Figure of speech tradutor Turco
379 parallel translation
It's just a figure of speech.
Öyle diyorum.
Pardon, sir, that's just a figure of speech.
Affedersiniz, sadece lafın gelişi efendim.
Your figure of speech has made me forget entirely what I wanted.
Sözlerin bana ne isteyeceğimi unutturdu.
But if it's a poor devil like you or me, Monsieur de Montray... and I use "me" as a figure of speech... it's no longer a tragedy, but mere buffoonery, a sorry tale of cuckolds.
Oysa bu kişi, sizin ve benim gibi zavallı iblisler olursa, Mösyö de Montray "benim" i mecaz olarak kullanıyorum, artık bu bir trajedi değil bir soytarılık, hüzünlü bir boynuzlu koca hikayesidir.
Oh, that was rather a figure of speech.
O biraz lâfın gelişiydi.
Let's not go back to a fancy figure of speech.
Hayal ürünü bir kişiden söz etmeyelim artık.
- Now, that's just a figure of speech.
- Sadece mecazi anlamda kullandım.
- A figure of speech.
- Lafın gelişi öyle demiştim.
It's just a figure of speech, son.
Bu lafın gelişiydi, evlat.
It was a figure of speech.
Lafın gelişi söyledi.
Well... it's only a figure of speech.
Güzel... Bu durumda pek konuşamam,.
It was just a figure of speech, Mr Fraleigh.
Yalnızca bir benzetmeydi, Bay Fraleigh.
Interesting figure of speech.
İlginç benzetme.
"I like Ted." Now that's just a figure of speech.
"Ted'den hoşlanıyorum." Lafın gelişi öyle dedim.
It's just a figure of speech.
Bu sadece bir konuşma şekli.
And that is no figure of speech!
Bu, bir benzetmeden ibaret değildir!
That's a nice figure of speech.
Bu konuşmanın güzel bir rakamdır.
No, that's a figure of speech.
Hayır, bu sadece laf gelişi.
Or was itjust a figure of speech?
Ya da sadece bir mecaz mıydı?
Just a figure of speech.
Ben sadece mecazi olarak söylemiştim.
No, that's, uh, just a figure of speech.
Hayır, bu yalnızca mecazi bir ifadeydi.
Randy, that was just a phrase, a figure of speech.
Randy, bu sadece bir benzetme, bir konuşma tarzı.
- It's a figure of speech, Willie.
- Mecazi olarak Willie.
It's a figure of speech.
Bir kinaye.
- lt's a figure of speech.
- Sadece lafın gelişi.
No, it's a figure of speech.
Hayır, öylesine söyledim.
A figure of speech.
Sadece lafın gelişi öyle söyledim.
It was just a figure of speech.
Lafın gelişi.
- A figure of speech.
- Söz gelişi.
A figure of speech. Who else would you give a party for?
Başka kim için parti verilir?
It's a figure of speech, Cliffie.
- Lafın gelişi söyledi, Cliffy.
Heba, did you know that was an American figure of speech?
Heba bir deyimdir, biliyor musun?
It's a figure of speech.
Lafın gelişi.
It was a figure of speech.
Bu sadece bir deyimdi.
It was just a figure of speech.
Özür dilerim onu demek istemedim. Bu öylesine bir laf.
Uh... figure of speech.
Uh... mecazi anlamda söyledim.
It's a figure of speech, Data...
Sözün gelişi.
That's a figure of speech.
Sözün gelişi.
A figure of speech.
Bir mecaz.
- "Turkey shoot" is a figure of speech.
- Hindi vurmak lâfın gelişiydi.
- It's just a figure of speech, that's all.
- Hayır bu sadece lafın gelişi.
A figure of speech.
Bir çeşit deyim.
It's probably just a figure of speech, "See you on the bus".
Sanırım sadece konuşmayı süslemek içindi, "Serviste görüşürüz."
It was just a figure of speech.
Sadece lafın gelişi söyledim.
I thought that was just a figure of speech.
Lafın gelişi öyle söylenir diye biliyordum.
T-t-that was just a figure of speech.
Hayır! Elbette hayır!
A figure of speech, that's all.
Mecaz anlamda yani...
- "No" wasn't a figure of speech?
- "Hayır" lafın gelişi değil miydi?
Hey, Ray, come on. - It's just a figure of speech. - It's a joke.
Bu sadece bir şakaydı.
I meant it as a figure of speech.
Mecazi olarak kastettim.
I'm sure it's just a figure of speech.
Bunu kastetmek istemediğine eminim.
speech 380
speeches 25
speechless 20
figure 41
figured 45
figures 212
figuratively 38
figure it out 234
figured it out 18
figure something out 22
speeches 25
speechless 20
figure 41
figured 45
figures 212
figuratively 38
figure it out 234
figured it out 18
figure something out 22