 119
down the stairs 50
down the line 26
down there 402
down the hatch 65
down the drain 18
the road 48
road 96
roads 39
down the hall 119
down the stairs 50
down the line 26
down there 402
down the hatch 65
down the drain 18
the road 48
road 96
roads 39
roadblock 19
road trip 96
road house 16
down on your knees 79
down low 42
down on the floor 28
down below 33
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
road trip 96
road house 16
down on your knees 79
down low 42
down on the floor 28
down below 33
down you go 36
down here 450
down on the ground 130