For what it's worth tradutor Turco
1,170 parallel translation
Look, for what it's worth I can tell you at least one guy other than her husband that saw Monica in the buff on a weekly basis.
Bakın, ne önemi var, söyleyeyim ben size en az bir erkek diğeri kocası... Monica'yı haftalık ihtiyacı olarak düşünüyor.
I'm giving you my blessing, for what it's worth.
Size en iyi dileklerimi veriyorum. Bir önemi varsa.
For what it's worth, you'd make a fine Armoury Officer.
Değeri var mı bilmem ama iyi bir mühimmat subayı olurdunuz.
Hey, for what it's worth.. with Rachel, I don't think you'll ever be just "anybody."
Bak, Rachel'la birlikteyken sen asla "herhangi biri" olmayacaksın.
For what it's worth, I'm sorry.
Önemi var mı bilmiyorum ama üzgünüm.
That night, Steve gave Miranda multiple orgasms... for what it's worth.
- Hayır. O gece Steve Miranda'yı birkaç kez doruklara çıkardı. Hepsi çok güzeldi.
For what it's worth, I hope you stay.
Geç olsa bile, umarım kalırsın.
For what it's worth, I... tried to get your point across to Jonas.
Neye değerse değsin, ben Jonas'a senin ne demek istediğini anlatmaya çalıştım.
For what it's worth, Kyla's Little League team's the White Sox.
Kyla'nın oynadığı Küçükler Takımı'nın adı White Sox'tu.
You know, for what it's worth, I think the council believes you now.
Baksana, ne olduysa oldu ama,... sanırım konsey üyeleri sana artık inanıyor.
But for what it's worth you've made a believer out of me.
Ama bütün bunlara değdi. Artık ben de sana inanıyorum.
For what it's worth, it was nice meeting you today.
Ama ne olursa olsun, seninle tanışmak güzeldi.
Well, for what it's worth.
Değeri nedir?
For what it's worth, I hope you enjoy the fall.
Umarım düşüşten hoşlanırsın.
For what it's worth, I think you could've handled the truth.
Neye mal olursa olsun, bence sen gerçekle başa çıkabilirdin.
For what it's worth, the city's losing a good cop.
Ne olursa olsun, şehir iyi bir polisi kaybediyor.
That's my view..., for what it's worth.
Bu benim görüşüm değeri ne olura olsun.
His opinion, for what it's worth, is that I'm lucky to be alive.
Söylediğine göre hâlâ hayatta olduğuma şükretmeliymişim.
For what it's worth, I think the choices you've made today have been the right ones.
Bence bugünkü kararlarınız doğruydu.
For what it's worth, sir, I agree with your policy to not negotiate with terrorists.
Efendim, Her neye mâl olursa olsun, ülkemizin teröristlerle anlaşmama politikasını savunmanızda size katılıyorum...
For what it's worth... that's who I fell in love with.
ve neye mal olursa olsun... aşık olduğum kişi.
And for what it's worth, neither do I.
Bir önemi varsa, ben de.
For what it's worth, everyone at your house seemed quite relieved at the arrangement.
Amacına bakarsak, şu anda evdeki herkes bu değişiklikten gayet memnun görünüyor.
For what it's worth, that makes me sick.
Umurunuzda mı bilmem ama midemi bulandırıyorsunuz.
But for what it's worth, I'm with you.
Ama ne olursa olsun yanındayım.
Hey, you know, for what it's worth, I think it's Carter's loss.
- Ne? - Anne ve babamın nerede olduğunu biliyor musunuz?
For what it's worth, I don't think you could've taken Batman either.
Bana kalırsa Batman'i de yenemezdin.
For what it's worth, I just sold that bed to Derek Jeter.
Çok da önemli değil ama bu yatağı daha yeni Derek Jeter'a sattım.
LISTEN, CAR, FOR WHAT IT'S WORTH, I WOULDN'T LET A RAGGEDY-LOOKING STRANGER IN MY HOUSE ON THANKSGIVING.
- Bak, Car, ben de olsam Şükran gününde sert görünüşlü bir yabancıyı evime almazdım.
For what it's worth, I really like having you around.
