English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Foul play

Foul play tradutor Turco

592 parallel translation
You know, old boy, I have a strong feeling... that before the day is out, somebody's going to make use of that... rather expressive, though somewhat old-fashioned term "foul play."
Biliyor musun, dostum, içimde öyle güçlü bir his var ki sanki biri, gün bitmeden, şu eski moda, ama tesirli sözü "cinayet" kelimesini kullanacak.
I'm not accusing him of foul play, but two people are dead and I am chief constable.
Onu cinayetten suçlamıyorum ama iki insan öldü ve ben emniyet müdürüyüm.
Foul play is suspected.
Cinayetten kuşkulanılıyor.
The police have just announced the mysterious disappearance of Claude Mazard, founder of the fabulous public utilities empire of World Enterprises Incorporated, under circumstances indicating foul play.
Bugün ve her gün deneyin. Şimdi haberler. Polis, Claude Mazard'ın gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğunu açıkladı.
I doubt some foul play.
Korkunç bir oyun oynanmış olmasın?
We only work on a missing person's case if it's a juvenile or if there's some evidence of foul play or a suicide or an accident.
Kayıp şahıs davalarında yalnızca bir çocuk söz konusu olduğunda yahut da suç faaliyeti, intihara, kazaya dair mevcut bulgular varsa çalışırız.
It might have been foul play. I doubt it. I...
Atışmaları suç faaliyeti teşkil etmiş olabilir ama hiç sanmam.
They're scheming foul play.
Onlar haince bir tuzak kuruyorlar.
"Foul play not suspected."
Suikastten şüphelenilmiyor.
I trust he's out of town on business and isn't the victim of foul play.
Adi bir oyunun kurbanı olmasındansa bir iş için şehir dışında olduğuna inanmak istiyorum.
That pompous waddIing master of foul play maestro of a million criminal umbrellas.
Cafcaflı, paytak hainlik dehası.
You suspect foul play?
Bir dolap mı dönüyor acaba?
"Foul play is doubted" says the new Chief of Police.
Yeni Polis Şefi "cinayet kuşkulu" diyor.
I just don't like foul play.
Sadece hileli oyunlarınızı sevmiyorum.
I certainly don't think it was foul play.
Ben kesinlikle bir cinayet olduğunu sanmıyorum.
Police have ruled out foul play.
Polis suikast ihtimalini düşünmüyor.
You really believe that Beau Williamson met with foul play, don't you?
Beau Williamson'un gerçekten öldürüldüğüne inanıyor musunuz?
It looks like they, uh, they suspect someone of foul play.
Sanki onlar, uh, cinayetten kuşkulanıyorlar.
You suspect... foul play?
Kurallara aykırı birşeyden mi.. şüpheleniyorsunuz?
Do you suspect foul play in the accident?
Kazanın cinayet olduğundan şüpheleniyor musunuz?
The police who are investigating this tragedy have not as yet ruled out the possibility of foul play.
Bu trajediyi soruşturan Polis henüz cinayet olasılığını geçersiz kılmış değil.
Some suspect sabotage, others say foul play.
Bazıları sabotajdan, bazıları da entrika olmasından şüpheleniyor.
No signs of foul play.
Bogusma izi yok.
If you ask me, I think Dr. Ashley was the victim of foul play.
Bana sorarsanız, Dr. Ashley, hain bir oyuna kurban gitti.
Foul play?
Hain bir oyun mu?
- That's me! -... met with foul play. The prescription's for G. Webber.
Yanlışlık nedir gülünç orada...
Probable foul play.
Muhtemelen oynarken kayboldu.
Scotland Yard has assured us that in their opinion there is no question of foul play in any of the mortalities reported.
Scotlan Yard ölümlerde herhangi bir kasıt... olmadığını bildirdi.
But with the discovery of a bloodied knife, police are looking further into the matter, believing foul play may be involved as well.
Ancak olay yerinde kanlı bir bıçak bulunması sonucu, polis olayı daha detaylı incelemeye aldı, olayda yaralı veya ölü olabileceği düşünülüyor.
We received a tip that she has met with foul play.
Kendisine faul yapıldığına dair bir bilgi aldık.
Foul play?
- Faul mü?
There's no evidence of foul play, I've seen to that.
Gördüğüm kadarıyla bu cinayetlerin hiç kanıtı yok.
( Devon ) I don't know, but I suspect foul play.
Bilmiyorum ama hain bir oyundan şüpheleniyorum.
I'm talkin'about foul play.
Hainlikten bahsediyorum.
But I know there is foul play going on, and I want to help that unhappy man... before God, I do.
Ama çirkin bir oyun oynandığını biliyorum, O mutsuz adama... tanrıdan sonra yardım etmek istiyorum.
- I suspect foul play.
- Cinayetten şüpheleniyorum.
Just suspicion of foul play.
Sadece cinayet şüphesi.
They suspect foul play.
Kirli işlerden şüpheleniyorlar.
If he met with foul play or some terrible accident of some kind it'd be partly my fault just because secretly I wished it.
Başına kötü bir iş veya berbat bir kaza geldiyse bu kısmen benim suçum olur çünkü gizli gizli bunu diliyordum.
i'm talking about foul play.
Suikast diyorum.
Foul play has not been ruled out.
Sürtük lanet olası kadın.
Any slight lameness will be put down to a strain in training or bruised, never foul play.
Bir kasında herhangi bir topallık veya yara antrenmanda kendini gösterecekti.
Any signs of foul play around here?
Herhangi bir cinayet izi var mı?
She thought you were the victim of foul play.
Hileli oyun kurbanının sen olduğunu düşündü.
Cause of death has not been determined but foul play has not been ruled out.
Şiddet kullanılarak öldürüldüğü tahmin ediliyor.
However, the police suspect foul play.
Bununla birlikte polisin şüpheleri var.
No one would have ever suspected them of foul play. "
"Onların böyle bir çirkin planı olduğunu kimse tahmin edemezdi".
I bet you're going to play a foul trick on all of us and become... horribly famous.
Bahse girerim ki sen hepimizi atlatıp çok ünlü bir piyanist olacaksın.
If you guys foul up on this one, none of us will ever play the violin again.
Başaramazsanız hepimiz hapı yutarız.
Play your foul games with me.
Aptalca oyunlarını bana oynama Phibes.
The play of the game was when Angela had to reach back to catch that foul ball.
- Oyunun can alıcı anı Cliffie, Angela'nın faul topunu yakalamak için..... geriye uzandığı andı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]