Gold star tradutor Turco
291 parallel translation
I suppose you're gonna give him a gold star for this.
Sanırım bunun için ona bir altın yıldız vereceksin
A gold star for neatness.
Saflığınız için de bir altın yıldız.
I'll put a gold star after your next by-line.
Makale imzanın altına bir altın yıldız kondururum artık.
You wouldn't get a gold star, would you, Hank?
Altın bir yıldız almayacaksın, değil mi, Hank?
- Does he get a gold star?
- Altın madalya mı alacak sanki?
You get a gold star.
Yıldızlı on.
There, Daddy, do I get a gold star?
İşte Baba, altın yıldız alacak mıyım?
You almost got yourself a gold star.
Kendine çok iyi bir iş bulmuşsun.
She put a big gold star on it.
Üzerine de büyük, altın renkli bir yıldız yaptı.
You want Sony? You want Zenith? You want a Gold Star?
Sony Zenith veya Gold Star.
You're recording at Gold Star Studios next Wednesday.
Gelecek çarşamba Altın Yıldız Stüdyolarında kayıt yapacaksın.
Gold star for Marcus.
Marcus'a yildizli bes.
Gold star for Christie.
Christie'ye yildizli bes.
- He gets a gold star.
- Altın yıldızı alacak.
Okay, for one gold star, what Persian king exempted the Levites from taxation?
Tamam, bir yıldızlık soru. Hangi İran kralı Yahudileri vergilerden muaf tuttu?
You got an extra gold star on your fuckin'forehead?
Dahi olduğunu mu gösterir?
Gold star. I draw my gun.
Silahımı çektim.
Give this man a gold star.
Bu adama madalya takalım.
Gold star.
Yıldızlı pekiyi.
You get a gold star.
Yıldızlı pekiyi aldın.
You get a gold star.
Bir altın yıldız aldın.
Do I get a gold star?
Altın yıIdız aldım mı?
It's not like your house, where every time you have a "feeling"... your dad gives you a big hug and a gold star.
Sizin evde olanlara benzemez, Moralin her bozulduğunda... Baban sana büyükçe bir sarılıyor ve altın yıldız veriyor.
With the hero thing, whoever evaluates you will give you a gold star.
Kahraman olma hadisesiyle, kim değerlendirse değerlendirsin, sana altın yıldız verecektir.
Gold star, Jacky.
Altın yıldız, Jacky.
Gold star.
Altın yıldız.
Gold star.
altın yıldız.
Chuck says he's talking the gold star clearance.
Chuck onun altın yıldızdan bahsettiğini söylüyor.
"Thank you for the gold star and your leaving."
"Altın yıldız ve terk edişin için teşekkürler"
"Blue car, gold star."
"Mavi araba, altın yıldız"
Aceveda gets a gold star, we get a little breathing room.
Aceveda altın yıldız alır ve bizi biraz rahat bırakır.
For every new fact she remembered, he would stick a gold star to her wall.
Hatırladığı her yeni olgu için, duvarına altın renginde bir yıldız yapıştırdı.
I got a gold star at school today for my exposé on toxins in gold-star adhesive.
Tutkaldaki toksinleri açığa çıkardığım yazımla bugün okulda altın yıldız aldım.
I got a gold star, Ma.
Yıldızlı pekiyi aldım, anne.
Miss Mackenzie gave me a gold star.
Bayan Mackenzie bana bir altın yıldız verdi.
You have a gold star in my book.
Kitabımda altın yıldızlı olacaksın.
Anyone else shows sudden improvement, he gets a gold star.
Başka biri ani bir gelişme gösterse aferin alır.
I have been awarded the High Order of Russia - the Gold Star...
Rusya'nın en yüksek ödülü olan Altın Yıldız'la ödüllendirildim.
Got a big gold star next to his name.
İsminin yanına altın yıldız koymuşlar.
I swear on the Gold Star State I'm not the wolf.
Her şeyimin üstüne yemin ederim ki ben kurt değilim.
Only four other students got both a smiley face and a gold star.
- Dört öğrenci var, gülen yüz ve altın yıldız almışlar.
A gold star for you. Have some.
İşte, sen de çek biraz.
Somebody give this kid gold star, she's so good.
Biri bu çocuğa altın yıldız versin, o çok iyi.
Looks like that star of yours brought you a real pot of gold.
Anlaşılan senin yıldız sana tepsiyle altın getirmiş.
If you ever got up and read a morning paper, you might discover little news events, little items of general interest, that might stop you getting immersed in such a gold-plated, triple-decked, star-spangled lie as you have just told me.
Bir gün kalkıp bir sabah gazetesi okursan, belki küçük haberler, halkın ilgisini çeken bazı yazıları farkedersin de, bu da seni biraz evvel bana attığın türden altına bulanmış, allanıp pullanmış palavralar atmana engel olur.
With this kid, Mr Paramutual, you've not only got a potential great star and comedy find, you've got a gold mine.
Bu çocuk, Bay Paramutual, sadece büyük bir yıldız potansiyeli ve komedyen değil, bir altın madeni var elinizde.
The golden ornaments, the star and sequins with the gold braid must be sewn on with gold thread.
Altın süsler, yıldız ve altın kordonlu pullar, altın ipliklerle dikilmiş olmalı.
American pop star Tina Turner was determined that politics be left alone despite the current climate of freedom so that Poles could concentrate on her athletic charms and gold lamay nickel skirt.
Amerikalı pop yıldızı Tina Turner'in mevcut politik özgürlük şartlarına rağmen yalnız bırakılmadığı tespit edildi böylece Polonyalılar onun atletik güzelliğine ve altın kaplama eteğine yoğunlaştılar.
Brooklands, at the final meeting of an exciting season, brings us the fastest of the speed cars with the big thrills of the days, on the big race, "The Gold Star Handicap", over a distance of twenty miles.
Brooklands. Heyecanlı bir sezonun son karşılaşması. En hızlılar yarışıyor.
Smoothly adapting to a new coaching style Michael would continue his rise to stardom by leading the U.S. To the gold medal.
Yeni bir koçun tarzına kolaylıkla adapte olan Michael... ABD'nin altın madalya almasında etken olarak... star olma yolunda devam edecekti.
He wore a golden star. A badge with two pistol barrels crossed. And letters of gold spelling F-T-O.
Yakasında altın yıldız vardı namluları kesişmiş iki tabanca ve altın rengi F-T-O yazısı.