Eğer bir şey ifade edecekse senin yanımda olmanı seviyorum.
For what it's worth, instead of marrying a long time ago, I'm marrying a guy who probably won't be ready to have kids for another ten years.
Bak eğer seni rahatlatacaksa, uzun zaman önce evlenmektense bir on sene daha çocuk yapmaya hazır olmayacak bir adamla evleniyorum!
Hey, for what it's worth, I didn't make the first move.
İlk hamle benden gelmedi.
But for what it's worth... I do love you.
Fakat en önemlisi seni hep seveceğim.
For what it's worth I had nothing to do with it.
İnan veya inanma benim bir ilgim yoktu.
- For what it's worth, I do love you.
- Ne olursa olsun, seni seviyorum.
For what it's worth, if anything does go down... I thought it was handled just fine.
Pek önemli değil, eğer bir şeyler ters giderse bence doğru şekilde idare edildi.
Now, for what it's worth, kid, I think you're better off out from under Ray Ritchie.
Şimdi, her neye değerse değsin çocuk, sanırım Ray Ritchie'nin altında çalışmayı bırakırsan iyi olur.
And for what it's worth, I was gonna stop seeing her after tonight.
Ve bu nedenle de, bu akşamdan sonra onu görmeyecektim.
For what it's worth, I really like your "Little Black Book" idea.
Bedeli ne olursa olsun, gerçekten senin "Küçük Kara Kitap" fikrini beğendim.
For what it's worth... I never stopped loving you.
Şunu da bil ki seni sevmekten asla vazgeçmedim.
For what it's worth...
Bence denemeye değer.
For what it's worth, Mom wants it this way.
Ne pahasına olursa olsun, o bu şekilde olmasını istedi.
For what it's worth, you made the right decision.
Söylememin değeri var mı bilmem ama... Doğru kararı verdin.
For what it's worth, I think you'll emerge from this ordeal a very remarkable young woman indeed.
Ve bana kalırsa, genç bir bayan olarak bu çetin sınavdan başarıyla çıkacaksın.
Angel if there's a woman out there who you find truly attractive who you think about, let's say, most of the time who represents even part of what you think makes the world worth fighting for and who doesn't view you as an entirely sexless shoulder to lean on you have to do something about it.
Angel, gerçekten çekici bulduğun çoğu zaman düşündüğün dünyayı savaşmaya değer hale getiren şeylerin en azından bir parçasını temsil eden ve seni sadece yaslanacak bir omuz olarak görmeyen bir kadın varsa bu konuda bir şeyler yapmalısın.
And for what it's worth, George Michael, you cannot let people get away with that.
Her ne pahasına olursa olsun, bunu yapanların yanına kar bırakmamalısın.
But, listen, for what it's worth... I did not turn you in.
Dinle bak, ne derdin peki seni ele vermediğimi söylesem?
And for what it's worth... I would seriously consider prayer.
Ve bir önemi varsa cidden duayı düşünürdüm.
And for what it's worth, seven months from now, you'll have my vote.
Ve bu yüzden yedi ay sonra benim oyumu alacaksın.
For what it's worth, these bruises correspond to the holes in his sock.
Bir önemi var mı bilmiyorum ama bu morluklar,.. ... çoraptaki deliklere uyuyor.
The photo tech said it was from composition and aperture stop, for what it's worth.
Teknisyen, kompozisyon ve f değeri sayesinde olduğunu söyledi. Artık ne demekse.
for what 4177
for whatever reason 151
for whatever it's worth 46
for what purpose 109
for what reason 115
for what you did 18
it's worth a shot 139
it's worth 72
it's worth the risk 34
it's worth a try 115
for whatever reason 151
for whatever it's worth 46
for what purpose 109
for what reason 115
for what you did 18
it's worth a shot 139
it's worth 72
it's worth the risk 34
it's worth a try 115
it's worth a fortune 19
it's worth a lot 17
it's worth checking out 20
it's worth it 168
it's worthless 47
for work 78
for whom 118
for weeks 63
for who 232
for worse 48
it's worth a lot 17
it's worth checking out 20
it's worth it 168
it's worthless 47
for work 78
for whom 118
for weeks 63
for who 232
for worse 48