Gol tradutor Turco
5,311 parallel translation
Nice. I pitched it up, you knocked it out of the park.
Ben ortaladım, sen gol attın.
Ho-ho! Great goal!
Güzel gol!
I scored a goal in PE.
Bugün beden eğitiminde bir gol attım.
We are on the goal line.
Tamam. Gol çizgisindeyiz.
"The setting sun had lit up the water in the shell holes, " so they looked like pools of gold.
Batan güneş sudaki bomba deliklerini aydınlatıp altın bir göl gibi görünmesini sağlıyordu.
Goooooooal!
Gol!
Okay, strike one. She's not here.
Tamam, birinci gol, karın burada değil.
Strike two, you failed the recovery program.
İkinci gol, iyileşme programını geçememişsin.
Occasionally, when the water conditions are just right, the lake blooms with masses of tiny algae... a delicacy for the flamingos.
Bazen, su koşulları uygun olduğunda göl kitleler halinde minik yosunlar üretir. Bu flamingolara çok lezzetli gelir.
We'll have to score 11 goals to win.
Kazanmamız için on bir gol atmamız lâzım.
You have to score a goal, why did we bring you here...
Sen de bir gol atmalısın, seni bu yüzden getirdik.
Tirke scored against the... Brazilians? !
- Tirke Brezilya karşısında gol attı!
Two goals.
İki gol.
Ah, a goal.
Evet, gol attın. Evet, gol.
Let's go now, the second half. Let's give a goal as soon as possible.
İkinci yarıda olabildiğince çabuk bir gol atın.
That means I have to give at least two goals.
Yani en az iki gol atmalıyım.
- Sorry, I have to give another goal.
- Üzgünüm, bir gol daha atmalıyım.
If we give another goal, they will shoot us.
- Bir gol daha atarsak bizi vururlar.
That's not a goal! That was an offside!
Gol değildil!
! Goal?
Gol mü?
- It's not a goal!
Gol falan değil!
Now I'll give a goal!
Bir gol de ben atayım!
Look, now I'm going to give a goal!
Bak şimdi gol atacağım!
Someone speaks Irish?
Ve gol! Galce bilen var mi aranizda?
OK, go for goal.
Tamam, gol at.
But I just think to await something out there.
Çoktan gol atmıştı bile bana.
Last game I scored two goals, by the way.
Hatta son maçta 2 tane gol çaktım.
Touchdown De La Salle!
De La Salle gol attı!
"Game goal : 200 yards receiving, two touchdowns... and average 15 yards after every catch."
"Maç hedefi : 200 yardada topu tut, iki gol at ve her pastan sonra 15 yarda koş."
Two running touchdowns. "
İki gol atmak. "
- Chris Ryan with another great run.
- Chris Ryan bir gol daha attı.
Forget about your dad. You're 37 touchdowns away from breaking a state record.
Babanı unut. 37 gol sonra eyalet rekorunu kıracaksın.
Ryan has been a scoring machine, amassing 52 touchdowns... in his sophomore and junior seasons.
Ryan bir skor makinesi, 2. ve 3. senesinde toplam 52 gol attı.
He is now 36 touchdowns away... from breaking the California career touchdown record.
California gol rekorunu kırması için sadece 36 gol daha gerekli.
Bellevue's Taylor King breaks a 76-yard touchdown.
Bellevue'dan Taylor King 76 yardalık bir gol attı.
- I scored three touchdowns.
- Üç gol attım.
You guys love me whether I'm scoring touchdowns or not.
Siz gol atsam da atmasam da beni seviyorsunuz.
[Door opens, closes]... shot and scores!
Vurdu ve gol!
Over these mics, we better get the lakefront scene.
Bu mikrofonların üzerinde, daha iyi bir "göl sahnesi" çekebiliriz.
- Don! Nice panoramic view of the lake here.
Güzel bir göl manzarası da var.
Home run.
Topu stadın dışına attım, gol.
Lake Bogoria... where boiling springs from the underworld spill into a vast lake.
Bogorya Gölü yeraltındaki kaynar sulardan yayılan uçsuz bucaksız bir göl.
Soon they'll all be gone the lake empty for another year.
Yakında hepsi gitmiş olacak ve göl sonraki yıla kadar bomboş kalacak.
- I remember the lake house.
- Göl evini hatirliyorum.
And there's the lake.
Ve iste göl.
Looks like the entire lake's been vaporized.
Görünüşe göre tüm göl buharlaştırılmış.
The silver lake, that's where... that's where the watchmaker, the watchmaker, the watchmaker, tick tock, tick tock...
Gümüş göl, saatçi işte tam orada. Saatçi, Saatçi... Tik tak, tik tak...
What lake did he mean?
Göl derken ne demek istedi?
There's no lakes round here.
Buralarda göl yok ki.
- And there's a lake there.
- Burada da bir göl var.
It won't take long, but I need to be sure the boy's headed for the camp at Stannum Valley, Silver Lake.
Çok uzun sürmez ama çocuğun Gümüş Göl'deki Stannum Vadisi'nde olan kampa doğru gittiğinden emin olmalıyım.