Fancy clothes tradutor Turco
127 parallel translation
I did it to buy myself fancy clothes? Fool!
Bunu, kendime şık elbiseler almak için mi yaptım sanıyorsun, aptal?
You've just handed the richest-watered range land in the whole territory to a song-singing sheepman in fancy clothes.
Tüm bölgedeki en zengin ve sulak araziyi iyi giyinmiş, şarkı söyleyen bir koyuncuya verdin çünkü.
He was about your height... and he wore rather fancy clothes, you know, colorful.
Aşağı yukarı sizin boyunuzdaydı. Şık kıyafetler giymişti, renkli falan.
All them fancy clothes and that smart talk don't make you no gentleman.
O sik giysilerin ve ukala konusmalarin seni beyefendi yapmaz.
Fancy clothes don't make a fightin'man.
Gösterişli giysiler, adamı savaşçı yapmaz.
A big house, fancy clothes and fine food.
Büyük bir ev, şık giysiler ve güzel yemekler.
A lady. First thing I'm gonna get rid of this busted corset and buy me some fancy clothes.
İlk yapacağım şey, bu berbat korseden kurtulup kendime güzel kıyafetler almak olacak.
He has fancy clothes.
Güzel kıyafetleri var.
Do you really think I have it in me to forego fancy clothes and expensive jewels, and instead be a benefactress to half the town?
Evet, ama, benim süslü giysilerden ve pahalı takılardan vazgeçebileceğimi ve kasabada hayır işleri yapacağımı sanıyor musun?
Do you know what you are under those fancy clothes?
Bu süslü kıyafetlerin altında olsan bile ne olduğunu biliyormusun?
Tetsu, what's with the fancy clothes?
Tetsu, bu afilli kıyafetler de ne?
But, then again, I happen to think there's nothing but a candyass... underneath all those fancy clothes of yours.
Ama, bu elbiselerinin altında bir süt kuzusundan başka birşey olmadığını da düşünüyorum...
They wear fancy clothes... they hobnob with their celebrity friends... they go to all the openings and nightclubs.
Pahalı elbiseler giyiyorlar. Ünlü dostlarıyla masa sohbetleri yapıyorlar. Bütün galalara ve gece kulüplerine gidiyorlar.
A coon hunt is like an English fox hunt, except we cut through all the bullshit... all the fancy clothes and music, all the beautiful women.
Rakun avı İngilizlerin tilki avına benzer ancak hiç saçmalığı kalmamıştır süslü elbiseler ve müziği, güzel kadınları yoktur.
You buy fancy clothes.
Cafcaflı kıyafetler giyersiniz.
Take your fancy clothes and your silk underwear and go back to Disneyland. That's it.
Süslü kıyafetlerini ve ipek siyah iç çamaşırını al ve Disneyland'a geri dön.
That's him there, fighting in the fancy clothes.
İşte orada, şık giysilerle dövüşen adam.
Give that kid a haircut, put him in some fancy clothes on stage!
O çocuğu saçını kesip, hoş giysilerle sahneye çıkardığını düşünsene?
What about spectacles and fancy clothes?
Gözlükle fiyakalı elbise alacaktın hani?
Tell me, if he didn't take the money, why is he wearing those fancy clothes?
Söyle bakalım, eğer parayı o almadıysa bu şık elbiseleri neden giyiyor?
To you, owing a restaurant is fancy clothes, hobnobbing with friends and turning enemies away.
Hayır. Size göre restoran sahibi olmak, şık kıyafetler giyip arkadaşlarla kaynaşmak ve hasımlarınızın uzağa gitmesini sağlamak.
Dressed in fancy clothes he was running around after deputies.
- Üzerinde şık elbiseler, vekillerin, zengin tüccarların peşinde dolanıyordu.
A dream house, two cars, a beautiful wife a son who owns a factory, fancy clothes and lobsters for dinner.
Rüya gibi bir ev, iki araba, güzel bir eş bir fabrikaya ve güzel elbiselere sahip bir çocuk ve akşam yemeği için ıstakozlar.
Don't look at my fancy clothes. Don't look at my scraped chin.
Şık elbiselerime bakmayı bırak.
