English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Fix this

Fix this tradutor Turco

4,077 parallel translation
Goddamn it, Fauzi, you're the one that keeps telling me... I have a responsibility to fix this place because of who I am.
Kahretsin Fauzi, kimliğim yüzünden burayı düzeltme sorumluluğum olduğunu söyleyip duran sendin.
- I can fix this, please.
- Düzeltebilirim. Lütfen.
And that is the only thing that can fix this for me.
Bunu düzeltmenin tek yolu da o.
You know what, Tom? We can fix this.
Bak ne diyeceğim Tom, bunu düzeltebiliriz.
I want you to fix this.
Bunu düzeltmeni istiyorum.
Listen, - he can fix this.
- bunu düzeltebilir
Look, I-I can fix this.
Bak, bunu düzeltebilirim.
Okay, Mr. Dantzler, how do we fix this?
Tamam Bay Dantzler, bunu nasıl düzelteceğiz?
General, I can fix this, and as soon as Collins gets here, we begin.
General bunu düzeltebilirim. Collins buraya gelir gelmez başlarız.
No, we're still downloading. If I leave now, we're all dead. I can still fix this.
Şimdi bırakırsam hepimiz ölürüz, hâlâ halledebilirim.
He calls the cops if we do not fix this.
Eğer yardım etmezsek polisleri arar.
What can I do to fix this?
Ben bunu nasıl düzeltebilirim?
You can't fix this.
Bunu düzeltemezsin.
- Looks like we need to go back to haven to fix this, Talk to jeffrey.
Görünüşe göre bunu düzeltmek için Haven'a dönüp Jeffrey'le konuşmamız gerekiyor.
Unless you fix this, because if you don't, even if Jessica manages to keep you out of prison, she'll be coming to fire you.
Bu işi düzeltmezsen tabii, çünkü düzeltmezsen Jessica seni hapisten kurtarsa bile kovacaktır.
He thinks he can fix this by himself, but all he can do is get himself killed.
Bunu tek başına düzeltebileceğini sanıyor ama tek yapacağı kendini öldürtmek olacak.
I fix this here.
Bu işi çözeceğim, inan bana.
Okay, how do I fix this?
Pekala, bunu nasıl düzeltebilirim.
I actually think we can fix this.
Gerçekten bunu düzeltebileceğimizi düşünüyorum.
Elbow grease ain't gonna fix this.
Çabayla olmaz bu iş.
We can fix this.
Bu işi düzeltebiliriz.
We're gonna fix this, buddy.
Bu sorunu çözeceğiz dostum.
I want to fix this as quickly as possible.
Bu durumu en kısa sürede çözmek istiyorum.
Fix this!
Durumu düzelt!
Come fix this!
Gel şunu tak be.
And you are going to fix this.
Sen düzelteceksin.
Fix this right now!
Hemen, şimdi!
If we don't fix this now... we're all dead.
Eğer bunu şimdi düzeltemezsek... Hepimiz ölürüz.
Look, you have to help me fix this or they won't pay me and I'll have to speak to Grandma again and the bride might hit me and you'll have ruined a marriage in less than a day!
Bak, bunu düzeltmeme yardım etmelisin. Yoksa paramı ödemezler, tekrar büyükannemle konuşmak zorunda kalırım gelin bana vurabilir ve bir evliliğin içine etmiş olursun!
I'm gonna find a way to fix this, but until I do...
Bunu düzeltmenin bir yolunu bulacağım. - Ama o zamana kadar gitmen gerek.
- We want you to fix this.
- Bizi düzeltmeni istiyoruz.
We can fix this. Audrey and nathan are here, and we've figured out a way.
Audrey ve Nathan burada ve bir yol bulduk.
- There's still time to fix this.
- Bunu düzeltmek için hala zaman var.
And if there's one thing I'm here to do, It's fix this family.
benim buraya dönmemin tek sebebiyse ailemi bir araya getirmek.
We can fix this.
Bunu düzeltebiliriz.
I thought I could fix this.
Bunu düzeltebilirim sandım.
Now, it's not too late to fix this.
İşleri yoluna koymak için geç değil.
I will fix this.
Bunu düzelteceğim.
You need to fix this.
Bunu düzeltmeniz gerek.
No, Emma, you're gonna fix this thing, and then you're gonna come back and save us.
Hayır, Emma. Sen bunu çözeceksin ve sonra da buraya gelip bizi kurtaracaksın.
Emma and Elsa will fix this.
Emma ve Elsa bunu düzeltecek.
This isn't gonna fix anything.
Bu düzeltme olacak bir şey değil.
This is a Band-Aid till I can fix it permanently.
Kalıcı bir çare bulana kadar geçici bir hamle olacak.
Maybe this is God's way of allowing us to fix things between us.
Belki de bu Tanrı'nın aramızdaki şeyleri düzeltmemiz için yaptığı bir şeydir.
Hey, this door isn't gonna fix itself. Oh, bloody hell.
- Bu kapı kendi kendine düzelmeyecek.
This was my mistake and I'll fix it.
Bu benim hatamdı ve ben düzelteceğim.
I was gonna send Mara back to whatever hell she comes from, but maybe you're right. Maybe she can fix all this.
Mara'yı geldiği yere geri göndermeyi planlıyordum ama haklı olabilirsin.
- Andrew, this is very sweet, but you shared my song when I asked you not to, and now your fix is to get me into music school?
- Andrew, Bu çok tatlı, Ama ben senden paylaşmamanı isterken sen benim şarkımı paylaştın, ve şimdi çözüm yolun benim, müzik okuluna gitmem mi?
We're gonna fix this.
Bunu düzelteceğiz.
We protect this town, and if you won't fix it, then maybe Haven needs protecting from you.
Biz bu kasabayı koruyoruz ve sen bunu düzeltmezsen belki de Haven'ın senden korunmaya ihtiyacı var demektir.
This nav system isn't gonna fix itself.
Yön bulma sistemi kendi kendini tamir etmeyecek herhalde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]