Dozens of them tradutor Turco
188 parallel translation
The men I know... and I've known dozens of them... they're so nice... so polished, so considerate.
Tanıdığım erkekler ki düzinelerce erkek tanıdım çok hoşturlar çok cafcaflı, çok düşünceli.
Knows dozens of them - the sure mark of a fool.
Düzinelerce lisan bilir. Bir aptalın alametlerinden biri.
There's dozens of them.
Düzinelerce var.
The case of dimitrios has loose ends - dozens of them.
Dimitrios olayında bir sürü açıklığa kavuşmamış noktalar var.
I've seen other people try it, dozens of them.
Deneyen başkalarını gördüm. Bir sürü.
I've taken dozens of them.
Önemi yok. Defalarca olmuştum.
Dozens of them, most of them by Col. Mitchell.
Düzinelerce yazıldı. Bir çoğu da Albay Mitchell'a ait.
There are dozens of them over here!
Bunlardan düzinelerce var burada!
I tried dozens of them before I found Old Ironsides.
Old Ironsides'ı keşfedene kadar bir sürü losyon denedim.
Must be dozens of them.
Düzinelerce olmalı.
I've loved dozens of them.
Erkekleri iyi tanırım.
Dozens of them.
Onlarcası.
There's dozens of them.
Onlarcası var.
I caught dozens of them.
Düzinelerce yakalardım.
Just before it... it happened... he behaved very erratically, writing out lists of names, dozens of them.
O olay olmadan önce çok dengesiz davranıyordu, düzinelerce isim listesi yazıp duruyordu.
Dozens of them, inside.
Hepsi oraya doluşmuş, bir sürü.
Dozens of them.
Düzinelercesi.
They got auto tellers all over the shipyard, dozens of them.
Sayısız para otomatları var, şantiyenin her tarafında.
Perhaps dozens of them, one for every day of the week.
Kaç program yarattın? Haftanın her günü, her ruh hali için ayrı bir program mı?
I'm reading dozens of them. Hundreds.
Onlardan düzinelerce, hatta yüzlercesi geliyor.
Like your own wife and children, dozens of them!
Senin karın ve çocukların, onlardan bir düzine var!
There's dozens of them.
Düzinelerce yaratık var.
It would take dozens of them to disable a warship.
Bir savaş gemisini aklamak için düzinelercesi gerekir.
There were bodies... dozens of them dead.
Orda bedenler vardi... düzinelercesi ölü.
So dozens of them spiral together in tight circles, adjusting their flight with the tiniest movements of their wings and tails.
Bu yüzden düzinelercesi daire şeklinde spiraller çizerek kanatlarının ve kuyrukalrının en ufak hareketlerine göre uçuşlarını ayarlarlar.
- l've got dozens of them. - Dozens?
- 100 lerce var - 100 lerce mi?
You've done dozens of them.
Düzinelerce yaptın.
There were dozens of them, sir.
Düzinelerce vardı, efendim.
- I'VE GOT DOZENS OF THEM.
Akşam uçup gidecek.
GUNN : There are dozens of them.
- Düzinelerce var.
- Gosh, there are dozens of them. - All from the same number, too.
- Hepsi de aynı numaradan gelmiş.
AND EVEN THOUGH HE WORKS WITH DOZENS OF THEM ALL DAY LONG IN HIS OFFICE, HE MIRACULOUSLY THOUGHT OF YOU.
İş yerinde onlardan düzinelercesiyle çalışmasına rağmen, mucizevi bir şekilde aklına sen gelmişsin.
You got dozens of them.
Yüzlerce var.
Absolutely dozens of them, poking about in the woods, making a terrible mess with all the pheasants!
Onlarcası didik didik arıyorlar ormanı. Sülünleri de ürkütüp kaçırıyorlar.
In the end there were dozens of them.
Yüzümde çoğalmıştı.
Temporal agents... dozens of them stationed throughout the timeline.
Zaman ajanlarının... onlarcası zaman çizgisi üzerinde konuşlandı.
- Dozens of them.
- Düzinelerce.
Dozens of them, armed to the teeth.
Düzinelercesi silahlanmıştı.
Dozens of them - maybe a hundred.
Düzinelercesi, belki yüzlercesi.
But he's taken dozens of those examinations and passed them all.
Adam bu testlerden düzinelercesine girdi... ve hepsinden % 100 başarı sağladı.
Dozens and dozens of men have pleaded with me to teach them.
Onlarca kişi kendilerini eğitmemi istediler.
I'm sure he had dozens, but I only knew a few of them.
Eminim düzinelerce vardı, ama onların sadece birkaçını biliyordum.
But you have dozens of tapes of them and hardly any of your daughter.
Ama onların düzinelerce kaydı varken kızının neredeyse hiç yok.
But since most of them are hiding from Immigration, there could be dozens more.
Ancak çoğu kaçak göçmen olduğundan saklanıyorlar ve çok çok daha fazla olabilir..
I sell them upstairs to dozens of people every day.
Onları her gün üst katta düzinelerce insana satıyorum.
Dozens of people are gunned down each day in Springfield... but until now none of them was important.
Her gün Springfield'da düzinelerce insan öldürülüyor fakat şu ana kadar hiç önemli biri öldürülmemişti.
I've gone through dozens of histories written about twenty first century Earth, all of them biased in one way or another.
Yirminci yüzyıl dünyası hakından yazılan düzinelerce tarihçeye baktım, onaların tümü her ne şekilde olursa olsun etkiledi.
One of his ancestors was a pope, and there were any number of cardinals, all of them with dozens of children.
Onun atalarından biri olan Papa ve kardinallerin bir düzine çocuklu bir numaralı üçkağıtçısı.
You explained them to her dozens of times.
Bize defalarca anlatmıştın.
Dozens of other lobsters have already dug themselves homes in the sand and they don't intent to surrender them to newcomers.
Düzinelerce istakoz coktan kumda yuva yapmis ve onlari yeni gelenlere vermeye niyetli degiller.
'Women waiting to talk to you...' TV :'.. causing dozens of collisions, many of them serious.
Kadın seninle konuşmayı bekliyor..... bir çoğu ciddi olmak üzere düzinelerce çarpışmaya neden oldu.
of them 508
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26