I suppose you're used to big stores and fancy clothes.
Sanrım büyük mağazalardan güzel elbiseler alıyorsun.
With your money and your fancy clothes and your cell phones, it's almost like you were -
Paranız, süslü elbiseleriniz ve cep telefonlarınızla sanki -
and they drip on her fancy clothes.
Süslü giysilerine damlata damlata.
They look at your fancy clothes, your make-up.
Komik elbiselerine, makyajına bakıyorlar.
- Uh, he wore fancy clothes.
- Şık giysileri vardı.
You've grown some facial hair, got yourself a real job nice car, fancy clothes, but you're the same.
Gerçek bir iş bulmuşsun, güzel bir araban, gösterişli giysilerin var. Ama yine de aynı Pacey'sin.
You look stupid trying to work in those fancy clothes, you know.
O süslü elbiselerle çalışırken aptal görünüyorsun.
We go and you buy some fancy clothes for me.
Bana süslü kıyafetler falan alırsın.
That's why you come wearing these fancy clothes.
Bu yüzden buraya gelirken bu güzel elbiseleri giyiyorsun.
Fancy clothes...
Şık elbiseler...
Since when is it a crime to wear fancy clothes... and an expensive diamond pinky ring and drive a Cadillac?
Önümüzdeki hafta Companga şahitlik ettikten sonra, sanırım sona geliyoruz.
You in the fancy clothes!
Hey, sen! Pahalı kıyafetler giymiş olan!
No More Watches. No More Fancy Clothes.
Saatler, gösterişli kıyafetler yok.
Don't let the fancy clothes deceive you, I'm a farm girl realy, I grew up on a farm.
Pahalı elbiseler seni yanıltmasın ben bir çiftlik kızıyım
If you invite a girl to a place like this, and buy her fancy dinner and clothes then any girl would think you want her to your candy girl.
Beni buraya davet ettin, yemek ısmarladın ve kıyafet gönderdin. Tabii Candy'ye dönerim.
Do you think happiness is a fancy house, pretty clothes and rich lovers?
Mutluluğun gösterişli bir ev, güzel elbiseler ve zengin sevgililer olduğunu mu sanıyorsun?
All decked out in your fancy new clothes.
Süslü püslü yeni ve güzel kıyafetler içindesin.
♪ All winds and all weathers Ain't good for fancy clothes
- Bu elbiseler
He also has a liking for fancy foods, expensive clothes and the nightlife.
Aynı zamanda, egzotik yiyecekler, pahalı elbiseler ve gece hayatından hoşlanır.
- A slut, mates, a slut in fancy clothes!
Kim bu?
Now, get your clothes on for fancy dinner.
Akşam yemeği için kıyafetlerinizi giyin.
Criou a small fancy when it was hanging its clothes found that a love message, an offering.
Kadın çamaşırlarını dışarı çıkardığı zaman adam bunu aşk teklifi gibi algılarmış.
I want everybody in fancy, nice, clean clothes.
Herkesin, hoş, şık ve temiz giyinmesini istiyorum.
- Clothes, Mudo. I can't go dressed like this to a fancy socialite party.
Fantezi, sosyete partisine bu kılıkla gidemem her halde.
How you think he got all that fancy highfalutin clothes, man?
Şu süslü şatafatlı kıyafetleri nasıl giymiş dersin dostum?
Listen, I know the wrestlers get all the fancy ladies, and the clothes, and the free creams and lotions, but my life is good.
Dinleyin, güreşçilerin bütün güzel bayanlara,... kıyafetlere,... bedava kremlere ve losyonlara sahip olduklarını biliyorum. Ama benim hayatım da iyi.
They give it all up for a bit of sweet talk and a few pretty clothes off some fancy man.
Süslü bir adamın birkaç tatlı sözüne ve birkaç güzel elbiseye herşeylerini veriverirler.
clothes 278
fancy 283
fancy seeing you here 35
fancy pants 24
fancy meeting you here 79
fancy a drink 32
fancy that 67
fancy 283
fancy seeing you here 35
fancy pants 24
fancy meeting you here 79
fancy a drink 32
fancy that 67